Tarihçe-i Hayat - page 727

bulunuz ki; beni hapse als›nlar, bu azaptan kurtulay›m,”
diye baz› dostlar›ma bir gizli mektup elden göndermifl-
tim. Tâ, benim hayat›m›n sermayesi ve neticesi ve gayet
ziynetli bir surette tezyin edilmifl Risale-i Nur’dan, Deniz-
li’de mahkemede bulunan kitaplar›ma yak›n olay›m ve
teslim almaya çal›flay›m. Maatteessüf, aleyhime olan
oradaki ehl-i vukuftan bir tek adam beni müdafaa eder-
ken, o dahi mektubumu görüp, hapse girmem için aley-
hime hüküm vermeye mecbur olmufl.
Beni hapislere sokan muar›zlar›m›n bir bahaneleri de,
o mahkemede ondan beraat kazand›¤›m tarikatçiliktir.
Hâlbuki, Risale-i Nur’da daima dava edip demiflim: “
Za-
man tarikat zaman› de¤il, belki iman› kurtarmak zama-
n›d›r. Tarikatsiz Cennete gidenler çoktur, imans›z Cen-
nete giden yoktur
” diye bütün kuvvetimizle imana çal›fl-
m›fl›z. Ben hocay›m, fleyh de¤ilim. Dünyada bir hanem
yok ki, nerede tekkem olacak? Bu yirmi sene zarf›nda, bir
tek adam yok ki, ç›ks›n desin: “Bana tarikat dersi vermifl.”
Ve mahkemeler ve zab›talar bulmam›fllar. Yaln›z eskiden
yazd›¤›m tarikatlerin hakikatlerini ilmen beyan eden
Tel-
vihat Risalesi
var ki, bir ders-i hakikattir ve yüksek bir
ders-i ilmîdir, tarikat dersi de¤ildir. Hürriyet-i vicdan› esas
tutan hükûmet-i cumhuriyenin, elbette bu milletin milyar-
lar ecdad›n›n ruhlar› ba¤land›¤› bir hakikate ve onun yo-
lunda dünyaya meydan okuduklar› ve iman-› tahkikîyi ga-
libâne felsefeye karfl› ispat eden bir eseri ve hadimlerini
himaye etmek ehemmiyetli bir vazifesidir. Yoksa, o zay›f
hadimin ellerini ba¤lay›p, binler düflmanlar›n› ona
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 727
E
M‹RDA/
H
AYATI
üzülerek belirteyim ki.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
müdafaa:
savunma.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
ruh:
can.
suret:
biçim, flekil, tarz.
fleyh:
tarikat dersi veren manevî
lider, mürflit.
tarikat:
Allah’a ulaflmak için fley-
hin gözetiminde müridin takip
edece¤i terbiye usul ve yolu.
tezyin:
süsleme, ziynetlendirme.
vazife:
görev.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
zaif:
zay›f.
zarf›nda:
süresince.
ziynet:
süs.
aleyh:
ona karfl›, onun üzeri-
ne.
azap:
eziyet, iflkence.
bahane:
as›l sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
beraat:
temize ç›kma, suçsuz
oldu¤u anlafl›lma.
beyan:
aç›klama, bildirme,
izah.
ders-i hakikat:
hakikat dersi.
ders-i ilmî:
ilmî ders.
ecdat:
dedeler, büyük baba-
lar, atalar.
ehemmiyetli:
önemli.
ehl-i vukuf:
hâkimler.
felsefe:
madde ve hayat›
bafllang›ç ve gaye bak›m›n-
dan inceleyen ilim.
galibâne:
galip gelmifl gibi,
galip s›fat›yla.
gayet:
son derece.
hadim:
hademe, hizmetçi.
hakikat:
gerçek, esas.
hane:
ev.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
hüküm:
karar, emir.
hükümet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
Hürriyet-i vicdan:
vicdan
hürriyeti:.
ilmen:
ilim ile, ilmî bir flekilde.
iman:
inanç, itikat.
iman-› tahkikî:
tahkikî iman,
imana dair bütün meseleleri
inceleyip delil ve bürhan ile
inanma.
ispat:
do¤ruyu delillerle gös-
terme.
Maatteessüf:
ne yaz›k ki,
1...,717,718,719,720,721,722,723,724,725,726 728,729,730,731,732,733,734,735,736,737,...1390
Powered by FlippingBook