Tarihçe-i Hayat - page 738

ubudiyetini muhafaza etmesi, büyük bir makamd›r. Se-
nin rüyalar›n›n bir tabiri de, bu noktadan seni tebflir et-
mektir.
Risale-i Nur eczalar›nda tarikat hakikatine dair
Telvi-
hat-› Tis’a
nam›ndaki risaleyi elde edip bak›n›z. Hem, za-
t›n›z gibi metin ve imanl› ve hakikatli zatlar Risale-i Nur
dairesine giriniz. Çünkü, bu as›rda Risale-i Nur, bütün te-
hacümata karfl› ma¤lûp olmad›. En muannit düflmanlar›-
na da, serbestiyetini resmen teslim ettirdi. Hatta iki se-
neden beri büyük makamatlar ve adliyeler, tetkikat neti-
cesinde, Risale-i Nur’un serbestiyetini tasdik ve mahrem
ve gayr-i mahrem bütün eczalar›n› sahiplerine teslime
karar verdiler.
Risale-i Nur’un mesle¤i, sair tarikatler, meslekler gibi
ma¤lûp olmayarak, belki galebe ederek pek çok muan-
nitleri imana getirmesi, pek çok hâdisat›n flahadetiyle,
bu as›rda, bir mu’cize-i maneviye-i Kur’âniye oldu¤unu
ispat eder. O dairenin haricinde, ekseriyetle bu memle-
kette bu hususi ve cüz’î ve yaln›z flahsî hizmet veya ma¤-
lûbâne perde alt›nda veya bid’alara müsamaha suretinde
veya tevilât ile bir nevi tahrifat içinde hizmet-i diniye tam
olamaz diye, hadisat bize kanaat vermifl.
Madem sizde büyük bir himmet ve kuvvetli bir iman
var; tam bir ihlâs ve tam bir mahviyetle, sebatkârâne
Risale-i Nur’a flakirt ol. Tâ binler, belki yüz binler fla-
kirtlerin flirket-i maneviye-i uhreviyelerine hissedar ol.
as›r:
yüzy›l.
bid’a:
dinin asl›na uymayan âdet
ve uygulamalar.
cüz’î:
küçük, az.
dair:
alâkal›, ilgili.
ecza:
cüzler, parçalar, k›s›mlar.
ekseriyetle:
daha ziyadesiyle,
çoklukla, ço¤unlukla.
galebe:
galip gelme, üstünlük.
gayr-› mahrem:
mahrem olma-
yan, gizli ve özel olmayan.
hâdisat:
hâdiseler, olaylar.
hâdisat:
hâdiseler, olaylar.
hakikat:
gerçek, do¤ruluk; görü-
len bir fleyin asl›, esas›.
hariç:
bir fleyin d›fl›, d›flar›s›, d›flta
kalan.
himmet:
manevî yard›m, ihsan,
lütuf.
hissedar:
hisse sahibi, hissesi
olan.
hizmet-i diniye:
dinî hizmet.
hususî:
özel.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka
bir karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Al-
lah r›zas› için yapma.
iman:
inanç, itikat.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
Madem:
...den dolay›, böyle ise.
ma¤lûbane:
ma¤lûp bir flekilde,
yenilmifl olarak.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine galip
gelinmifl.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken, gizli.
mahviyet:
alçak gönüllülük, ken-
dini de¤ersiz gösterme.
makam:
büyük yer, mevki.
makamat:
makamlar.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
metin:
sa¤lam ve dayan›kl›; ko-
layl›kla sars›lmayan, telâfla düfl-
meyen ve korkuya kap›lmayan.
muannit:
inatç›, ayak direyen.
mu’cize-i maneviye-i Kur’âniye:
Kur’ân’›n manevî bir mu’cizesi.
muhafaza:
koruma.
müsamaha:
göz yumma, hofl
görme, görmezlikten gelme, tole-
rans.
738 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
nam:
ad.
nevi:
çeflit, tür.
resmen:
resmî olarak, resmî
bir flekilde.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sair:
di¤er, baflka, öteki.
sebatkârâne:
sab›r ve sebat
ederek.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
flahsî:
flahsa, kifliye ait, husu-
sî.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flirket-i maneviye-i uhrevi-
ye:
ahirete ait hizmetlerle il-
gili manevî flirket, manevî or-
takl›k.
tabir:
yorum, yorumlama.
tahrifat:
tahrifler, bir fleyin
asl›n› bozmalar, de¤ifltirme-
ler.
tarikat:
Allah’a ulaflmak için
fleyhin gözetiminde müridin
takip edece¤i terbiye usul ve
yolu.
tasdik:
do¤rulama, onayla-
ma.
tebflir:
müjde verme, müjde-
leme.
tehacümat:
hücumlar, sald›-
r›fllar.
tetkikat:
araflt›rmalar, incele-
meler.
tevilât:
teviller, yorumlama-
lar.
ubudiyet:
kulluk.
zat:
kifli, flah›s.
1...,728,729,730,731,732,733,734,735,736,737 739,740,741,742,743,744,745,746,747,748,...1390
Powered by FlippingBook