bir ünvan ile lânet caiz olabilir. Yoksa zararl, lüzumsuz-
dur diye Sadeddin-i Taftazanîye mukabele etmifller.
Senin müdekkikane ve âlimâne mektubuna karfl uzun
cevap yazmad¤mn sebebi, hem ehemmiyetli hastal-
¤m ve ehemmiyetli meflgalelerim içinde acele bu kadar
yazabildim.
Kardefliniz
Said Nursî
@ò
DAHLYE VEKL LE HASBHÂLDEN
BR PARÇADIR
Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulma-
yan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyi-
ke hedef olmuflum. fiöyle ki:
Hem fliddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden has-
ta, hem gayet zaif, yetmifl bir yaflnda ihtiyar, hem kim-
sesiz, acnacak bir gurbette, hem palto ve fanila ve pa-
bucunu satmakla maifletini temin eden fakirül-hâl, hem
yirmi befl sene münzevî olmasndan, binden ancak tam
sadk bir adam ile görüflebilen bir merdümgiriz, müte-
vahhifl; hem yirmi sene, hayatn ve eserlerini üç mahke-
me ve Ankara ehl-i vukufu inceden inceye tetkikten son-
ra bilittifak beraatine ve eserleri vatana, millete zararsz
olarak menfaatli olmasna karar verilmifl bir masum;
alîmâne:
bilerek, bilene yakflr
tarzda.
anarfli:
hükümetsiz veya siyasî
otoritesini kaybetmifl düzensiz
topluluk hâli.
beraat:
temize çkma, suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
bilittifak:
ittifakla, beraberce, el-
birli¤iyle.
caiz:
mümkün, olur, olabilir.
dâhiliye:
ç iflleri.
ecnebi:
yabanc.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i vukuf:
bir mesele hakknda
bilgi ve yetki sahibi olanlar.
emsal:
örnekler, benzerler.
evlâd- vatan:
vatan evlâtlar.
fakirülhâl:
muhtaç ve fakirlik
içinde olma.
gadir:
zulüm, hainlik.
gayet:
son derece.
gurbet:
yabanc yere gidip kal-
ma, do¤up büyünülen yerler d-
flnda kalma.
Harb-i Umumî:
genel harp, dün-
ya savafl.
hasbihal:
hâlleflme; görüflüp ko-
nuflma, sohbet.
770 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
ifsat:
fesada u¤ratma, bozma,
karflklk çkarma.
lânet:
beddua, ilenç.
maiflet:
geçim, geçinme.
masum:
suçsuz, günahsz,
saf, temiz.
menfaat:
fayda.
merdümgiriz:
insanlardan s-
klan, kalabalktan hofllanma-
yp yalnzlk isteyen.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul
olunan fley.
müdakkikane:
inceden ince-
ye arafltrarak, en ufak ayrn-
ty görerek.
mukabele:
karfllk verme,
karfllama.
münzevi:
inzivaya çekilen,
köfleye çekilmifl, yalnz.
mütevahhifl:
tevahhufl eden,
korkan, ürken, yadrgayan,
çekinen.
sadk:
do¤ru, gerçek; sözün-
de, vaadinde, iflinde do¤ru
olan.
sû-i kast:
birini öldürmeye
kast etme, birini öldürmek
kastyla sinsice plan kurma.
tazyik:
zorlama, bask, sknt
verme.
temin:
sa¤lama.
tetkik:
dikkatle arafltrma, in-
celeme.
umumî:
genel.
ünvan:
ad, isim, lâkap.
vecih:
cihet, yön.
vekil:
nazr, bakan.
vuku:
olma, meydana gelme.
zaif:
zayf.
zemin:
yer.
zulüm:
hakszlk, eziyet, ifl-
kence