Zaten ecnebî parma¤yla, güya hakkmda teveccüh-i
ammeyi krmak fikriyle, damarlarma dokunacak kànun-
suz muamelelerin mezkûr maksat için yapld¤na çok
emarelerle katî kanaatimiz geldi. Fakat, Cenab- Hakka
hadsiz flükür olsun ki, benim gibi kabir kapsnda, alâka-
sz, dünyadan usanmfl, hürmetten, teveccüh-i ammeden
kaçmfl ve flanüfleref ve hodfüruflluk gibi riyakârlklara
hiçbir meyli kalmamfl bir vaziyette iken, bunlarn bana
karfl kanunsuz ihanetlerinin hiçbir ehemmiyeti kalmad.
Cenab- Hakka havale ediyorum. Bana lüzumsuz evham
yüzünden eziyet edenlerin yaknda ölümle idam- ebedi-
yeye giriftar olacaklarn düflünüp, hakikaten acyorum.
Yâ Rabbî, onlarn imann Risale-i Nurla kurtar, idam-
ebedîden srr- Kurânla terhis tezkeresine çevir! Ben de
onlara hakkm helâl ediyorum.
Said Nursî
@ò
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
ecnebi:
yabanc.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
eziyet:
incitme, büyük sknt
verme.
giriftar:
tutulmufl, yakalanmfl.
güya:
sanki.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
hakikaten:
hakikat olarak, do¤-
rusu, gerçekten.
havale:
bir fleyi baflkasnn üstü-
ne brakma.
hodfürufl:
kendini be¤endirmeye
çalflan, övünen.
hürmet:
sayg.
812 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
idam- ebedî:
dirilmemek
üzere yok olufl, ahiret inanc
olmad¤ için ölümü ebedî
yoklu¤a gitmek olarak gör-
me.
idam- ebediye:
dirilmemek
üzere yok olufl, ahiret inanc
olmad¤ için ölümü ebedî
yoklu¤a gitmek olarak gör-
me.
ihanet:
hainlik, kötülük etme,
arkadan vurma.
iman:
inanç, itikat.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
katî:
kesin, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan.
maksat:
gaye.
mezkûr:
zikredilen, ad ge-
çen, anlan.
muamele:
davranma, davra-
nfl.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
riyakâr:
riya eden, iki yüzlü,
sahtekâr.
srr- Kurân:
Kurânn srr.
flan ü fleref:
flan ve fleref.
flükür:
Allahn nimetlerine
karfl memnunluk gösterme,
gerek dil ile gerekse hal ile
Allah hamd etme.
terhis:
izin verme, serbest b-
rakma, salverme.
teveccüh-i amme:
genel te-
veccüh, umumun, herkesin,
halkn yönelifli.
tezkere:
belge, pusula.
vaziyet:
durum.
ya Rabbî:
Ey her fleyi en gü-
zel flekilde terbiye ve idare
eden Rabbim