Kurândr. Yirmi senedir emsalsiz tetkikat ve takibatla
beraber, kymetini ve galebesini en muannid düflmana
da ispat etmifltir. Onun tercüman ve bir hizmetkâr olan
Said ne hâlde olursa olsun, hatta Said de, eliyazübillâh,
Risale-i Nurun aleyhine dönse, bizim sadâkatimiz ve alâ-
kamz inflaallah sarsmayacak deyip, o kapy kapars-
nz. Fakat, mümkün oldu¤u kadar Risale-i Nurla meflgul
olmak, elinden gelirse yazmak ve mübalâ¤al propagan-
dalara hiç ehemmiyet vermemek ve eskisi gibi tam ihti-
yat etmek gerektir. Umum kardefllerimize birer birer se-
lâm ve dua ediyoruz.
Said Nursî
@ò
Bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan âlem-i s-
lâmn teveccühünü ve hamiyetini ve uhuvvetini krmak
ve nefret verdirmek için, siyaseti dinsizli¤e alet ederek,
perde altnda küfr-i mutlak yerlefltirmek isteyenler, hü-
kûmeti i¤fal ve adliyeyi iki defadr flaflrtp, der: Risale-i
Nur fiakirtleri dini siyasete alet eder; emniyete zarar ver-
mek ihtimali var.
Hâlbuki, bu memlekete maddî ve manevî bereketi ve
fevkalâde hizmeti ve umum âlem-i slâma taallûk edecek
hakaik cami oldu¤u, otuz üç âyât- Kurâniyenin iflaretiy-
le ve mam- Alinin (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle ve
Gavs- Azamn katî ihbaryla tahakkuk etmifl olan Risa-
le-i Nurun, siyasetle alâkas yoktur. Fakat, küfr-i mutlak
krd¤ için, küfr-i mutlakn alt olan anarflilik ve üstü
alâka:
ilgi, iliflki, yaknlk.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, slâm
dünyas.
aleyh:
ona karfl, onun üzerine.
anarfli:
hükümetsiz veya siyasî
otoritesini kaybetmifl düzensiz
topluluk hâli.
âyât- Kurâniye:
Kurânn ayet-
leri.
bereket:
bolluk, bereket, gürlük.
cami:
toplayan, içine alan, kapsa-
yan.
dua:
Allaha yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
eliyazübillâh:
Allah esirgesin, Al-
lah korusun.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hâkimiyetinin sa¤lanmas.
emsalsiz:
benzersiz.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
galebe:
galip gelme, üstünlük.
Gavs- Azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
nam.
hakaik:
hakikatler, do¤rular, ger-
çekler.
hamiyet:
gayret.
hizmetkâr:
hizmet yapan kimse,
hizmetçi.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflürerek
kandrma, aldatma.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihtimal:
olabilirlik.
ihtiyat:
uzak görüfllü olma, gele-
ce¤i düflünerek tedbirli hareket
etme.
inflaallah:
Allah izin verirse ma-
nasnda kullanlan bir dua.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
katî:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal brakmayan.
keramet-i gaybiye:
gaypla ilgili
keramet, istikbal ile alâkal kera-
met.
752 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
kymet:
de¤er.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür,
hiç bir imanî hükmü, delili ka-
bul etmeme, kesin ve tam bir
inkar.
maddî:
madde ile alâkal, cis-
manî.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
muannit:
inatç, ayak dire-
yen.
mübalâ¤a:
bir fleyi tarif ve
tasvir ederken ya oldu¤un-
dan fazla ya da eksik göster-
me, abartma sanat.
propaganda:
bir inanç, dü-
flünce, doktrin v.b. ni baflkala-
rna tantmak, benimsetmek
amacn güden ve çeflitli vas-
talarla yaplan faaliyet.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
sadâkat:
ba¤llk, do¤ruluk.
selâm:
barfl, rahatlk, selâ-
met ve esenlik dileme.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
taallûk:
alâkal, münasebetli
olma.
tahakkuk:
gerçekleflme, ol-
ma; delil ile ispat edilme, ke-
sinleflme.
takibat:
suç konusunda yap-
lan soruflturma, arafltrma,
kovuflturma.
tetkikat:
arafltrmalar, incele-
meler.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
uhuvvet:
kardefllik, din kar-
deflli¤i.
umum:
bütün.