Tarihçe-i Hayat - page 748

büyük bir kutbiyetle binler adam› irflat etmekten daha
ehemmiyetli görüyorum. Çünkü o on adam, tam o haki-
kati her fleyin fevkinde gördüklerinden, sebat edip, o çe-
kirdekler hükmünde olan kalpleri birer a¤aç olabilirler.
Fakat, o binler adam, dünyadan ve felsefeden gelen flüp-
heler ve vesveselerle, o kutbun derslerini, “Hususî maka-
m›ndan ve hususî hissiyat›ndan geliyor” nazar›yla bak›p,
ma¤lûp olarak da¤›t›labilirler diye hizmetkârl›¤›, maka-
matlara tercih ediyorum.
Hatta bu defa bana, befl vecihle kanunsuz, bayramda,
düflmanlar›m›n plân›yla bana ihanet eden o mâlûm ada-
ma flimdilik bir belâ gelmesin diye telâfl ettim. Çünkü,
mesele flaflaaland›¤› için, do¤rudan do¤ruya avam-› nâs
bana makam verip, harika bir keramet sayabilirler diye,
dedim: “Yâ Rabbî, bunu ›slah et veya cezas›n› ver. Fakat
böyle kerametvari bir surette olmas›n.”
Bu münasebetle bir fleyi beyan edece¤im. fiöyle ki:
Bu defa mahkemeden bana teslim olunan talebelerin
mektuplar› içinde, çok imzalar üstünde bulunan bir mek-
tup gördüm; belki lâhikaya girmifl. Risale-i Nur’un flakirt-
lerinin maiflet cihetindeki bereketine ve baz›lar›n tokatla-
r›na dairdi. Burada, aynen Kastamonu’daki tokat yiyen-
ler gibi flüphe kalmam›fl, befl adam, aynen burada da to-
kat yediler.
Said Nursî
„@ò
avam-› nâs:
insanlar›n ilmî, irfan›
k›t, okuma yazmas› az, fikren za-
y›f olanlar›.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
bereket:
bolluk, bereket, gürlük.
beyan:
aç›klama, bildirme, izah.
cihet:
yön.
dair:
alâkal›, ilgili.
ehemmiyetli:
önemli.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
fevkinde:
üstünde.
hakikat:
gerçek, esas.
harika:
ola¤anüstü.
hissiyat:
hisler, duygular.
hizmetkâr:
hizmet yapan kimse,
hizmetçi.
hususî:
özel.
hükmünde:
de¤erinde, yerinde.
›slah:
iyi duruma getirme, iyilefl-
tirme, düzeltme.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
irflat:
mürflidin ya da irfan sahibi
748 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
birinin, bir kimseye tarikati ve
Allah yolunu göstermesi.
kanun:
yasa.
keramet:
Allah’›n velî kulla-
r›nda görülen ola¤anüstü hâl-
ler veya tabiatüstü hâdiseler.
kerametvari:
keramet göste-
rircesine, keramet gösterir gi-
bi.
kutbiyet:
evliyalar aras›nda
zaman›n en büyük mürflidi
olmak.
kutup:
evliyalar içerisinde za-
man›n en büyük mürflidi
olan.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine
galip gelinmifl.
maiflet:
geçim, geçinme.
makam:
büyük yer, mevki.
makamat:
makamlar.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mesele:
önemli konu.
münasebet:
vesile, -dan do-
lay›.
nazar:
bak›fl; düflünce, fikir.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sebat:
sözünde durma, karar-
l› olma, azimlilik.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flaflaa:
gösterifl, debdebe.
talebe:
ö¤renci.
vecih:
cihet, yön.
vesvese:
flüphe, kuruntu, kal-
be gelen as›ls›z kötü ve sinsi
düflünce.
yâ Rabbî:
Ey her fleyi en gü-
zel flekilde terbiye ve idare
eden Rabb’im.
1...,738,739,740,741,742,743,744,745,746,747 749,750,751,752,753,754,755,756,757,758,...1390
Powered by FlippingBook