"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uyarı-Yorum

Serdar Ahlatcı
30 Eylül 2018, Pazar
Önce kendimi:

Nefsimi, benliğimi ve bütün duygularımı… Şimdiye kadar yaratılış gayesine dönmedim diye. Yeteri kadar Kur’ân’ı okumadım ve anlamaya çalışmadım ve Efendimizin (asm) hayatını kendime örnek almadım diye. Haramlardan uzaklaşmak için gerekli hassasiyeti göstermedim diye. İmanımın gereğini aktif bir şekilde yerine getiremedim ve söylemlerimi eyleme dönüştüremedim diye. Her türlü dünyevî metaları gören gözlerime mânevî güzellikleri gösteremedim diye. Her türlü malayâni şeyleri soktuğum kalbime mânevî hazları tattırmadım diye. Gece gündüz boş boş konuştuğum dilimi, Allah’ın (cc) rahmetine vesile olacak muhabbetlere alıştırmadım diye. Uyarı-yorum önce kendimi, çünkü Rabbim (cc) uyarılmam için Kur’ân ve Peygamber (asm) göndermiş. Önce kendimi uyarı-yorum, çünkü buna en çok benim ihtiyacım var.

Anneler:

Cenneti ayaklarının altında barındıran elleri öpülesi anneler. Ne yüksek bir mertebe verilmiş sizlere. Ne yüce makamlara adaysınız. Tabiî ki gereği gibi yaşayarak kıymetini bilene. Bir evlât yetiştirme fırsatı, bir eşi mutlu etme fırsatı, bir aileyi derleyip toparlama fırsatı… Ve bir nesli inşa etme fırsatı. Ey annelerim, sizleri uyarı-yorum! Önce kendinizi Kur’ân ve Sünnete uygun yetiştireceksiniz, sonra öğrendiklerinize uygun yaşayacaksınız ve daha sonra da çocuklarınızı bu mânevî kaynaktan besleyeceksiniz. Kaynakların en değerlisi olan Kur’ân’dan… Yoksa hem kendiniz kaybedersiniz hem de geleceğinizi karanlıklara boğarsınız. Çünkü ilk terbiye, ilk eğitim evde ailede ve anne özellikle anne aracılığıyla başlar. Çocuk ailede hangi davranışları görmüşse aynen onları hafızasına kaydeder ve gelişimini devam ettirdikçe gördüklerini uygulamaya başlar. İşte bu sebeple annelerimizin çok daha imanlı olması ve çok daha hassas yaşaması gerekiyor. Çünkü ilk koku, ilk dokunuş, ilk sığınış, ilk rehber, ilk örnek, ilk öğretmen annedir.

Babalar:

Aile dünyasında babanın da önemi de çok büyüktür. Bunu kısaca şöyle açıklayalım ki, yanlış anlaşılmasın; çocukla en çok anne ilgilenir, evde en çok anne kalır, baba işe gider çocuk annesiyle kalır ve bu yüzden babanın iletişimi daha kısıtlıdır. Bu kısa açıklamadan sonra devam edelim; öncelikle maddî boyutuna baktığımızda sadece erkeklerin çalıştığı ailelerde evin bütün maddî yükü babanın omuzlarındadır. Burada babaya düşen en önemli vazife ailesine yedirdiği her lokmanın helâl olmasını sağlamaktır. Haftada bir iki tatil günü hariç sürekli işte güçtedir. Ailenin rızık ihtiyacına vesile olan baba, zerre miktarı bile olsa harama tevessül etmemelidir. Burası maddî geçim boyutu. Bir de manevî boyutu var ki, o bölüm de anneninki kadar önemlidir. Baba da en az anne kadar İslâmî bilgi ve yaşama noktasında aktif olmalı ve bu davranışlarıyla da aile fertlerine yani çocuklara Nurlu örneklikler sunmalıdır. Burada bir daha bütün babaları uyarı-yorum; Okul hayatınızdan başlayarak gelecekte baba adayları olarak kendinizi geliştirin ve bu gerçekle muhatap olduğunuzda sadece pratiğe dönüştürmesi kalsın. 

