HEYET- VEKLEYE VE MLLETVEKLLER
RYASETNE CÜZÎ FAKAT EHEMMYETL BR
MARUZATIMDIR
Otuz seneden beri hayat- siyasiyeden çekildi¤im hâl-
de, bu srada bir defaya mahsus olarak, vatanî ve millî ve
asayiflî bir meseleyi beyan ediyorum. fiöyle ki:
Çok emarelerle katî kanaatimiz geldi ki, anarflîlik he-
sabna bana ve bu Emirda¤ kasabasna ve dolaysyla bu
vatana bir suikast var ki, bir habbeyi kubbeler ve bir si-
nek kanad kadar ehemmiyeti olmayan bir hâdiseyi da¤
gibi gösterip, sükûnete muhtaç olan bu vatanda beni ba-
hane edip, anarflilik hesabna ve bir ecnebî plânyla bize,
yani bîçare vatandafllarmz idam- ebedîden ve flübe-
hat- uhreviyeden kurtarmaya çalflan Nur fiakirtlerine
bütün bütün kanunsuz ve keyfî hücum edildi. Pek zahir
bir garazla, evham yüzünden, baruta atefl atmak gibi, bu
vatana ve asayifle beni bahane edip suikast edildi. fiöyle
ki:
Üç mahkeme, yirmi senelik mektuplarm ve kitaplar-
m ve hâllerimi inceden inceye tetkikten sonra, bize ve
kitaplarma beraat verdi¤i hâlde; ve üç seneden beri teli-
fat terk etti¤im ve haftada ancak bir mektup yazabildi-
¤im ve mecbur olmadan herbiri bir gün nöbetle zarurî
hizmetimi yapan üç dört terzi çra¤ndan baflka kimseyi
kabul etmedi¤im hâlde; ve serbestiyet verildi¤i ve mem-
leketime gitmedi¤im hâlde, hiç ömrümde görmedi¤im
TARHÇE- HAYATI
| 809
E
MRDA/
H
AYATI
heyeti, bakanlar kurulu, kabine.
hücum:
saldrma.
idam- ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl, ahiret inanc olmad¤
için ölümü ebedî yoklu¤a gitmek
olarak görme.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
katî:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal brakmayan.
keyfî:
kanuna uymayarak, keyfe,
arzuya ba¤l.
kubbe:
gökyüzü, sema.
maruzat:
arz edilenler, takdim
edilenler.
mesele:
konu.
millî:
millete ait, ulusal.
riyaset:
reislik, baflkanlk.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
sû-i kast:
kötü kast, kötü niyet;
kötü kastla ifl yapma, tuzak kur-
ma.
sükûnet:
durgunluk; huzur, sa-
kinlik.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flübehat- uhreviye:
ahirete ait,
ahiretle ilgili flüpheler.
telifat:
telifler, kaleme alnan
eserler, yazlanlar.
tetkik:
dikkatle arafltrma, incele-
me.
vatanî:
vatanla alâkal, vatanla il-
gili, vatana ait.
zahir:
açk, aflikâr.
zarurî:
zorunlu
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hâkimiyetin sa¤lanmas.
asayifli:
asayifl ve güvenlikle
ilgili.
bahane:
yalandan özür, asl
sebebi gizlemek için ileri sü-
rülen uydurma sebep.
beraat:
temize çkma, suçsuz
oldu¤u anlafllma.
beyan:
açklama, bildirme,
izah.
bîçare:
çaresiz, zavall.
cüzi:
az bir parça.
ecnebi:
yabanc.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
ehemmiyetli:
önemli.
emare:
alâmet, belirti, niflan.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
garaz:
kötü kast, düflmanca
niyet, kin.
habbe:
tane.
hâdise:
olay.
hayat- siyasiye:
siyasî ha-
yat, politik hayat.
heyet-i vekile:
vekiller