Gün geçmiyor ki âhir zamanda beşerin bulaşık elinin karıştığı bir durumda patlak meydana gelmesin.
Başta vicdan, merhamet, yardım adı altında ilerleyen ve dış gözle bakıldığında iyilik zannedilen durumlar, sonrasında hakîkî yüzleri görününce ve toplumsal tepki oluştuğunda nelere yol açtığı ve ne aşamaya geldiği herkesçe mâlum oluyor. Seneler öncesinde başlayan projeler, yetkililerin sorunları göz ardı etmesi, dinimizin verdiği ölçüler dışında hareket etmek ve şefkat sahibinden çok şefkat ve merhamet göstermeye çalışmak işin asıl sebepleri arasında yer alıyor. Daha da derinlemesine bakıldığında ise yaratılış fıtratlarının bilinmemesi ve karıştırılması bu meselenin asıl özneleri arasında yer alıyor.
Hayvanların bilinçsizce sahiplenilmesi sonrasında sokağa terk edilmesi, kontrolsüz üreme ve kısırlaştırma, hazır mamalarla sokak köşelerine, kaldırımlara hayvanları alıştırma ve topluluk haline getirme, hayvanların sahiplerinden nefret edecek seviyede sevme adı altında bunaltma bencilliği ve fıtratlarını bozmaya çalışma ayrıca sosyal medyada boy gösterme telaşı vb. bir sürü hatanın uzun yıllar sürmesi ve genele yayılması sonrası şimdiki geldiğimiz durumlar.
HAKLI HAKSIZ RİNGİ
Beşerin bulaşık eli gerçekten pis kokusunu açıkça burada da gösteriyor. Her iki kesimde kendince haklı nedenleri ortaya döküp haklılığını savunuyor. Sosyal medya bir anda haklı haksız ringine dönüşüyor. Aslında her iki tarafta bir sonra ki adımı ve sonucu yine düşünmüyor ve göremiyor. Başta yapılan hataların tekrarı mahiyetinde oluyor konuşulan ve karara bağlanacak durumlar. Ve yine içinden çıkılmayacak kısır bir döngü.
Kimse şu soruları sormuyor, soramıyor
.Bir seferde en az 4-5 doğum yapan fakat sürü halinde yaşamayan bu hayvanlar nasıl oluyor da fıtratlarının aksine mama sevdasına sürü halinde yaşamaya alıştırılıyor.
.Rızıkları için ayrı ayrı gezmek zorunda kalan ve yaratılışının gereğini yapan bu hayvanlara mamaları ayaklarına gelecek derecede tembellik oluşturup market ve sokak köşelerine kamp kurduruluyor ve gelene geçene saldırıyor.
. Mamaların içeriklerini ne oluşturuyor ki seneler sonra görebildiğimiz saldırgan bir hayvana dönüşebiliyor. Sahiplerini ısıran hayvanlar ne ile besleniyor. Bu hayvanlar nasıl bu derece asabileşebiliyor.
. Para uğruna hayvanları bilinçsizce çiftleştirme ile farklı ırklar oluşturuluyor.
.Yaşam alanları değiştirilip el bebek gül bebek bakılmaya çalışılıp eve alınan fakat sonrasında insafsızca sokağa terk edilen hatırı sayılır miktarda hayvanın sorumluluğunu kim alıyor.
. Sosyal medya da rezillik içerecek derece boy gösteren ve hayvanları kullanıp takipçi kitlesi oluşturan fakat merhamete zerre sahip olmayan kişilerin oluşturduğu suni gündem ve bağırıp çağırmaları kim destekliyor.
Bir anda sosyal medyaya servis edilen hayvanların zarar verdiği görüntüler ve parçalama videolarından kimler nasibini alıyor. Korku damarını kim pompalıyor.
.Meseleyi çözmek yerine hazır gündem üzerinden insanları kutuplaştırma adına meselelere toptancı anlayışla yaklaşanlar ve çözüm yerine çözümsüzlük üretenler ne düşünüyor.
. Belediyeler, hayvan hakları savunucuları, idareciler hangi uzmanlara ya da ehil kişilere danışıp hayvanlar hakkında proje üretiyor. Kısırlaştırma ile hayvanların fıtratları niye bozuluyor.
Her konuda olduğu gibi bu meselede de acilen fıtrata dönüş yaparak Yaratanımızın kâinat içinde koyduğu kanuna riayet etme zamanımız çoktan geçiyor. Böyle durumlarda ahir zamanın ne kadar zor olduğu yine karşımıza çıkıyor. Dünya kuruldu kurulalı beraber yaşadığımız bu canlılara bir anda düşman gözü ile bakmak acaba hayvanlara bakış açımızı değiştirmek adına hızlı bir politika mı içeriyor.Yada insanlara gelen zararları zamanında çözüm için dinlemeyip göz ardı etmekle bizi bir hatalı sürece daha sürükleme kapıları mı aralanıyor.
Bir baba olarak1-2 yıl öncesine kadar sokaktaki köpeği çocuğumun rahatça sevmesine müsaade ederken şimdi ne oluyor da uzaktan uzağa hızlıca yürüyerek gidiyoruz. İnsan doğru bildiğini söylerken bile susmak zorunda kalıyor. Bu mevzuda kor ateş bu işin en başından beri farkında olanların elinde ve vicdanlarında kalıyor.
Unuttuğumuz ya da unutturulan gerçekler böylece bizden hızlıca uzaklaşıyor.
.Yaratılanı sev yaratandan ötürü.
.Hayvanların sahibi biz değil Sahib-i Zülkemal’dir.
.Şefkat sahibinden fazla şefkat edilmez.
.Ayetle sabittir ki hayvanlarda bizim gibi birer ümmettir.
.Zulüm her yönüyle zulümdür ve hayvanlara yapılan zulümler açıkça musibet, kıtlık ve günah olarak yeter.
. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakiki nezafetsizlik ve çirkinlik görünmez.
Bir köpeğe ayakkabısı ile kuyudan su çıkaran bir adamın nasıl ki günahlarının bağışlandığını ve bir kadının kediye eziyet ettiğinden dolayı cehennemi hak ettiğini nasıl ki Hz. Peygamberimiz (asm) bizlere aktarmaktadır, biz de bu hassas konuda toptancı anlayışa kurban gitmeden dinimizin verdiği ölçülerle hareket etmeli ve çevremizdekileri uyarmalıyız. Unutmayalım tarihte tavukların, develerin katliamı sonrası beşerin neler yaşadığını. Şimdide ayrı bir sınav ile toplumumuz karşı karşıya. Eşref-i mahlûkat olan insana zarar gelmeden fakat hayvanlarında haklarının olduğunu bilerek akıllıca bir çözüm için hakiki manada düşünmek gerekiyor. Bu konu her boyutu ile bizi bu süreçlere sürükleyenleri aşıyor ve hala daha onların çözüm önerileri etrafta saçmalıkla dolaşıyor. Kuyuya at sonrasında çürük ip sarkıtarak kurtarmaya çalış mantığı toplumu endişeye sevk ediyor. Çözüm basit nefis ve enaniyetleri dinlemeden ışık hızında dinimizin ölçülerine geçiş. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır, hakikatini de unutmadan… Selam ve dua ile…