1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Maddî ve manevî bir sual münasebetiyle hat›ra gelen
bir cevapt›r.
Deniliyor ki
: “Neden Nur fiakirtlerinin kuvvetli hüs-
nüzanlar› ve kat’î kanaatleri, senin flahs›n hakk›nda Nur-
lara daha ziyade flevklerine medar olan bir makam› ve
kemalât› flahs›na kabul etmiyorsun? Yaln›z Risale-i Nur’a
verip, kendini çok kusurlu bir hadim gösteriyorsun?”
Elcevap:
Hadsiz hamd ve flükür olsun ki; Risale-i
Nur’un öyle kuvvetli ve sars›lmaz istinat noktalar› ve öy-
le parlak ve keskin hüccetleri var ki, benim flahs›mda
zannedilen meziyete, istidada ihtiyac› yoktur. Baflka
eserler gibi, müellifin kabiliyetine bak›p, makbuliyeti ve
kuvveti ondan alm›yor; iflte meydanda. Yirmi senedir
kat’î hüccetlerine dayan›p, flahs›m›n maddî ve manevî
düflmanlar›n› teslime mecbur ediyor. E¤er flahsiyetim
ona ehemmiyetli bir nokta-i istinat olsayd›, dinsiz düfl-
manlar›m ve insafs›z muâr›zlar›m kusurlu flahs›m› çürüt-
mekle, Nurlara büyük darbe vurabilirdiler. Hâlbuki, o
düflmanlar, divaneliklerinden, yine her nevi desiselerle
beni çürütmeye ve hakk›mda teveccüh-i ammeyi k›rma-
ya çal›flt›klar› hâlde, Nurlar›n fütuhat›na ve k›ymetine za-
rar veremiyorlar. Yaln›z baz› zaif ve yeni müfltaklar› bu-
land›rsa da, vazgeçiremiyorlar.
aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
divane:
deli, akl› bafl›nda olma-
yan.
ehemmiyetli:
önemli.
elcevap:
cevap olarak.
fütuhat:
zaferler, fetihler, galibi-
yetler.
hadim:
hademe, hizmetçi.
Hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hamd:
Allah’a karfl› flükran ve
memnuniyetini onu överek bil-
dirme.
hüccet:
delil.
hüsn-i zan:
bir kimsenin veya bir
hâdisenin iyili¤i hakk›ndaki vicda-
nî ve iyi kanaat.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istinat:
dayanak.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal b›rakmayan.
kemalât:
kemaller, olgunluklar,
mükemmellikler.
k›ymet:
de¤er.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
makam:
büyük yer, mevki.
makbuliyet:
makbullük, be¤enil-
mifllik, geçerlilik.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
medar:
sebep, vesile.
meziyet:
bir fleyi baflkalar›n-
dan ay›ran vas›f, üstünlük ve
de¤erlilik vasf›.
muar›z:
muhalefet eden, kar-
fl› ç›kan, muhalif.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
münasebet:
vesile, -dan do-
lay›.
müfltak:
arzulu, fazla istekli,
ifltiyak gösteren.
nevi:
çeflit, tür.
nokta-i istinat:
dayanak
noktas›, güvenme ve itimat
noktas›.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flahsiyet:
kiflilik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flevk:
fliddetli arzu, afl›r› istek
ve heves.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
hakk› ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sual:
soru.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl› hoflnutluk ve memnunluk
ifade etme, teflekkür.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halk›n yönelifli.
zaif:
zay›f.
ziyade:
fazla, fazlas›yla
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
782 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI