"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tahripçi mi, tamirci mi?

Sertaç LÜSER
30 Kasım 2022, Çarşamba
Risale-i Nur satırları ve hakikatleri ile ilk defa tanışanlar bile, fıtratları hangi esmanın cilveleri ile kuşanırsa kuşansın muazzez Üstadımızın müsbet hareket tarzı karşısında mutlaka hayrette kalmışlardır.

Çünkü “Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alâkam yok.”1 diyen Üstadımızın menfi hareket etmesi düşünülemez.

Bu vecihle baktığımızda Risale-i Nur hakikatleri ile hemhal olan bizlerin de her sahada menfi hareket etmesi önce davaya sonra bizlere zarar vermektedir. 23. Söz 2. Mebhas 1. Nükte’de insanda 2 cihet olduğunu öğrendiğimizde müsbetin icad, hayır ve fiil yönü olduğu, menfinin tahrip, adem, şer olduğunu idrak etmekteyiz. Bu idrak sonrasında ağzımızdan çıkacak her sözün, yapacağımız her hareketin bizi defalarca düşünmeye zorlaması gerekmektedir. Çünkü günümüz medeniyetinin menfi esaslar üzerine bina edildiği ahir zaman ikliminde, Risale-i Nur talebeleri olarak bizlerin müsbet iklimi esas alması manevi havayı değiştirecek ve düzeltecektir.

Üstadımız müsbet hareketin, küfür ve menfi cereyan karşısında atom bombası etkisinde olduğunu Emirdağ’da talebelerine aktardığında, güçlü ve kuvvetli olanın müsbet hareket edebileceğini, zayıf ve kuvvetsiz olanın tahribe yöneleceğini izah etmiştir. Hakikaten de öyledir tahrip kolay, tamir zordur. Risale-i Nur talebeleri olarak bizlerin tahripçi olması mesleğimize zıttır. O sebeple severek ve isteyerek tamirci olmak bizim için mecburiyet tahtında bir harekettir. Tamirci olmak her an görev başında olmayı, bıkmamayı, ümitsiz olmamayı, çözüme odaklanmayı ve bozulanı tekrar tekrar tamir etmeye çalışmayı gerektirir.

Tamirci istikametten sapan her şeyin menfiye ve tahribe yöneleceğini bilip ona göre davranır.

Şimdi bu kadar zor fakat güzel hakikatlerin olduğu bir dava içinde 1, 11 veya 111 tane tamircinin birbiri ile tamir alanında çekişip, boğuşması mı yoksa el birliği ile birbirine yardımcı olması mı uygun olandır. Elbette ki cevap soruda gizli değil açıkça kendini göstermektedir. Unutmayalım ettiğimiz her kelime ve yaptığımız her davranış, öncesinde bizi düşünmeye sevk ediyor ise yaptıktan sonra da “acaba ben tahrip mi ettim yoksa tamir mi ettim?” diye defalarca gözlemlememiz ve düşünmemiz gerekmektedir. Eğer mesleğimizin arkasında duran gerçek bir tamirci isek.

Selam ve Dua İle…

Dipnot: 1- 16. Mektub 5.Nokta

Okunma Sayısı: 1508
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    30.11.2022 16:39:21

    İşimizin zor ve nefse hoş gelmediği aşikardır. Ama bu zor yolun neticesi ve huzuru insanın içini açıyor, ferahlatıyor. Ayrıca yalnız olmadığımızı, milyonlarca bu yola baş koyan nurcu olduğunu, her zorrlukla beraber kolaylık olduğunu, Rabbimizin kimseye kaldırabileceğinden fazla yük yüklemediğini hatırlamak zorluğu kolaylaştırıyor ve sevdiriyor. Emeğinize, yüreğinize sağlık Sertaç ağabey. Devam inşaAllah...

  • Cenk Çalık

    30.11.2022 16:36:23

    İhlas Risalesinde çok önemli bir tespit var: " Mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etme ihtimali var." Demek ki tarafsızlığın anlamı ehli imanı zayıflatmak, ehli dalaleti kuvvetlendirmektir. Bu vahim hatadan titremeliyiz. Bilmeyerek bu netice vücuda geliyorsa bilerek bu hatayı yapmanın vebalini düşünmeliyiz...

  • Cenk Çalık

    30.11.2022 16:32:50

    Bir karar verilmesi gerektiği son derece açık. Yollar ikileştiği zaman tavrımız net olmalıdır. Müsbet hareketin müsbetliği, menfi hareketin menfiliği ilk önce bu kararı veren olduğunu iyi anlamak gerekir. Demek ki insan ne yapıyorsa kendine yapıyordur. İlk tesirinin kendi olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Kısacası kendimize bir iyilik yapmak istiyorsak müsbet, kötülük yapmak istiyorsak menfi hareket etmeliyiz...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı