BU STDA, ÜÇ MAKAMATA GÖNDERL-
MfiTR ORADAK KARDEfiLERME BR
MEHAZ OLMAK ÇN GÖNDERLD.
Yirmi seneden beri sabredip sükût eden bir mazlumun
flekvasn dinlemenizi istiyorum.
Hürriyetin en genifl suretini veren cumhuriyet hükû-
metinde herbir hürriyetten men edilmekle beraber, düfl-
manlarm, benim aleyhime her cihetle serbest olarak be-
ni eziyorlar. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi
temin eden cumhuriyet hükûmeti, ya beni tam himaye
edip garazkâr, evhaml düflmanlarm sustursun, veyahut
bana düflmanlarm gibi hürriyet-i kalem verip, müdafa-
atma yasak demesin. Çünkü, resmen, perde altnda her
muhabereden menim için postahanelere gizli emir veril-
mifl. Su ve ekme¤imi getiren bir tek çocuktan baflka kim-
se ile beni görüfltürmemek için tenbihat verildi¤i bir za-
manda, eskiden beri benim muarzlarm frsat bulup, tam
mahkeme-i temyizin beraatimizi tasdik ederek mahke-
medeki ehl-i vukufun tahsin ettikleri kitaplarm almay
beklerken, o düflmanlarm, hiç münasebetim olmayan
bir iki mahrem risalelerimi verdirip, sonra meslekçe be-
nim aleyhimde bir iki ehl-i vukufun eline geçirip, aley-
himde fena bir rapor hazrladklarn iflittim.
Daha sabr ve tahammülüm kalmad. Ben hükûmet-i
cumhuriyenin bütün erkânlarna, belki dünyaya ilân edi-
yorum ki:
Kurân- Hakîmin srr- hakikatiyle ve icaznn
TARHÇE- HAYATI
| 725
E
MRDA/
H
AYATI
medi¤ini tetkik etmekle görevli
makam, yargtay.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken, gizli.
makamat:
makamlar.
mazlum:
zulüm görmüfl, hakszl-
¤a u¤ramfl.
mehaz:
bir eser hazrlanrken
müracaat edilen kaynak.
men:
yasak etme, engelleme.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
muarz:
muhalefet eden, karfl ç-
kan, muhalif.
muhabere:
haberleflme.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
münasebet:
ilgi, iliflki, ba¤.
resmen:
resmî olarak, resmî bir
flekilde.
risale:
mektu, kitapçk, kitap.
sabr:
dayanma, katlanma, zor-
luklara dayanma gücü.
srr- hakikat:
hakikat srr.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sükût:
susma, sessiz kalma.
flekva:
flikâyet.
tahammül:
zora dayanma, kötü
ve güç durumlara karfl koyabil-
me, katlanma.
tahsin:
be¤enme, güzel bulma.
tasdik:
do¤rulama, onaylama.
temin:
sa¤lama.
tenbihat:
tembihler, ikazlar, uya-
rlar.
aleyh:
ona karfl, onun üzeri-
ne.
beraat:
temize çkma, suçsuz
oldu¤u anlafllma.
cihet:
yön.
cumhuriyet:
siyasî mekaniz-
mas seçimle kurulan, adalet
ve hukukun üstünlü¤üyle te-
mel hak ve hürriyetleri sa¤la-
may amaçlayan idare flekli.
ehl-i vukuf:
hâkimler.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
garazkâr:
haset eden, kin gü-
den, kötü kast sahibi.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
hükûmet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
hürriyet-i fikr-i ilmiye:
ilmî
fikir hürriyeti.
hürriyet-i kalem:
yaz yazma
hürriyeti.
hürriyet-i vicdan:
vicdan
hürriyeti.
icaz:
mucizelik, insanlarn
benzerini yapmaktan âciz
kaldklar fleyi yapmak.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
istida:
resmî makamlara bir
iflin yaplmasn istemek
maksadyla yazlan yaz, di-
lekçe.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve
suresinde saysz hikmet ve
faydalar bulunan Kurân.
mahkeme-i temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme karar-
larnn yolunda verilip veril-