Hem e¤er bir parças›n› ben de kabul etsem, bu ihti-
yarl›k, hastal›k, yoksulluk ve so¤uk bir oda içerisinde,
dehfletli bir haps-i münferitte, zarurî hizmetlerimi gör-
mek için bir iki insan›n dostlu¤unu kabul etmekli¤imde
hangi fenal›k var? Hangi kanun bunu men eder? Bir iki
iflçi çocuktan baflkas›n› benimle temas ettirmemek han-
gi kanunlad›r? O iflçi çocuklar her vakit bulunmad›¤› için,
kendim iflimi göremiyorum. Bu dehfletli vaziyeti, elbette
bu memlekette inzibat ve hükumet ve idare adamlar› na-
zar-› ehemmiyete almak borçlar›d›r. Cidden alâkadar
eder diye size beyan ediyorum.
Emirda¤’›nda bir tecrid-i mutlakta
Said Nursî
„@ò
1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Çok aziz, s›dd›k, kahraman, bahtiyar kardefllerim,
K›z›l Rusya’dan ç›karak, k›z›l atefller, k›z›l k›v›lc›mlar
saçan ve birer birer dünya flehrinin mahallelerini saran
ve oralar› yak›p kavuran, baz› yerlerde de nifak ve flikak
ateflleri saçarak, kardefline “Kardeflini öldür!” diye ba¤›-
ran ve en nihayette âlem-i Hristiyaniyeti yak›p, kavurup,
harman gibi savurduktan sonra âlem-i ‹slâm mahallesini
saran ve evimizin saçaklar›na k›v›lc›mlar› s›çrayan ve çok
büyük ve çok dehfletli bir belâ olan komünizm gibi bu
azîm yang›na karfl› itfaiye vazifesini üzerine alan Risale-i
Nur, Müslümanlar›n ve beflerin en büyük ve yegâne
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 759
E
M‹RDA/
H
AYATI
hakk› ve hakikati tereddütsüz ka-
bullenen.
flikak:
uyuflmazl›k, anlaflmazl›k,
bozuflma.
tecrid-i mutlak:
hiç kimseyle gö-
rüflememek, tam bir yaln›zl›k.
vaziyet:
durum.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
zarurî:
zorunlu
alâkadar:
ilgili, iliflki.
âlem-i Hristiyaniyet:
Hristi-
yan dünyas›.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
azîm:
büyük.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
bahtiyar:
bahtl›, talihli, mutlu.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
befler:
insan, insanl›k.
beyan:
aç›klama, bildirme,
izah.
cidden:
ciddî olarak, gerçek
olarak.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
haps-i münferit:
yaln›z, tek
bafl›na hapis.
idare:
bir kuruluflun ifllerini
yürütenlerin hepsi, yönetici
topluluk.
inzibat:
düzeni sa¤lama, asa-
yifli yoluna koyma.
kanun:
yasa.
komünizm:
bütün mallar›n
ortaklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen.
men:
yasak etme, engelleme.
nazar-› ehemmiyet:
pek
önemli görerek, pek mühim
oldu¤unu düflünerek olan ba-
k›fl.
nifak:
ikiyüzlülük, münaf›kl›k.
nihayet:
son.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.