İnsanı en çok kendi ruhunda verdiği savaşlar yorar. Sürekli bir mücadele, sürekli cedelleşme ve sürekli teslim olma ya da direnme savaşı…
Hak ile batılın çatışma sahnesidir insanın kalbi. Bir tarafta hakkı hâkim kılmaya çalışan Allah’ın istedikleri, diğer tarafta ise batılın hakka üstünlük kurma mücadelesi ve en büyük destekçisi, tetikleyicisi ve uygulayıcısı şeytan…
Dışarıdan bakıldığında görülmeyen, ama içten içe hararetle devam eden bir savaş bu… Aslında bir yangın yeri insanın kalbi... Hangi inancı taşırsa taşısın, hangi ideolojilerin peşinden giderse gitsin, hangi akıma kapılırsa kapılsın, hep bir karşı taraf vardır ve insan kendi ruhunda bu savaşları verir. Bu savaşlar bazen dışarıya yansır bazense içten içe kaynar durur.
Gönlünün kaydığı, ama ayaklarının gitmediği ya da ayaklarının koşmak istediği, ama gönlünün teslim olmadığı savaşlar... Çatışmalar bazen öyle bir alevlenir ki, baş edilemez hale gelir, bazense kendi kendine ve sessizce geçer mücadeleler. Bazen öyle bir saldırır ki şeytan ve avaneleri sıkı bir direnç göstermen gerekir, bazen de kendi kendine çıkardığın sorunlarla boğuşursun. Hayalî sorunlar, hayalî mücadele, hayalî düşmanlar ve hayalî bir savaş…
Tahkikî imana sahip olanlar da, kalbinde iman kırıntıları bulunanlar da, hiç inanmayanlar da, imanına şirk bulaştıranlar da ve kısaca hemen hemen her insanda bu savaşlar hep yaşanır durur.
Allah (cc), imtihanın gereği olarak şeytana kıyamet gününe kadar mühlet vermiştir. Şeytan da kendisine verilen bu fırsatı çok iyi değerlendirerek insanların büyük çoğunluğunu yoldan çıkarmayı başarır. Çünkü insanların çoğu bu savaşa hazırlıklı değildir, çoğu bu noktada bilgisiz ve yetersizdir, çoğu böyle bir savaşta olduğunun farkında bile değildir ve çoğu şeytana teslim olmuştur. Kurtuluşa erenlerse şeytanı dikkate almayanlardır.
Ne kadar da çok değil mi, azabı tetikleyen günahlarımız, ateşi körükleyen haramlarımız, Cehenneme yol olan isyanlarımız… Ne zaman ki, şeytanî istikamete yol alırız, işte o zaman savaşı kaybetmemiz kaçınılmazdır. Çünkü ruhumuzda ve hayatımızda verdiğimiz savaşın en tehlikeli düşmanıdır şeytan. Ne kadar acıdır ki, insanların çoğunluğu bu savaştan yenilgiyle ayrılır.
Şeytan insana hep şer hayaller kurdurur… Şeytanın hayırla zaten işi olmaz. Daha ilk insan yaratıldığı andan itibaren isyana başlamış, huzurdan kovulmuş ve hak ile olan savaşını başlatmıştır. Şeytan asla pes etmez, kesinlikle yorulmaz, doygunluk noktası yoktur ve savaşında bıkkınlığa uğramaz. Onu durduracak olan kıyametin kopmasıdır.
“Şeytanın planlarına akıl sır ermez. Onun öyle yöntemleri vardır ki, yapmak istediklerini muhatabının kalbine ince ince, alttan alttan işlemeye devam eder.’’ Bu savaşın taktiklerini en iyi şeytan bilir ve en iyi o uygular. Kur’ân’ın deyimiyle onun zorlanacağı kimseler Salihlerdir. Savaşın galibi olanlar Peygamberler ve Salihlerdir.
Salihlerden olmak duâsı ve dileğiyle…