Tarihçe-i Hayat - page 729

s›rr-› ihlâs› muhafaza etmek, dinini dünyaya alet etme-
mek müflkülleflmifl. En iyi çare, cereyanlar›n kuvveti ye-
rine, inayet ve tevfik-i ‹lâhiyeye dayanmakt›r.
‹çtinab›m›z›n çok sebeplerinden bir sebebi de, Risale-i
Nur’un dört esas›ndan birisi olan flefkat etmek, zulüm ve
zarar etmemektir. Çünkü,
1
…'
ôr
No
G n
Qr
R p
h l
In
Qp
RGn
h o
Q p
õn
J n
’n
h
yani,
Birisinin hatas›yla, baflkas› veya akrabas› hatakâr ol-
maz, cezaya müstahak olmaz
” olan düstur-i irade-i ‹lâhi-
yeye karfl›, bu zamanda
2
k
’ƒo
¡n
L Ék
eƒ o
? n
X n
¿Én
c o
¬s
fp
G
s›rr›yla fle-
dit bir zulümle mukabele eder. Tarafgirlik hissiyle, bir ca-
ninin hatas›yla, de¤il yaln›z akrabas›na, belki taraftarlar›-
na dahi adavet eder. Elinden gelse zulmeder. Elinde hü-
küm varsa, bir adam›n hatas›yla bir köye bomba atar.
Hâlbuki, bir masumun hakk› yüz cani için feda edilmez,
onlar›n yüzünden ona zulmedilmez. fiimdiki vaziyet, yüz
masumu birkaç cani için zararlara sokar. Meselâ, hatal›
bir adama müteallik, bîçare ihtiyar valide ve pederi ve
masum çoluk çocuklar› ezmek, periflan etmek, tarafgirâ-
ne adâvet etmek, flefkatin esas›na z›tt›r. Müslümanlar
içinde tarafgirâne cereyanlar yüzünden, böyle masumlar
zulümden kurtulam›yorlar. Hususan ihtilâle sebebiyet ve-
ren vaziyetler, bütün bütün zulmü da¤›t›r, geniflletir. Ci-
had, dinî de olsa, kâfirlerin çoluk çocuklar›n›n vaziyetle-
ri ayn›d›r. Ganimet olabilir, Müslümanlar onlar› kendi
mülküne dahil edebilir. Fakat, ‹slâm dairesinde birisi
dinsiz olsa, çoluk çocu¤una hiçbir cihetle temellük edil-
mez, hukukuna müdahale edilmez. Çünkü, o masumlar,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 729
E
M‹RDA/
H
AYATI
karfl›lama.
müdahale:
kar›flma.
müstahak:
hak eden, hak etmifl.
müflkül:
güç, zor, çetin.
müteallik:
ait, alâkal›, ilgili.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
sebebiyet:
sebep olma.
s›r:
gizli hakikat.
s›rr-› ihlâs:
ihlâs s›rr›, samimiyet
ve do¤rulu¤un s›rr›.
fledit:
fliddetli.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeyerek
sevme, içten ve karfl›l›ks›z mer-
hamet.
Tarafgir:
bir taraf› tutan, tarafl›.
tarafgirâne:
taraf tutarcas›na, bir
taraf› destekleyerek.
taraftar:
tarafl›, bir taraf› destek-
leyen.
temellük:
sahiplenme, kendine
mâl etme.
tevfik-i ‹lâhiye:
Cenab-› Hakk›n
insan› do¤ru yola lütfu ile sevk
etmesi, baflar›l› k›lmas›.
valide:
ana, anne.
vaziyet:
durum.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
adavet:
düflmanl›k, husumet.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cani:
cinayet ifllemifl kimse,
ac›mas›z, gaddar.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
Cihad:
düflmanla savaflma.
cihet:
yön.
dâhil:
girme, içinde olma.
düstur-i irade-i ‹lâhîye:
‹lâhî
iradenin kaide ve prensipleri.
feda:
u¤runa verme.
Ganimet:
savaflta düflman-
dan ele geçirilen mal, para vs.
hatakâr:
yanl›fll›k yapan, hata
eden, yan›lan.
Hususan:
bilhassa, özellikle.
hüküm:
karar, emir.
içtinap:
çekinme, sak›nma,
uzak durma.
ihtilâl:
bozulma, kar›fl›kl›k, in-
tizams›zl›k.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
kâfir:
Allah’› ve ‹slâmiyeti in-
kâr eden, dinsiz.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
Meselâ:
örne¤in.
muhafaza:
koruma.
mukabele:
karfl›l›k verme,
1.
Hiçbir günahkâr baflkas›n›n günah›n› yüklenmez. (Fât›r Suresi: 18.)
2.
Muhakkak o çok zalim ve çok cahildir. (Ahzab Suresi: 72.)
1...,719,720,721,722,723,724,725,726,727,728 730,731,732,733,734,735,736,737,738,739,...1390
Powered by FlippingBook