Çocuklar:

Dünyaya geldiğinizde ve hatta anneniz hamile olduğunu anladığında ne heyecanlı günler yaşanmıştı o ailede. O ailede artık herkes ilk plana seni almıştı. Önce senin karnın doyacak, önce sen güleceksin, önce senin temizliğin, önce sen uyuyacaksın, kısaca hep öncelik senin hakkın oldu. Senin mutluluğunla mutlu olacaklar. Herkes kendini ikinci plana attı. Ve yavaş yavaş büyüdün, okudun, meslek sahibi oldun, evlendin vs… Bütün bu süreçlerde ailenin sana kattıklarının yanında sen de mânevî yaşantını güzelleştirme anlamında mücadele edeceksin. Bu istikamette bol bol kitap okuyacaksın. Kur’ân’sız bir gün geçirmeyeceksin. Şimdi buradan tekrar uyarı-yorum; ben şahsen kendi çocukluk ve gençliğime bakarak büyük pişmanlıklar duyuyorum, o günlerde yapmam ve başarmam gerekenleri şimdi yapmaya çalışıyorum yani yaklaşık yirmi yıl geriden geliyorum. Aynı duyguları ve hayal kırıklıklarını senin yaşamaman için şimdiden dizginleri eline al ve hayatını Kur’ân ve Sünnetten başkalarının şekillendirmesine izin verme. Şunu da ek olarak söyleyeyim; bir kişi ne kadar bilgin olursa olsun, ne kadar okumuş olursa olsun, ne kadar entelektüel olursa olsun, ne kadar kariyer sahibi olursa olsun, eğer Kur’ân noktasında zayıfsa, Peygamberimizin (asm) Sünneti konusunda bilgisizse, bildikleri bir hiç konumuna düşer. Branşında belki başarılar elde edebilir, kariyer basamaklarını tırmanabilir, ama Allah (cc) nezdinde sevimsiz ve hayatını manevî noktada zayıf bir şekilde yaşadığından her iki âlemin mutsuzluğu da kaçınılmaz olur. İş işten geçmeden tedbiri almak ve titizce yaşamak lâzım…

Komşular:

Ne kadar da büyük sorumlulukları vardır komşuların birbirlerine. Aslında en yakınlarıdır birbirlerinin. Gurbettesindir, anne-baban uzaklarda, kardeşlerin farklı semtlerde, akrabaların memlekette. Başına bir sıkıntı geldiğinde sana ilk koşacak olan yukarda saydıklarımız değil, komşularınız. İhtiyacını karşılayacak olan, elini ilk tutacak olan, sevincini coşturacak, üzüntünü daraltacak olan komşundur. Komşuluk bu kadar önemli… Şimdi de uyarımızı yapalım; Komşuluk ilişkilerimiz İslâm üzerine ve Efendimizin (asm) hayatı ve sözlerini örnek alma cihetinde bina edelim. Ona göre geliştirelim ve kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirelim.

Akrabalar:

Sıla-i rahimin ne büyük önem arz ettiğini anlatmamıza gerek yok. Dinimiz bu konuya çok büyük önem veriyor. Burada dikkat etmemiz gereken nokta akrabalarımızın İslâm üzere yani Müslüman olup olmadığı. Eğer İslâm üzere yaşamıyorlarsa ve Müslüman değillerse önce onlara İslam’ı anlatmak için ilişkilerimizi normal seviyede tutacağız, eğer bir ilerleme olmazsa ya ilişkilerimizi keseceğiz veya sadece merhaba boyutuna düşüreceğiz, yok eğer İslâmî bir hayatları varsa o zaman sıla-i rahimin farz olduğunu unutmayacağız. Her konuda olduğu gibi burada da referansımız elbetteki Kur’ân ve Efendimizin (asm) hayatı olacak…

Arkadaşlar:

Bir Müslüman, birisiyle arkadaş olacağı zaman onun dinî yaşantısına, davranışlarına, sosyal hayatına bakacak ve İslâm dışı davranışlar gördüğü zaman ise samimî ilişkiyi derhal sonlandırıp normal seviyeye düşürecek. Efendimiz; (asm) “Kişi arkadaşının dini üzeredir” buyuruyor. Uyarı-yorum: En önemli kriter bu olmalıdır.

