Saniyen: Bu defaki hâdise, bir habbeyi evham yüzün-
den çok kubbeler yaptklarn ö¤rendik.
Bir emaresi de fludur: Dahiliye Vekilinin emriyle gece
içinde, Afyon valisi, emniyet müdürüyle buraya gelip,
gecede menzilimi basmak istemifller; müddeiumumî mu-
vafakat etmedi¤inden, sabaha kadar bekleyip en ziyade
aleyhimizde bulunan iki adam tayin edip, kilidimi krp
füceten baskn vermeleri; hem ayn gün
(HAfiYE)
faytonla
çkt¤m vakit burada emsali vuku bulmayan bir flekil-
de befl tayyare pek afla¤da uçup, benim faytonumu
bildikleri için etrafmda iki üç defa dönmeleri, ikinci gün
baflka bir tarafa, çok görünmeyen gizli bir dere tarafna
faytonla giderken afla¤da uçan befl tayyarenin bir fley
aryor gibi döndüklerini gördük, anladk ki, bizi aryorlar.
Yine aynen evvelki gün gibi, o befl tayyare etrafmzda
kasaba üstünde gezip, odamza girdi¤imiz zaman onlarn
da gitmeleri kuvvetli bir emaredir ki, bir habbe yüz kub-
be yaplmfl. Burada böyle manasz, evham yüzünden
bana eziyet verilmesi ve Medresetüzzehrann kahra-
manlarna buraya nisbeten bu üç senede on dereceden
yalnz bir derece eziyet verilmek cihetiyle, Isparta hükû-
metine ve adliyesine teflekkürümü ve minnettarl¤m ve
onlarn verdi¤i eziyetleri de helâl etti¤imi bildirirsiniz.
Said Nursi
HAfiYE:
Evet buradaki Nur fiakirtleri namna tasdik ediyoruz; hâdise ay-
nen vuku buldu.
Evet
Evet
Evet
Evet
Evet
Evet
Terzi Mustafa smail
Mustafa Hizmetkâr Nuri Hayri
Halil
aleyh:
karfl, karflt.
cihet:
yön.
Dâhiliye:
ç iflleri.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
emsal:
örnekler, benzerler.
evham:
vehimler, zanlar, kurun-
tular.
evvel:
önce.
eziyet:
incitme, büyük sknt
verme.
808 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
füceten:
birdenbire, anszn,
ani olarak.
habbe:
tane.
hâdise:
olay.
hafliye:
dipnot.
kubbe:
gökyüzü, sema.
Medresetüzzehra:
Bediüzza-
mann do¤uda (Van) yapl-
masn idarecilere teklif etti¤i,
fen ilimleriyle din ilimlerinin
birlikte okutulmasn düflün-
dü¤ü üniversite.
menzil:
ev, oda, yer.
minnettar:
bir iyili¤e karfl te-
flekkür duygusu içinde olan.
muvafakat:
müsaade etme,
kabul etme.
müddeiumumî:
savc.
nispeten:
nispetle, kyaslaya-
rak.
Saniyen:
ikinci olarak.
tayin:
vazifeye gönderme, bir
ifle yerlefltirme, atama.
tayyare:
uçak.
Vekil:
nazr, bakan.
vuku:
olma, meydana gelme.
ziyade:
fazla, fazlasyla