Tarihçe-i Hayat - page 768

hissettim, müteessir ve müteellim oldum. Sonra senin gi-
bi ehl-i tahkik bir âlimin Risale-i Nur’a oraca ehemmiyet-
li bir hizmete vesile olacak Sabri oraya gelmesi, ikinizden
büyük bir hizmet-i Nuriye beklerken, bilakis üç cihetle
Nura zarar geldi¤ini hissettim ve gördüm. “Acaba neden
bu zarar olmufl?” diye, düflünürken, iki-üç gün sonra ha-
ber ald›m ki, Sabri manas›z ve lüzumsuz seninle müna-
kafla etmifl, sen de hiddete gelmiflsin. “Eyvah!” dedim.
“Yâ Rab! Erzurum’dan imdâd›ma yetiflen bu iki zat›n
münakaflas›n› musalâhaya tebdil et” diye dua ettim. Ri-
sale-i Nur’un ‹hlâs Lem’alar›nda denildi¤i gibi, “fiimdi,
ehl-i iman, de¤il Müslüman kardeflleriyle, belki Hristiya-
n›n dindar ruhanîleriyle ittifak etmek ve medar-› ihtilâf
meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir.”
Çünkü, küfr-i mutlak hücum ediyor. Senin, hamiyet-i di-
niyen ve tecrübe-i ilmiyen ve Nurlara karfl› alâkan sebe-
biyle senden rica ediyorum ki, Sabri ile geçen maceray›
unutmaya çal›fl ve onu da affet ve helâl et. Çünkü, o ken-
di kafas›yla konuflmam›fl; eskiden beri hocalardan iflitti¤i
fleyleri, lüzumsuz münakafla ile söylemifl. Bilirsin ki, bü-
yük bir hasene ve iyilik, çok günahlara kefaret olur.
Evet, o hemflehrimiz Sabri, hakikaten Nura ve Nur va-
s›tas›yla imana öyle bir hizmet eylemifl ki, bin hatas›n› af-
fettirir. Sizin alicenapl›¤›n›zdan, o Nur hizmetleri hat›r›
için, dost bir hemflehri ve Nur hizmetinde bir arkadafl
nazar›yla bakmal›s›n›z.
Sahabelerin bir k›sm›, o harplerde, adalet-i izafiye ve
nisbiye ve ruhsat-› fler’iyeyi düflünüp tâbi olarak,
adalet-i izafiye:
izafî adalet, yere
flartlara ve di¤er durumlara göre
olan göreceli adalet, toplumun
selâmeti için ferdin r›zas›yla cüz’î
hukukun feda edilmesini ön gö-
rebilen adalet anlay›fl›.
adalet-i nisbiye:
tam ve eksiksiz
adaletin uygulamas› mümkün ol-
mad›¤›nda daha az zararl› olan›n
tercih edildi¤i göreceli adalet.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
âlicenap:
cömert, iyilik sahibi,
yüksek ahlâkl›.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam›.
bilakis:
aksine, tersine.
cihet:
yön.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
ehl-i tahkik:
gerçe¤i araflt›ranlar,
gerçe¤in peflinden gidenler.
Eyvah:
Yaz›k, heyhat!”.
hakikaten:
hakikat olarak, do¤-
rusu, gerçekten.
hamiyet-i diniye:
dini korumak
ve yüceltmek maksad›yla çal›fl-
ma.
harp:
savafl.
hasene:
hay›rl› amel, Allah r›zas›-
na uygun ifl.
helâl:
din bak›m›ndan günah ol-
mayan fley.
hemflehri:
ayn› flehirli, ayn›
memleketli.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sale-i Nur için çal›flma.
hücum:
sald›rma.
iman:
inanç, itikat.
imdat:
yard›m.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
768 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
kefaret:
kendisi ile ifllenen bir
günah›n giderilmesi.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür,
hiç bir imanî hükmü, delili ka-
bul etmeme, kesin ve tam bir
inkâr.
medar-› ihtilâf:
anlaflmazl›k,
uyuflmazl›k sebebi; kar›fl›kl›k,
ikilik vesilesi.
mesele:
önemli konu.
münakafla:
tart›flma.
musalâha:
bar›flma, anlaflma,
sulh.
müteellim:
ac›l›, a¤r›l›, ac› du-
yan.
müteessir:
teessüre kap›lan,
hüzünlü, kederli, mahzun.
nazar:
bak›fl, dikkat.
niza:
anlaflmazl›k, ihtilâf.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
ruhanî:
manevî âlem, ruhlar
âlemine mensup, ruhlar âle-
mine ait.
ruhsat-› fler’iye:
fleriat›n ruh-
sat›, ‹slâmiyetin izin vermesi.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in mübarek yü-
zünü görmekle flereflenen ve
onun sohbetlerine kat›lan
mü’min kimse.
tâbi:
bir fleye uyan.
tebdil:
de¤ifltirme, dönüfltür-
me.
tecrübe-i ilmiye:
ilmin ka-
zand›rd›¤› tecrübe, ilmî dene-
yim.
vas›ta:
arac›l›k.
vesile:
arac›, vas›ta.
ya Rab:
Ey Allah!.
zat:
kifli, flah›s
1...,758,759,760,761,762,763,764,765,766,767 769,770,771,772,773,774,775,776,777,778,...1390
Powered by FlippingBook