Bütün İslâm ümmeti:

Dünyada bunca Müslüman acılar içinde kıvranıyorken,  işkencelere maruz kalıyorken, açlık ve susuzlukla boğuşuyorken, zor şartlarda hayat mücadelesi veriyorken, sen hiçbir şey olmamış gibi hayatını sürdürüyorsan ve umurunda değilse şunu asla unutma: Sen de Allah’ın (cc) umurunda olmazsın. Müslüman duyarlıdır, hassastır, kardeşlik bağlarının bilincindedir, olumsuzlukları giderme konusunda mücadeleci ve dertlidir. Müslüman, Müslüman kardeşinin derdi ile derlenmiyorsa, imanını gözden geçirmelidir derim.

Eğitimciler;

Kur’ân’dan uzaklaştıkça eğitim sistemimiz yerle bir oldu. Eğitim sistemimizin çökmesiyle de çocuklarımız ve gençlerimiz bir anda batıl oyuncakların arasında buldular kendilerini. Hak ve hakikatten uzaklaştığın anda orada oluşan boşluğu batıl anında doldurur ve sadece gençlerimizi zehirlemekle kalmaz aslında geleceğimizi zehirler. Kur’ânî bir donanıma sahip olmayan sistem, verimli ve değerli bir sistem olmaktan çok uzaktır. Bütün bunları göz önünde bulundurarak eğitimcilerimizi şu şekilde uyarı-yorum; gerek eğitimci olmak için öğrenim gördüğünüz aşamada gerek sosyal hayatınızda Kur’ân ve Sünnetten ayrı yol tercih etmeyin ve daha sonra gençleri eğiteceğiniz dönemde asla Kur’ân ve Sünnetten uzak bir eğitim vermeyin. Branşınız ne olursa olsun onu mutlaka tevhid çerçevesinde anlatmaya çalışın.

Yöneticiler:

Dünyada ve ahirette işi en zor olacak kesimlerdir yöneticiler. Herkes kendi ve ailesinden sorumlu iken onlar ayrıca yönettikleri insanların sorumluluğunu da yükleniyorlar. Burada en önemli mekanizma adalet mekanizması… Ayrıca yönetirken hangi kanun ve kurallara göre yönetiyorlar bu çok daha önemli. Eğer Allah’ın (cc) indirdiği Kur’ân ve onun açıklayıcısı ve uygulayıcısı konumunda olan Peygamber Efendimizin (asm) sünnetini yok sayarak bir yönetim sergiliyorlarsa işte o zaman Kur’ân’ın onlar için söylediği dehşet ifadeler devreye giriyor. Yöneticileri uyarı-yorum: Eğer ahiret inancınız varsa ve ebedî güzelliklere kavuşmak istiyorsanız mutlaka Kur’ân’ın anlamını ve hadis-i şerifleri defalarca okuyun ve yönetiminizi ona göre yapın. 

Tüccarlar:

Alış verişin bir tarafını tüketiciler oluşturuyorken diğer tarafını da tüccarlar teşkil ediyor. Bu işlerin boyutu gün geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe daha da devasa boyutlar kazanıyor. Ve buna paralel olarak da hile ve aldatmalar resmî ve süslü bir şekilde müşterilere yöneliyor. Kimse ne ‘’ölçü ve tartıda hile yapmayın’’ diye mealen buyuran Rabbimizi (cc) dikkate alıyor ne de ‘’Bizi aldatan bizden değildir’’ diyen Peygamberimizi (asm)… Herkes ‘’Nasıl olursa olsun’’ ve ‘’Hedefe giden her yol mübahtır’’ çarpıklığıyla dünyalık biriktirmeye ve rahat yaşamaya odaklanıyor. Aslında yapılması gereken şu: Ticarete yönelmek isteyen insanları önce bir Kur’ân ve Sünnet eğitiminden geçirip daha sonrada bu kaynaklardan sınava tabi tutup başarılı olanlara izin vermek gerekir. Ayrıca ticarete devam ettikleri dönemde sıkı sıkı takip edip, denetleyip yanlış yapanların ticarî hayatlarına son vermek gerekir. Ayrıca ve kısaca tüccarları Efendimizin (asm) sözüyle uyarı-yorum: ‘’Bizi aldatan bizden değildir.’’

