halinde k›s›m k›s›m tab edelim.” Hem, bunu birden tab
etmeye çok para lâz›m.
Said Nursî
„@ò
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Evvelâ:
Size hem acip, hem elîm, hem lâtif bir mace-
ra-i hayat›m› ve düflmanlar›m›n hem flenî, hem bin ihti-
malden bir tek ihtimalle hiçbir fleytan hiçbir kimseyi kan-
d›ramad›¤› bir iftiralar›n› ve Nura karfl› istimal edilecek
hiçbir silâhlar› kalmad›¤›n› beyan etmeye bir münasebet
geldi. fiöyle ki:
Tarih-i hayat›m› bilenlere malûmdur; elli befl sene ev-
vel ben, yirmi yafllar›nda iken, Bitlis’te merhum vali
Ömer Pafla hanesinde iki sene onun ›srâr›yla ve ilme zi-
yâde hürmetiyle kald›m. Onun alt› adet k›zlar› vard›. Üçü
küçük, üçü büyük. Ben, üç büyükleri, iki sene beraber bir
hanede kald›¤›m›z hâlde, birbirinden tefrik edip tan›m›-
yordum. O derece dikkat etmiyordum ki bileyim. Hatta
bir âlim misâfirim yan›ma geldi, iki günde onlar› birbirin-
den fark etti, tan›d›. Herkes bendeki, bu hale hayret ede-
rek. Bana sordular: “Neden bakm›yorsun?” Derdim: “‹l-
min izzetini muhâfaza etmek, beni bakt›rm›yor.”
Hem, k›rk sene evvel ‹stanbul’da K⤛thane flenli¤inin
yevm-i mahsûsunda, Köprüden tâ K⤛thane’ye kadar
Haliç’in iki taraf›nda binler aç›k saç›k Rum ve Ermeni ve
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam›.
Aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
elîm:
fliddetli, çok dert ve keder
veren.
evvel:
önce.
Evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk olarak.
hane:
ev.
hürmet:
sayg›.
iftira:
asl› olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkas›na yükleme.
ihtimal:
olabilirlik.
ilim:
bilme, bilgi.
istimal:
kullanma.
izzet:
fleref, yücelik, de¤er.
lâtif:
güzel, hofl.
macera-y› hayat:
hayat ma-
ceras›, hayat serüveni, haya-
t›n seyri.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
merhum:
rahmete kavufl-
mufl, ölmüfl, ölü.
muhafaza:
koruma.
münasebet:
ilgi, iliflki, ba¤.
flenî:
ahlâk d›fl›, utanç verici,
i¤renç.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
hakk› ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tab:
basma, bask›.
tarih-i hayat:
hayat tarihi.
tefrik:
birbirinden ay›rma, ay-
r› tutma.
yevm-i mahsus:
özel gün.
ziyade:
fazla, fazlas›yla
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
792 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI