Tarihçe-i Hayat - page 810

bir tarzda ve resmî bir surette beni hiddete getirip bir hâ-
dise ç›karmak için, tahkir ve ihanet kast›yla, kànunsuz ve
garazla, beni taharri ile kap›m›n kilidini k›r›p, Kur’ân›m›
ve Arabî levhalar›m› evrak-› muz›rra gibi al›p götürmek-
le beraber, adliyenin mühim bir memuru, resmen bura-
daki memurlara âmirâne demifl ki: “Said’i iki jandarmay-
la teflhir suretinde ç›kar›p, zorla bafl›na flapka giydirip,
öylece ifadeye getirmeliydiniz. Hem ona yanaflanlar› tu-
tunuz” diye, ehemmiyetli bir mecliste ve ayn-› hakikat
olan ifademi okuduklar› vakit söylemifl. Bunda flek ve
flüphe kalmad› ki, beni tahkir ve ihanet edip, hiddete ge-
tirip, asayifli bozmak garaz› takip ediliyor.
Cenab-› Hakka hadsiz flükür olsun ki, binler haysiyet
ve flerefimi bu vatandaki bîçarelerin istirahatine ve onlar-
dan belâlar›n def’ine feda etmek için bana bir hâlet-i rû-
hiyeyi ihsan eylemifl ki, ben de onlar›n yapt›¤› ve niye-
tinde bulunduklar› tahkirat ve ihanetlere karfl› tahammü-
le karar vermiflim. Bu milletin asayifline, hususan masum
çocuklar›n ve muhterem ihtiyarlar›n ve bîçare hastalar›n
ve fakirlerin dünyevî istirahatlerine ve uhrevî saadetleri-
ne binler hayat›m› ve binler flerefimi feda etmeye haz›-
r›m.
‹flte, sinek kanad›n› da¤ gibi yapt›klar›n›n bir emaresi
flu ki: Benim gibi gurbette, hasta, ihtiyar, zaif, tek bafl›na
bulunan bir adam için, on gün zarf›nda befl defa Afyon
Valisi ve Emniyet Müdürü ve iki defa Afyon Müddeiumu-
mîsi benim için buraya gelmesi ve iki günde, herbir gün-
de befl tayyâre benim gezdi¤im yerlerde beni nezâret
amirâne:
emrederek, emreder-
cesine.
Arabî:
Arap diline ait.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sa¤lanmas›.
ayn-› hakikat:
hakikatin asl›, ger-
çe¤in tâ kendisi.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
def:
mâni olma, kovma, ortadan
kald›rma.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehemmiyetli:
önemli.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
evrak-› muz›rra:
zararl› evrak,
k⤛tlar, yapraklar.
feda:
u¤runa verme.
garaz:
kötü kas›t, düflmanca ni-
yet, kin.
gurbet:
yabanc› memleket, ya-
banc› yer, vatan d›fl›, do¤up bü-
yünülen ülke, flehir, köy d›fl›nda
kalan yerler, yâd el.
hâdise:
olay.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hâlet-i ruhiye:
insan›n ruh hâli,
psikolojik durum, insan›n manevî
hâli, iç durumu.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
810 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
ihsan:
ba¤›fllama, ikram et-
me, lütuf.
istirahat:
dinlenme, rahatla-
ma.
levha:.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
meclis:
topluluk, hey’et.
muhterem:
sayg› de¤er, hür-
mete lây›k, sayg›n.
müddeiumumî:
savc›.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nezaret:
gözetme, bakma.
resmen:
resmî olarak, resmî
bir flekilde.
resmî:
devlet ad›na olan.
saadet:
mutluluk.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flek:
flüphe, zan, tereddüt.
fleref:
onur, haysiyet.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl› hoflnutluk ve memnunluk
ifade etme, teflekkür.
tahammül:
zora dayanma,
kötü ve güç durumlara karfl›
koyabilme, katlanma.
taharri:
arama, araflt›rma.
tahkir:
hakaret etme, küçük
görme, fleref ve haysiyetini
incitme.
tahkirat:
hakaret etmeler,
hor görmeler, küçük görme-
ler.
tarz:
biçim, flekil.
tayyare:
uçak.
teflhir:
suçluyu ibret için hal-
ka gösterme.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
zaif:
zay›f.
zarf›nda:
süresince
1...,800,801,802,803,804,805,806,807,808,809 811,812,813,814,815,816,817,818,819,820,...1390
Powered by FlippingBook