Zalimler:

Bu dünyada, elinizdeki imkânların gitmesinden korktuğunuz ve aynı karşılığın sizi bulmasından çekindiğiniz için zulmedersiniz, ahirette ise bu zulmünüzden dolayı en ağır yaptırımlara maruz kalırsınız. Yani yetmiş seksen yıllık geçici dünyanın ihtişamına kapılıp, nefsinizin sonu gelmez arzularına mağlûp olursunuz, karşılığında ise ebedî âlemin sonsuz güzelliklerinden mahrum kaldığınız gibi en ileri derecede azapları yaşarsınız. Siz ve destekçileriniz olduğu için bu dünya yaşanılamaz hale geldi. Sizlerin ihtirasları yüzünden huzursuzluklar, mutsuzluklar ve sevgisizlikler. Aradan bir çekilseniz ve dünya yeniden özüne yani Kur’ân ve Sünnet düzenine kavuşsa, fıtrîi haline geri dönüş yapsa, ölüm gelmeden Cennete döner dünya… Ey zalimler sizleri uyarı-yorum: Hiç vakit kaybetmeden zulümlerinizden vazgeçin, bir daha yapmamak için tövbe edin ve bundan sonraki hayatınızı Allah’ın (cc) ölçüleri çerçevesinde yaşayın.

Müşrikler:

Hani sürekli lailaheillallah diyorsun ya, hiç anlamına baktın mı, baktınsa, anlamına uygun yaşadın mı? Allah’tan (cc) başka ilah yok dediğin halde ne kadar da O’na (cc) eş ilahlar edindin. Sadece O’na (cc) güvenmen gerektiğini unutup kendin gibi âcizlere bel bağladın. Sadece O’nun (cc) hükümleriyle yaşaman emredilmişken, sen o hükümler dışında ne varsa hayatına dâhil ettin. Sürekli dilinde “hasbunallahiveni’melvekil” zikri dolaşıyorken sen vekillerini hep O’nun (cc) dışındakilerden tercih ettin. Kendin Kur’ân’ı yaşamadığın için yöneticilerini de Kur’ânî olmayanlardan tercih ettin. Ve kendine anayasa olarak hep tağuti sistemleri seçtin. Ve buna benzer daha bir sürü şirk ihtiva eden davranışlar. Allah’ın (cc), en sevmediği ve asla affetmeyeceği bir yanılgılar zincirinin içindesin. Seni uyarı-yorum: Bir an önce bundan önce yaptıklarından tövbe et ve âlemlerin Rabbi olan Allah’ın (cc) yoluna dön. Kur’ân’la yeniden tanış ve artık bundan sonra o sözlerden ve Efendimizin (asm) Sünnetinden başka rehber edinme!

Dünya tutkunları:

Ebedî hayata göçüp giderken bu dünyadan yanınızda götüreceğiniz bir şey var mı? Mirascılarınıza bırakacağınız mallar için ve onlar rahat etsin diye bunca yalan yanlış şekilde kazanıp da ahirette sıkıntısını ekmeye değer mi? Enerjini geçici dünya için harcamaya değer mi?

Ve yine kendime dönerek öncelikle ve sürekli kendimi UYARI-YORUM...

Okunma Sayısı: 3759
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman KRC

    30.9.2018 08:55:13

    Çok teşekkürler ederim hocam, Allah razı olsun. İnşallah ANLARIZ ve UYGULARIZ. Emeğiniz için Rabbim razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı