Tarihçe-i Hayat - page 734

Risale-i Nur’da kerametler fleklini alarak flakirtlerinin
kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için, ikramat-› ‹lâ-
hiye nev’indendir. ‹kram›n izhar› bir flükürdür, caizdir,
hem makbuldür.
fiimdi, ehemmiyetli bir sebebe binaen, bu cevab› bir
parça izah edece¤im. Ve “Niçin izhar ediyorum? Ve ni-
çin bu noktada bu kadar tahflidat yap›yorum? diye sual
edildi.
Elcevap
: Risale-i Nur’un hizmet-i imaniyede bu za-
manda binler tahribatç›lara mukabil yüz binler tamiratç›s›
bulunmak lâz›m gelirken, hem benimle lâakal yüzer kâ-
tip ve yard›mc› bulunmas›na ihtiyaç varken, de¤il çekin-
mek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idarenin
takdirle ve teflvikle yard›m ve temas etmesi zarurî iken ve
o hizmet-i imaniye hayat-› bâkiyeye bakt›¤› için hayat-›
fâniyenin meflgalelerine ve fâidelerine tercih etmek ehl-i
imana vacip iken, kendimi misal alarak derim ki:
Beni her fleyden ve temastan ve yard›mc›lardan men
etmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle
arkadafllar›m›n kuvve-i maneviyelerini k›rmak ve benden
ve Risale-i Nur’dan so¤utmak ve benim gibi ihtiyar, has-
ta, zay›f, garip, kimsesiz bir bîçareye, binler adam›n gö-
rece¤i vazifeyi bafl›na yüklemek ve bu tecrit ve tazyikler-
den maddî bir hastal›k nev’inden insanlarla temas ve ihti-
lâttan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir
tarzda halklar› ürkütmek ki, en ziyade merbut görülen ba-
z› dostlar› bana selâm vermemek, hatta baz› namaz› da
aleyh:
ona karfl›, onun üzerine.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
binaen:
-den dolay›, bu sebep-
ten.
caiz:
yap›lmas› veya yap›lmama-
s›nda sak›nca olmayan, uygun.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i idare:
idare edenler, devleti
yönetenler.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
El-cevap:
cevap olarak.
faide:
fayda.
garip:
gurbette, kendi memleke-
tinin d›fl›nda bulunan, yabanc›.
hayat-› bak›ye:
bâkî olan, sonsuz
hayat, ahiret hayat›.
hayat-› fânîye:
fânî hayat; sonu
olan dünya hayat›.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’ân hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
ihtilât:
kar›fl›p görüflme, beraber
yaflama.
ikramat-› ‹lâhiye:
Cenab-› Hakk›n
ikramlar›, nimetleri, ba¤›fllar›.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile an-
latma.
izhar:
ortaya koyma, a盤a ç›kar-
ma, gösterme.
kâtip:
yaz›c›.
keramet:
ermiflçesine yap›lan ifl,
hareket veya söylenen söz, fikir.
kuvve-i manevîye:
manevî güç,
moral.
lâakal:
en az›ndan, hiç olmazsa.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
734 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli.
men:
yasak etme, engelleme,
mâni olma.
merbut:
ba¤l›, raptedilmifl.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul
olunan fley.
misal:
örnek.
mukabil:
karfl›l›k.
nevi:
çeflit, tür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
selâm:
bar›fl, rahatl›k, selâ-
met ve esenlik dileme.
sual:
soru.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl› hoflnutluk ve memnunluk
ifade etme, teflekkür.
tahribat:
tahripler, y›k›p boz-
malar.
tahflidat:
y›¤malar, biriktir-
meler, toplamalar.
takdir:
k›ymet verme, be¤en-
me.
takviye:
kuvvetlendirme,
sa¤lamlaflt›rma.
tamirat:
tamirler, düzeltme-
ler.
tarz:
biçim, flekil.
tazyik:
zorlama, bask›, s›k›nt›
verme.
tecrit:
bir kiflinin baflka bir in-
san veya nesneyle olan iliflki-
sini kesme.
vacip:
zorunlu.
vazife:
görev.
zaif:
zay›f.
zarurî:
zorunlu.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
1...,724,725,726,727,728,729,730,731,732,733 735,736,737,738,739,740,741,742,743,744,...1390
Powered by FlippingBook