ABD, günümüzde hürriyetçi demokrasi ile yönetilen ve dünya siyasetinde ağırlığı olan sayılı birkaç büyük devletlerden biridir.
Bu ülke, günümüzde Orta Doğu bölgesi gibi bölgelerde mazlumlara karşı zalimleri destekleyen bir tavır sergilemektedir. Bu durumu nasıl izah etmeli ve Müslüman mazlumlar zulümlere nasıl engel olmalıdırlar?
Üstad Bediüzzaman’a göre Batı ülkelerinin her birisi Homojen/ aynı özellikleri taşıyan bir yapıya sahip değildirler. Meselâ Avrupa’da iki cereyan vardır: Birinci cereyan İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyz ile insanlığın sosyal hayatına faydalı sanatları, adalet ve hakkaniyete hizmet eden fenleri takip eden, ikincisi ise, tabiat felsefesinin karanlığı ile medeniyetin günahlarını mehasin / iyilikler zannederek, insanları sefahat ve dalalete sevk eden cereyandır.1 Bazen birincisi, bazen de ikincisi Batılı devletlerin yönetimine hâkim olmaktadır.
Yukarıdaki değerlendirme Amerika Birleşik Devletleri için de yapılabilir. ABD yönetiminde seçimler neticesinde bazen birinci, bazen de oradaki güçlü Yahudî lobilerin desteği ile ikinci cereyan söz sahibi olmaktadır. Birinci cereyan hâkim olduğu dönemlerde ABD, mazlum halklara ve devletlere destek verip onların zulümden kurtulmalarına yardım ederken, ikincisi yönetimde söz sahibi olduğunda, zalimâne işler yapmaktadır.
Türkiye’nin 1946’da zalim tek adam, tek parti rejiminden kurtulup çok partili hürriyetçi demokrasiye geçmesinde o dönemde Amerika’nın sebep olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan Türkiye demokrasisini askıya alan ve ülkemizin belini kıran 1960 ve 1980 askerî darbelerin o yıllardaki ABD yönetimleri tarafından zımnî olarak desteklendiği de bilinen bir gerçektir.
2011’de Suriye muhaliflerinin silahlandırılarak rejim güçleriyle tokuşturulması neticesinde bir milyon Suriyelinin kanı dökülmesi, yüz binlercesinin sakat kalması ve ülkenin harabe hâline gelmesinde de ABD birinci derecede sebep olmuştur.
İsrail’in bir seneden bu yana Gazze’de uyguladığı vahşice soykırımda kırk binden fazla Filistinli Müslümanın kanının dökülmesi ve Gazze’nin bomba ve füzelerle harabe hâline gelmesinde diğer bir kısım Batılı ülkelerle beraber ona silâh ve para desteği veren birinci derecede ABD mesuldür.
Son söz: Öyle görünüyor ki günümüzde ikinci cereyanın kontrolünde hareket eden ABD’nin zalimlere desteğini kırmanın iki yolu vardır:
Birisi: İslâm ülkelerinin demokrasiye geçerek “ittihad-ı İslâm”’ı Müslüman coğrafyada tesis ederek faaliyete geçirmeleridir. Ancak haktan ve halktan kopuk ecnebî parmağına alet olan tek adam rejimlerinin başında bulunduğu Müslüman ülkelerinin yakın bir gelecekte bunu tahakkuk ettirmeleri zayıf bir ihtimal gibi görünmektedir.
İkincisi: Müslüman halkların çoğunun, şuurlanarak İsrail ve ona destek veren başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin mallarına ekonomik boykotaj uygulamalarıdır. İslâm ülkelerinin büyük şehirlerin çarşı ve marketlerinde, İsrail ve ona destek veren ABD ve diğer Batılı ülkelerinin ürettiği mallar peynir ekmek gibi satılmaktadır. Onların açtığı işletmeler Müslüman müşterilerle dolup taşımakta, kâr üstünde kâr elde etmektedir. Bu kârların bir kısmı İsrail’e destek için transfer edildiği de bilinmektedir.
İkna edilmeleri hâlinde Müslüman halklar tarafından - belli bir süreliğine de olsa- o mallara ve işletmelere uygulanacak ekonomik boykotaj, İsrail ve destekçilerini kısa zamanda dize getirebilecek güçlü bir etkiye sahip olacağını düşünüyorum.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 208.