Risale-i Nurda kerametler fleklini alarak flakirtlerinin
kuvve-i maneviyelerini takviye etmek için, ikramat- lâ-
hiye nevindendir. kramn izhar bir flükürdür, caizdir,
hem makbuldür.
fiimdi, ehemmiyetli bir sebebe binaen, bu cevab bir
parça izah edece¤im. Ve Niçin izhar ediyorum? Ve ni-
çin bu noktada bu kadar tahflidat yapyorum? diye sual
edildi.
Elcevap
: Risale-i Nurun hizmet-i imaniyede bu za-
manda binler tahribatçlara mukabil yüz binler tamiratçs
bulunmak lâzm gelirken, hem benimle lâakal yüzer kâ-
tip ve yardmc bulunmasna ihtiyaç varken, de¤il çekin-
mek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idarenin
takdirle ve teflvikle yardm ve temas etmesi zarurî iken ve
o hizmet-i imaniye hayat- bâkiyeye bakt¤ için hayat-
fâniyenin meflgalelerine ve fâidelerine tercih etmek ehl-i
imana vacip iken, kendimi misal alarak derim ki:
Beni her fleyden ve temastan ve yardmclardan men
etmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle
arkadafllarmn kuvve-i maneviyelerini krmak ve benden
ve Risale-i Nurdan so¤utmak ve benim gibi ihtiyar, has-
ta, zayf, garip, kimsesiz bir bîçareye, binler adamn gö-
rece¤i vazifeyi baflna yüklemek ve bu tecrit ve tazyikler-
den maddî bir hastalk nevinden insanlarla temas ve ihti-
lâttan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir
tarzda halklar ürkütmek ki, en ziyade merbut görülen ba-
z dostlar bana selâm vermemek, hatta baz namaz da
aleyh:
ona karfl, onun üzerine.
bîçare:
çaresiz, zavall.
binaen:
-den dolay, bu sebep-
ten.
caiz:
yaplmas veya yaplmama-
snda saknca olmayan, uygun.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i idare:
idare edenler, devleti
yönetenler.
ehl-i iman:
inananlar, iman sa-
hipleri.
El-cevap:
cevap olarak.
faide:
fayda.
garip:
gurbette, kendi memleke-
tinin dflnda bulunan, yabanc.
hayat- bakye:
bâkî olan, sonsuz
hayat, ahiret hayat.
hayat- fânîye:
fânî hayat; sonu
olan dünya hayat.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kurân hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafllmasna
hizmet etme.
ihtilât:
karflp görüflme, beraber
yaflama.
ikramat- lâhiye:
Cenab- Hakkn
ikramlar, nimetleri, ba¤fllar.
izah:
açklama, ayrntlar ile an-
latma.
izhar:
ortaya koyma, aç¤a çkar-
ma, gösterme.
kâtip:
yazc.
keramet:
ermiflçesine yaplan ifl,
hareket veya söylenen söz, fikir.
kuvve-i manevîye:
manevî güç,
moral.
lâakal:
en azndan, hiç olmazsa.
maddî:
madde ile alâkal, cisma-
nî.
734 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli.
men:
yasak etme, engelleme,
mâni olma.
merbut:
ba¤l, raptedilmifl.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul
olunan fley.
misal:
örnek.
mukabil:
karfllk.
nevi:
çeflit, tür.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
selâm:
barfl, rahatlk, selâ-
met ve esenlik dileme.
sual:
soru.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl hoflnutluk ve memnunluk
ifade etme, teflekkür.
tahribat:
tahripler, ykp boz-
malar.
tahflidat:
y¤malar, biriktir-
meler, toplamalar.
takdir:
kymet verme, be¤en-
me.
takviye:
kuvvetlendirme,
sa¤lamlafltrma.
tamirat:
tamirler, düzeltme-
ler.
tarz:
biçim, flekil.
tazyik:
zorlama, bask, sknt
verme.
tecrit:
bir kiflinin baflka bir in-
san veya nesneyle olan iliflki-
sini kesme.
vacip:
zorunlu.
vazife:
görev.
zaif:
zayf.
zarurî:
zorunlu.
ziyade:
fazla, fazlasyla.