cemiyetçilik noktasnda sevk etmek ne kadar kànunsuz
oldu¤unu, insaniyeti sukut etmeyen bilir.
Beflincisi:
Bir adam ki, hakikî meslek ve meflrep itti-
haz etti¤i yirmi otuz senelik hayatnda düstur kabul etti-
¤i bir hâlin zddyla onu itham etmek nevinden, kanun-
suz ve keyfî bu taarruz hâdisesinin mâhiyeti fludur ki:
Ben, Risale-i Nur mesle¤inin esas olan flefkat itibaryla,
bir masuma zarar gelmemek için, bana zulmeden canile-
re de¤il iliflmek, hatta beddua da edemiyorum. Hattâ en
fliddetli ve garazla bana zulmeden baz fask, belki dinsiz
zalimlere hiddet etti¤im halde, de¤il maddî, belki beddua
ile de mukabeleden beni o flefkat menediyor. Çünkü o
zâlim gaddarn ya peder ve vâlidesi gibi ihtiyar bîçarele-
re veya evlâd gibi masumlara maddî ve manevî darbe
gelmemek için, o dört befl masumun hatrna binaen, o
zâlim gaddara iliflmiyorum; bâzan da helâl ediyorum.
flte bu srr- flefkat içindir ki, idare ve asayifle katiyen
iliflmedi¤im gibi, bütün arkadafllarma da o derece tavsi-
ye etmiflim ki; üç vilâyetin insafl zabtalarnn bir ksm
itiraf etmifller ki, Bu Nur fiakirtleri, manevî bir zabtadr,
idare ve asayifli muhafaza ediyorlar dedikleri ve bu ha-
kikate binler flahit ve yirmi sene hayatyla tasdik ve bin-
ler flakirtlerin de zabtaca hiçbir vukuat kaydetmemesi ile
tasdik ve teyit ettikleri hâlde, o bîçare adamn ihtilâlci ve
insafsz bir komiteci gibi menzilini basmak ve insafsz
adamlar ona ihanet etmek ve menzilinde bir fley bulun-
mamakla beraber, yüz cinayeti bulunan bir adam gibi hat-
ta Kurân ve baflndaki levhalarn, evrak- muzrra
TARHÇE- HAYATI
| 803
E
MRDA/
H
AYATI
keyfî:
kanuna uymayarak, keyfe,
arzuya ba¤l.
komite:
kötü bir maksat için top-
lanmfl topluluk, cemiyet.
maddî:
madde ile alâkal, cisma-
nî.
mahiyet:
bir fleyin asl, esas, ta-
biat, niteli¤i.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
masum:
suçsuz, günahsz, saf, te-
miz.
men:
yasak etme, engelleme,
mâni olma.
menzil:
ev, oda, yer.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
meflrep:
gidifl, hareket tarz, tavr,
tutum, meslek.
muhafaza:
koruma.
mukabele:
karfl gelme, karfl
koyma.
nevi:
çeflit, tür.
peder:
baba.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
srr- flefkat:
flefkat srr; flefkatin
srr ve hakikati.
sükût:
de¤erden düflme, de¤erini
yitirme.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flefkat:
acyarak ve esirgeyerek
sevme, içten ve karfllksz mer-
hamet.
taarruz:
saldrma, sataflma, ilifl-
me.
tasdik:
do¤rulama, onaylama.
teyit:
kuvvetlendirme, sa¤lam-
lafltrma; do¤ru çkarma.
valide:
ana, anne.
vilâyet:
il.
vukuat:
vuku bulan fleyler, hâdi-
seler, olaylar.
zabta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan.
zulüm:
hakszlk, eziyet, iflkence
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hâkimiyetin sa¤lanmas.
beddua:
bir kimsenin kötü ol-
mas için dua, kötü dua.
bîçare:
çaresiz, zavall.
binaen:
-den dolay, bu se-
bepten.
cani:
cinayet ifllemifl kimse,
acmasz, gaddar.
cinayet:
cana kyma, katl ve-
ya bu derecede a¤r bir suç.
düstur:
kaide, esas, prensip.
evlât:
veletler, çocuklar.
evrak- muzrra:
zararl ev-
rak, kâ¤tlar, yapraklar.
fask:
Allahn emirlerine ay-
kr hareket edip fesat çka-
ran, kötülü¤ü ve günah iflle-
meyi âdet hâline getiren.
gaddar:
çok fazla zulüm ve
hakszlk eden.
garaz:
kötü kast, düflmanca
niyet, kin.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikî:
gerçek.
helâl:
din bakmndan günah
olmayan fley.
hiddet:
öfke, kzgnlk.
idare:
yönetim, memleket ifl-
lerinin yürütülmesi.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
ihtilâl:
mevcut idareyi veya
rejimi zor kullanarak de¤ifltir-
me.
insaniyet:
insanlk, insanlk
mahiyeti.
itham:
töhmetlendirme, suç-
lu görme.
ittihaz:
edinme, kabul etme.
katiyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.