terk etmek derecesinde ürkütmekle kuvve-i maneviyeyi
krmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarm haricinde
bütün o mânilere karfl Risale-i Nur fiakirtlerinin kuvve-i
maneviyelerinin takviyesine medâr ikramat- lâhiyeyi
beyan ederek Risale-i Nur etrafnda manevî bir tahflidat
yaptrmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek baflyla,
baflkalarna muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli
oldu¤unu göstermek hikmetiyle bu çeflit fleyler bana yaz-
drlmfl. Yoksa hâflâ kendimizi satmak ve be¤en-
dirmek ve temeddüh etmek, hodfüruflluk etmek ise, Ri-
sale-i Nurun ehemmiyetli bir esas olan ihlâs srrn boz-
maktr.
nflaallah, Risale-i Nur kendi kendini, hem müdafaa et-
ti¤i, hem kymetini tam gösterdi¤i gibi, bizi de manen
müdafaa edip kusurlarmz affettirmeye vesile olacaktr.
@ò
Aziz kardefllerim,
Risale-i Nurun zuhurundan krk sene evvel, genifl bir
hiss-i kablelvuku, acip bir tarzda, hem bende, hem bizim
köyde, hem nahiyemizde tezahür etti¤ini flimdi bir ihtar-
manevî ile katî kanaatim gelmifl. fiefik ve kardeflim Ab-
dülmecid gibi eski talebelerime bu srr fâfl etmek ister-
dim. fiimdi Cenab- Hak sizlerde çok Abdülmecidleri ve
çok Abdurrahmanlar verdi¤i için, size beyan ediyorum:
Ben, on yaflnda iken, büyük bir iftihar, hatta bazen te-
meddüh suretinde bir hâletim vard. stemedi¤im hâlde
TARHÇE- HAYATI
| 735
E
MRDA/
H
AYATI
kymet:
de¤er.
kusur:
eksiklik, noksan, özür.
kuvve-i manevîye:
manevî güç,
moral.
manen:
mana bakmndan, ma-
naca.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mâni:
engel.
medar:
sebep, vesile.
müdafaa:
savunma.
nahiye:
bölge, küçük yer.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sr:
gizli hakikat.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tahflidat:
y¤malar, biriktirmeler,
toplamalar.
takviye:
kuvvetlendirme, sa¤-
lamlafltrma.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
temeddüh:
kendi kendini övme,
kendini methetme, böbürlenme.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya çkma.
vesile:
arac, vasta.
zuhur:
ortaya çkma.
acip:
tuhaf, hayrette brakan.
Aziz:
izzetli, muhterem, say-
gn.
beyan:
açklama, bildirme,
izah.
cihet:
yön.
ehemmiyetli:
önemli.
evvel:
önce, ilk.
fafl:
meydana çkma, aç¤a
vurma, dile verme.
hâlet:
hâl, durum.
hariç:
bir fleyin dfl, dflars,
dflta kalan.
hâflâ:
asla, katiyen, öyle de-
¤il, Allah göstermesin.
hikmet:
gaye, maksat.
hiss-i kablelvuku:
Bir fleyi
vukuundan önce hissetme,
bir hâdisenin gerçekleflme-
sinden önce kalbe do¤mas.
hodfürufl:
kendini be¤endir-
meye çalflan, övünen.
iftihar:
övünme.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
baflka bir karfllk beklemek-
sizin, srf Allah rzas için yap-
ma.
ihtar- manevî:
manevî uyar,
bildirim; Cenab- Hakkn ima-
na ve Kurâna ait meseleler-
de kullarn uyarmas.
ihtiyar:
irade, tercih; kendi is-
tek ve arzularna göre hare-
ket etme.
ikramat- lâhiye:
Cenab-
Hakkn ikramlar, nimetleri,
ba¤fllar.
inflaallah:
Allah izin verirse
manasnda kullanlan bir dua.
kanaat:
inanma, görüfl, fikir.
katî:
kesin, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan.