Tarihçe-i Hayat - page 811

alt›na almas›; ve befl polis hafiyesinin burada bana taras-
sud edenlere ilâve edilip, ahvalimi tecessüs etmek için
gönderilmesi; ve postahanelere bana ait mektuplar›n
müsaderesi için resmen emir verilmesi gösteriyor ki,
fieyh Said ve Menemen Hâdisesinin on misli bir hâdise-
yi evhamla düflünmüfller. Habbeyi kubbe söylemifller ki,
böyle bir vaziyet al›yorlar. Benim eski hayat›m› zanne-
dip, ihanetle hiddete gelecek tahmin etmifller. Bilakis al-
dand›lar. Biz, bütün kuvvetimizle anarflili¤e bir Sedd-i
Zülkarneyn gibi, bir sedd-i Kur’ânî tesisine çal›fl›yoruz.
Bize iliflenler, anarflilik ve belki komünistli¤e zemin ihzar
ediyorlar.
Evet, e¤er eski hayat›m gibi, izzet-i ilmiyeyi muhafaza
etmek için hiçbir hakareti kabul etmemek olsayd› ve va-
zife-i hakikiyesi s›rf ahiret ve ölümün îdâm-› ebedîsinden
Müslümanlar› kurtarmak vazifesi olmasayd› ve bana ili-
flenler gibi s›rf dünyaya ve menfî siyasete çal›flmak olsay-
d›, on Menemen, on fieyh Said Hâdisesi gibi bir hâdise-
ye, o anarflîlik hesab›na çal›flanlar sebebiyet vereceklerdi.
Hem, üç mahkeme ve yirmi senede kaç vilâyetin
zab›talar›, k›yafetime kanunca iliflmedikleri ve mazuriye-
tim ve inzivama binaen tebdil-i k›yafetime hiçbir ihtar ol-
mad›¤› hâlde, böyle keyfî, kanunsuz, cebren ahali içinde
bafl›ma flapkay› giydirmeye çal›flmak, k›rk seneden beri
bu vatanda, hususan iman-› tahkikî dersinde kardeflâne
alâkadar olan yüz binler adam, pek büyük bir heyecan
içinde zemini hiddete getirip, emsalsiz a¤lamaya vesile
olacakt›.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 811
E
M‹RDA/
H
AYATI
izzet-i ilmiye:
ilmin izzeti, ilmin
gerektirdi¤i a¤›rbafll›l›k.
kardeflâne:
kardeflçe, kardefl gibi.
keyfî:
kanuna uymayarak, keyfe,
arzuya ba¤l›.
komünist:
bütün mallar›n ortak-
lafla kullan›ld›¤› ve özel mülkiye-
tin olmad›¤› iddias›nda bulunan
düzen in mensubu olan kimse.
kubbe:
gökyüzü, sema.
mazuriyet:
mazurluk, özürlülük.
menfi:
olumsuz, müspet olma-
yan.
misil:
kat; efl.
muhafaza:
koruma.
müsadere:
toplatma, elden alma.
resmen:
resmî olarak, resmî bir
flekilde.
sebebiyet:
sebep olma.
sedd-i Kur’ânî:
Kur’ân’a ait set,
Kur’ân’›n y›k›lmaz seddi, kalesi.
Sedd-i Zülkarneyn:
Zülkarneyn’in
seddi; Zülkarneyn’in Ye’cüc ve
Me’cüc kavminden korunmak is-
teyenler için yapt›rd›¤› çok büyük
ve sa¤lam set, kale.
tarassut:
gözetme, göz alt›nda
tutma.
tebdil-i k›yafet:
k›yafet de¤ifltir-
me, k›yafet de¤iflikli¤i.
tecessüs:
bir insan›n bilinmesini
istemedi¤i bir kusurunu, ay›b›n›
veya özel durumunu araflt›r›p ö¤-
renme arzusu.
tesis:
kurma, meydana getirme.
vazife:
görev.
vazife-i hakikîye:
hakikî gerçek
vazife.
vaziyet:
durum.
vesile:
arac›, vas›ta.
vilâyet:
il.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zemin:
yer
ahali:
halk.
ahiret:
dünya hayat›ndan
sonra bafllay›p ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
ahval:
hâller, durumlar.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
Bilakis:
aksine, tersine.
binaen:
-den dolay›, bu se-
bepten.
cebren:
cebirle, zorla, kuvvet
kullanarak, mecburî.
emsalsiz:
benzersiz.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
Habbe:
tane.
hâdise:
olay.
hafiye:
sakl› ve gizli olaylar›
araflt›ran polis.
hakaret:
sayg› göstermeme,
alçak görme, afla¤›lama.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hususan:
bilhassa, özellikle.
idam-› ebedî:
dirilmemek
üzere yok olufl, ahiret inanc›
olmad›¤› için ölümü ebedî
yoklu¤a gitmek olarak gör-
me.
ihanet:
hainlik, kötülük etme,
arkadan vurma.
ihtar:
hat›rlatma, uyar›.
ihzar:
haz›r etme, haz›rlama.
iman-› tahkikî:
tahkikî iman,
imana dair bütün meseleleri
inceleyip delil ve bürhan ile
inanma.
inziva:
bir köfleye çekilme,
tek bafl›na yaflama, dünya ifl-
lerinden vaz geçme, dünya-
dan el-etek çekme.
1...,801,802,803,804,805,806,807,808,809,810 812,813,814,815,816,817,818,819,820,821,...1390
Powered by FlippingBook