Tarihçe-i Hayat - page 774

flerefli merhum ordular›na ve milyonlarla flehidlerine ve
milletine büyük bir muhalefet ve ervâh›na bir manevî
azap ve flerefsizlik olmakla beraber; o üç-dört ink›lâpç›
adam›n pek az hisseleri bulunan ve millet ve ordunun
kuvvet ve himmetiyle vücud bulan haseneleri o üç-dört
adama verilse, o üç-dört milyon iyilikler, üç-dört hasene-
ye inhisar edip küçülür, hiçe iner; daha dehfletli kusurla-
ra kefaret olamaz.
Sâlisen:
Size karfl› elbette çok cihetlerde dâhilî ve ha-
ricî muar›zlar var. E¤er bu muâr›zlar›n›z, hakaik-› imani-
ye nam›na ç›ksayd›, birden sizi ma¤lûp ederdi. Çünkü,
bu milletin yüzde doksan› bin seneden beri an’ane-i ‹slâ-
miye ile ruh ve kalble ba¤lanm›fl. Zahiren muhalif-i f›tra-
t›ndaki emre itaat cihetiyle serfüru etse de, kalben ba¤-
lanmaz.
Hem, bir Müslüman, baflka milletler gibi de¤il. E¤er
dinini b›raksa anarflist olur, hiçbir kay›t alt›nda kalamaz;
istibdad-› mutlaktan, rüflvet-i mutlakadan baflka hiçbir
terbiye ve tedbirle idare edilmez. Bu hakikatin çok hüc-
cetleri, çok misalleri var. K›sa kesip, sizin zekâvetinize
havale ediyorum.
Bu asr›n, Kur’ân’a fliddet-i ihtiyac›n› hissetmekte, ‹s-
veç, Norveç, Finlandiya’dan geri kalmamak size
elzemdir; belki onlara ve onlar gibilere rehber olmak va-
zifenizdir. Siz, flimdiye kadar gelen ink›lâp kusurlar›n› üç-
dört adamlara verip, flimdiye kadar umumî harp ve sair
ink›lâplar›n icbar›yla yap›lan tahribatlar› —hususan
an’ane-i ‹slâmiye:
‹slâmî gele-
nek.
anarflist:
hiçbir düzen ve otorite
tan›mayan, kar›fl›kl›k ve bozgun-
culuktan yana olan, ondan fayda
uman kimse.
as›r:
yüzy›l.
azap:
eziyet, iflkence; büyük s›-
k›nt›, fliddetli ac›.
cihet:
yön.
dâhilî:
içe ait, içe dönük, iç ile il-
gili.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
elzem:
daha (en, pek) lâz›m, lü-
zumlu, gerekli.
ervah:
ruhlar, canlar, hayat›n
cevherleri.
f›trat:
yarat›l›fl, tabiat, mizaç, huy.
hakaik-› imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas.
harici:
d›fla ait, d›flla ilgili.
harp:
savafl.
hasene:
hay›rl› amel, Allah r›zas›-
na uygun ifl.
havale:
bir fleyi baflkas›n›n üstü-
ne b›rakma.
himmet:
çal›flma, çabalama, gay-
ret gösterme.
hisse:
pay, nasip.
hüccet:
delil.
hususan:
bilhassa, özellikle.
icbar:
zorlama, zorla ve iste¤i d›-
fl›nda yapt›rma.
inhisar:
yaln›z bir fleye ait k›lma,
tekelleflme.
ink›lâp:
de¤iflme, dönüflüm, kök-
lü de¤iflme.
istibdat-› mutlak:
hiç bir hak ve
hürriyeti tan›mayan tam bask›,
tam diktatörlük.
itaat:
boyun e¤me, uyma, al›nan
emre göre hareket etme.
kalben:
kalp ile, kalpten; içten ve
samimî olarak.
kefaret:
kendisi ile ifllenen bir gü-
nah›n giderilmesi.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine galip
gelinmifl.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
774 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
mayan.
merhum:
rahmete kavufl-
mufl, ölmüfl, ölü.
misal:
örnek.
muar›z:
muhalefet eden, kar-
fl› ç›kan, muhalif.
muhalefet:
z›tl›k, ayk›r›l›k,
ayr›l›k.
muhalif:
z›t, karfl›t, ayk›r›.
nam:
ad.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
rüflvet-i mutlaka:
kay›ts›z
flarts›z rüflvet, ç›kar gözet-
meksizin hiç bir ifl yapmama,
tam rüflvet.
Salisen:
üçüncü olarak.
flehit:
Allah’›n ve yüce dininin
ad›n› yüceltme u¤runda can›-
n› feda ederek savaflta vuru-
lup ölen Müslüman.
fleref:
manevî büyüklük, yü-
celik, onur.
serfüru:
bafl e¤me, söz dinle-
me, itaat.
fliddet-i ihtiyaç:
ihtiyac›n,
muhtaç olman›n fliddeti, ihti-
yac›n çok fazla olmas›.
tahribat:
tahripler, y›k›p boz-
malar.
tedbir:
idare etme; önlem,
çare.
terbiye:
e¤itim; iyi ahlâk, say-
g› ve edep ö¤renme.
umumî:
herkesle ilgili, genel.
vazife:
görev.
vücut:
var olma, varl›k.
Zahiren:
görünüflte.
zekâvet:
zekilik; çabuk anla-
ma, kavrama kabiliyeti
1...,764,765,766,767,768,769,770,771,772,773 775,776,777,778,779,780,781,782,783,784,...1390
Powered by FlippingBook