stanbullu kar ve kzlar dizildikleri srada, ben ve mer-
hum mebus Molla Seyyid Taha ve mebus Hac lyas ile
beraber bir kay¤a bindik, o kadnlarn yanlarndan geçi-
yorduk. Benim hiç haberim yoktu. Hâlbuki Molla Taha
ve Hac lyas, beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle
beni tarassud ettiklerini bir saat seyahat sonunda îtiraf
edip dediler: Senin bu haline hayret ettik, hiç bakma-
dn. Dedim: Lüzumsuz, geçici, günahl zevklerin akbe-
ti elemler, teessüfler olmasndan, istemiyorum.
Hem, bütün tarih-i hayatmda hediyeleri kabul etmek
ve minnet altna girip halkn sadaka ve ihsanlarn almak-
tan çekindi¤imi benimle akradafllk edenler bilirler. Nur-
larn ve hizmet-i imaniye ve Kurâniyenin flerefini ve se-
lâmetini himaye etmek için, dünyann maddî ve içtimaî
ve siyasî bütün ezvakn ve merâkn terk etti¤im ve îdam
gibi, ehl-i garazn bütün tehditlerine befl para ehemmiyet
vermedi¤im, yirmi sene iflkenceli esâretimdeki iki deh-
fletli hapislerimde ve mahkemelerimde katî göründü.
flte, yetmifl befl sene devam eden bu düstur-i hayatm
varken, Risale-i Nurun fevkalâde kymetini krmak fik-
riyle, fleytanlarn bile hatr ve hayaline gelmeyen bir ifti-
ra, resmî makam iflgal eden bir adam yapt. Ve demifl:
Gecede tablalarla baklavalar, fahifle ve namussuzlar ya-
nna gidiyorlar. Hâlbuki benim kapm gecede dflardan
ve içeriden kilitli, sabaha kadar bir bekçi, o bedbahtn
emriyle kapm bekliyordu. Hem buradaki komflular ve
bütün dostlar bilirler ki, ben, iflâ namazndan sonra, tâ
sabaha kadar hiç kimseyi yanma kabul etmemiflim.
TARHÇE- HAYATI
| 793
E
MRDA/
H
AYATI
mufl, ölmüfl, ölü.
minnet:
bir iyilik karflsnda yük
altnda kalma, kendini manevî
olarak borçlu hissetme.
resmî:
devlet adna olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sadaka:
Allah rzas için ihtiyaç
sahibi fakirlere yaplan yardm.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
fleref:
manevî büyüklük, yücelik,
onur.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
tarassut:
gözetme, göz altnda
tutma.
tarih-i hayat:
hayat tarihi.
teessüf:
üzülme, ac duyma.
tehdit:
korkutma, gözda¤ verme
akbet:
nihayet, son.
bedbaht:
bahtsz, talihsiz, za-
vall.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
düstur-i hayat:
hayat kanu-
nu, hayat kaidesi.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
ehl-i garaz:
kin ve düflmanlk
güdenler, kötü niyet taflyan-
lar.
elem:
dert, üzüntü, maddî-
manevî ztrap.
esaret:
esirlik, tutsaklk, hü-
küm altnda bulunma.
ezvak:
zevkler.
fâhifle:
ahlâksz kadn, zina
eden kadn.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
hizmet-i
imaniye
ve
Kurâniye:
iman ve Kurân
hakikatlerinin ikna edici ve il-
mî delillerle anlafllmasna
hizmet etme.
içtimaî:
toplulu¤a ait, top-
lumla ilgili, toplumsal.
iftira:
asl olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkasna yükleme.
ihsan:
ba¤fllama, ikram et-
me, lütuf.
iflâ:
yats namaz.
katî:
kesin, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan.
kymet:
de¤er.
maddî:
madde ile alâkal, cis-
manî.
makam:
yer, mevki.
mebus:
milletvekili.
merhum:
rahmete kavufl-