Tarihçe-i Hayat - page 740

flükürler, nihayetsiz senalar olsun o Zat-› Zülcelâle ki, biz-
leri cehl-i mutlak derelerinden, isyan ve küfran batakl›k-
lar›ndan lütuf ve keremiyle ç›kar›p, gözleri kamaflt›ran en
parlak bir nura talebe etmifltir.
E¤er Sevgili Üstad›m›z “iktiran” tabir edilen iki nime-
tin beraber geldi¤ini daha evvelden bize izah etmeseydi,
çok minnettarl›klar›m›z› kalplerimize tercüman olan ka-
lemlerimizden okuyacaklard›.
Evet Sevgili Üstad›m›z, biz kendimize bak›yoruz; Risa-
le-i Nur’a muhatap olam›yoruz. Buna ra¤men, ihtiyaç
fliddetlendikçe, Hâl›k-› Rahîm’in merhametli tecellilerini
müflahede ediyoruz. Kalb-i Üstat, parlak bir âyine, bir
mazhar, bir ma’kes; lisan-› Üstat, âlî bir mübelli¤, bir mu-
allim, bir mürflit; hâl-i Üstat, tecessüm etmifl en güzel bir
örnek, bir numune, bir misal oluyor. Tevaif-i beflerin ih-
tiyaçlar› yaz›l›yor, gösteriliyor.
‹flte yedi seneden beri atefl püsküren zalim beflerin hâ-
li; bugün daha çok ›zt›rapl› bir hâle girmifl bulunuyor.
Herbir zîidrak, acaba yar›n ne olacak düflüncesiyle kulak-
lar›n› radyolar›n a¤›zlar›na koymufllar, mütehayyir duru-
yorlar. fiarkta Japonlar›n ma¤lûp olmas›yla, dünyan›n
salâh-› selâmete ve emn ü emâna kavuflmas› beklenir-
ken; deccalâne bir hareket flimalde kendini gösterdi¤i gö-
rülüyor. fiu vaziyet, herkesi heyecana, endifleye sevk edi-
yor, istikbalin zulmetlerine gitti¤i zann›yla merakla radyo-
lar› takibe koflturuyor. Lillâhilhamd, Risale-i Nur, âlî
beyanat› ile ruhlar›m›z› teskin ediyor, hakikî dersleriyle
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
âyine:
ayna.
befler:
insan, insanl›k.
beyanat:
aç›klamalar, izahlar.
cehl-i mutlak:
kara cahillik, afl›r›
derecede bilgisizlik, sonsuz ceha-
let.
deccalâne:
Deccal gibi hareket
edercesine.
emn ü emân:
rahat, huzur ve gü-
ven içinde olma.
evvel:
önce.
hakikî:
gerçek.
Hâl›k-› Rahîm:
sonsuz merhamet
ve flefkat sahibi yarat›c›, Allah.
hâl-i Üstat:
üstad›n hâli.
›zt›rap:
üzüntü veren bir duru-
mun meydana getirdi¤i kuvvetli
ac›, afl›r› elem, azap, s›k›nt›.
iktiran:
iki fleyin beraber gelme-
si.
istikbal:
gelecek zaman.
isyan:
baflkald›rma, itaatsizlik,
emre karfl› gelme.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile an-
latma.
Kalb-i Üstat:
Üstad›n kalbi.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan,
ba¤›fl.
küfran:
iyilik bilmeme, görülen
iyili¤i unutma, nankörlük.
Lillâhilhamd:
Allah’a hamd olsun
ki!.
lisan-› Üstat:
üstad›n dili, üstad›n
ifade flekli.
lütuf:
güzellik, hoflluk, iyilik, ih-
san.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine galip
gelinmifl.
ma’kes:
akseden yer, yans›ma
yeri.
mazhar:
‹lahî tecellilerin görün-
dü¤ü yer.
minnettar:
bir iyili¤e karfl› teflek-
kür duygusu içinde olan.
misal:
örnek.
muallim:
ders veren, ö¤reten.
muhatap:
kendisine hitap olu-
nan, söz söylenilen kimse.
mübelli¤:
tebli¤ eden, haber ve-
ren, bildiren.
mürflit:
irflat eden, do¤ru yolu
gösteren, rehber, k›lavuz.
740 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
müflahede:
bir fleyi gözle gör-
me, seyretme.
mütehayyir:
hayrete düflen,
flafl›ran.
nihayetsiz:
sonsuz, s›n›rs›z.
nimet:
lütuf, ihsan, ba¤›fl.
numune:
örnek.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
salâh-› selâmet:.
sena:
methetme, övme.
sevk:
ulaflt›rma, yöneltme.
flark:
do¤u, do¤u bölgeleri.
flimal:
kuzeyde yer alan böl-
geler.
flükür:
Allah’›n nimetlerine
karfl› memnunluk gösterme,
gerek dil ile gerekse hâl ile
Allah’› hamd etme.
tabir:
ifade.
talebe:
ö¤renci.
Tavaif-i befler:
insan taifeleri,
insan kavimleri.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
tecessüm:
cisimleflme, cisim
hâline gelme.
teskin:
sakinlefltirme, yat›fl-
t›rma.
vaziyet:
durum.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük ve haflmet sahibi olan zat,
Allah.
zîidrak:
idrak sahibi.
zulmet:
karanl›k.
1...,730,731,732,733,734,735,736,737,738,739 741,742,743,744,745,746,747,748,749,750,...1390
Powered by FlippingBook