İnsanın yaratılışının hemen akabinde, Allah’ın “Adem’e secde edin” emrine karşı gelerek insanın karşı cephesinde yer alan şeytan, kıyamet kopana kadar inananların imanıyla mücadelesini hırsından asla taviz vermeyerek ve yükselen bir azimle sürdürür.
Şeytan, karşı cephenin zayıflaması ve teslim olması için var gücüyle çalışır. Onun tek bir hedefi vardır; insanı yoldan çıkarmak. Bunu başarmak için de insanın ruhunda, içinde ve adeta damarlarında dolaşarak emellerine ulaşmaya çalışır içimizdeki şeytan!
Öyleyse, şeytanın kalbimizde konaklamasına, otağını ruhumuzun derinliklerine kurmasına ve içimizdeki şeytanın operasyon yapmasına müsaade etmeyelim!
İsyankârların, itaatsizlerin, üstünlük taslayanların, önderi ve kurucu lideri olan şeytanın, insanları sürüklemeye çalıştığı mecralar da buralardır. Bu konularda, insanların kalbine sokulmaya, içinde barınmaya ve orayı fethetmeye çalışır.
Öyleyse, içimizdeki şeytanın filizlenmesine, büyümesine ve ruhumuzu kirletmesine fırsat vermeyelim!
Allah’a (cc) isyan etmiş bir şeytanın, insanları Allah’a (cc) yönlendirmesini bekleyemeyiz!
O ancak o yol üzerine pusu kurup, insanlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yaklaşarak o istikametten alıkoymaya çalışır. İnsanların çoğunluğu da buna pek heveslidir. Ve o çoğunluk o heveslerinin peşinden ateşe doğru koşar adım giderler.
İçlerinde özene bezene büyüttükleri şeytanın en azılı düşmanları olduğunu bilmeden…
Öyleyse, kalbimizi kirlerden arındırma ve koruma mücadelesi gereği şeytanın izinden gitmeyelim.
Şeytan kaynıyor dört bir yanımız; sağımız, solumuz, önümüz, arkamız, kalbimiz, ruhumuz… Bilmem ki bunca şeytandan nasıl temizlenir, nasıl kurtuluruz… Şeytan, harami sessizliğiyle sokulur kalbimize ve masum maskesini takmış bir şekilde imanî birikimlerimizi alır götürür. Ve biz o anda mışıl mışıl gaflet uykusundayızdır.
‘Öyleyse şeytana karşı direnme yeteneğimizi geliştirerek nefislerinin arzularından sıyrılabilenlerden olmalıyız!
Aslında şeytanın planları insanlığın tarihi kadar eskidir, ama insanlar bu yozlaşmış planları unuttuğundan ya da dikkate almadığından şeytana kolayca teslim olur. Bazen Allah’ın nasip ettiği inanç emanetine sıkı sıkıya bağlanır, bazen de bu istikamete hiç uğramadan şeytanın kanatları altında ebedî azaplar yurduna gönüllüce uçar gider. İçindeki şeytana kolayca teslim olur.
Öyleyse şeytanla sürdürdüğümüz bu amansız mücadelede yara bere almadan başarıyla çıkmanın çabasını sergilemeliyiz!
İnsan için iman kaybından daha büyük bir kayıp yoktur. Şeytan içinse bundan daha büyük bir kazanım. Şeytan almaya çalıştıkça imanlı insan da vermemeye çalışır. Mücadelenin, cedelleşmenin ve çatışmanın doruk noktasıdır imanlı insanla onu küfre ve isyana sürüklemeye çalışan şeytanın savaş sahnesi. İnsanın içindeki şeytana karşı müteyakkız ve hazırlıklı olması onunla olan muharebesinden başarıyla ayrılmasını sağlar.
Yani kısaca insan en çok da içindeki şeytana karşı uyanık olmalıdır.
Çünkü dışarıdaki şeytanlara oranla çok daha tehlikelidir; içimizdeki şeytan!