‹slâmiyet rab›tas›yla dinsiz pederine de¤il, belki ‹slâmi-
yetle ve cemaat-i ‹slâmiye ile ba¤l›d›r. Fakat, kâfirin ço-
cuklar›, gerçi ehl-i necatt›rlar, fakat hukukta, hayatta pe-
derlerine tâbi ve alâkadar olmas›ndan, cihad darbesinde
o masumlar memlûk ve esir olabilirler.
Umum kardefllerime birer birer selâm ve kâr› binler
olan Leyle-i Mirac›n›z› tebrik ederim. Merhum Hac› ‹bra-
him’in, Re’fet Bey gibi müteallikatlar›na benim taraf›m-
dan taziye edip, deyiniz ki: “O merhum, Risale-i Nur Ta-
lebeleri dairesi içindedir, daima onlara olan dualara maz-
hard›r. Biz de hususî ona dua ederiz.”
Said Nursî
‚è
B‹R SUALE MECBUR‹ CEVABIN TET‹MMES‹D‹R
1
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h %G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G @ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Bu yaz mevsimi, gaflet zaman› ve derd-i maiflet mefl-
galesi hengâm› ve fluhur-i selâsenin çok sevapl› ibadet
vakti ve zemin yüzündeki f›rt›nalar›n silâhla de¤il, diplo-
matl›kla çarp›flmalar› zaman› oldu¤u cihetle, gayet kuv-
vetli bir metanet ve vazife-i Nuriye-i kudsiyede bir sebat
olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zarar›na bir atâlet, bir
fütur ve tevakkuf bafllar.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
atalet:
tembellik.
Aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
cemaat-i ‹slâmiye:
‹slâm cema-
ati, ‹slâm toplulu¤u, Müslümanlar.
cihad:
düflmanla savaflma.
cihet:
yön.
derd-i maiflet:
geçim derdi ve
zorlu¤u, geçim s›k›nt›s›.
diplomat:
siyasette becerikli
olan, siyasetçi, siyasî.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i necat:
kurtulufl ehli, kurtu-
lanlar, selâmete erenler.
esir:
savaflta düflman eline düflen
kimse, tutsak.
fütur:
zay›fl›k, gevfleklik, usanç.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesizlik,
Allah’tan uzaklafl›p nefsin arzula-
r›na dalmak.
gayet:
son derece.
hengâm:
zaman, s›ra.
hususî:
özel.
kâfir:
Allah’› ve ‹slamiyeti inkâr
eden, dinsiz.
Leyle-i Miraç:
Miraç Gecesi, Hz.
Muhammed’in Miraca ç›kt›¤› ge-
ce, Recep ay›n›n 27. gecesi.
masum:
suçsuz, günahs›z, saf, te-
miz.
mazhar:
nail olma, flereflenme.
mecburî:
zorunlu.
memlûk:
köle, esir.
merhum:
rahmete kavuflmufl, öl-
müfl, ölü.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul olu-
nan fley.
metanet:
metin olma, dayan›kl›-
l›k, sa¤laml›k.
müteallikat:
yak›n kimseler, ak-
raba.
peder:
baba.
rab›ta:
münasebet, alâka,
ba¤.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sebat:
sözünde durma, karar-
l› olma, azimlilik.
selâm:
bar›fl, rahatl›k, selâ-
met ve esenlik dileme.
s›dd›k:
çok do¤ru, dürüst,
hakk› ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
sual:
soru.
fluhur-i selâse:
Üç Aylar; Re-
cep, fiaban ve Ramazan.
tâbi:
birinin arkas›ndan giden,
ona uyan.
Talebe:
ö¤renci.
taziye:
bafl sa¤l›¤› dileme, ya-
k›n› ölen kimseyi teselli etme.
tetimme:
bir konuyu veya
eseri tamamlamak için ekle-
nen k›s›m, ek.
tevakkuf:
duraklama, durma.
Umum:
bütün.
vazife-i Nuriye-i kudsiye:
Mukaddes Risale-i Nur vazife-
si, görevi.
zemin:
yer.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
2.
Allah’›n selâm›, rahmeti ve berekât› üzerinize olsun.
730 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI