Tâ senin hay›rlar›n, iyiliklerin cüz’iyetten ç›k›p küllîleflsin,
ahirette tam kârl› bir ticaret olsun.
Said Nursî
„@ò
2
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
1
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
3
o
¬o
JÉn
c
n
ôn
Hn
h %G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µ
r
«n
?n
Y o
?n
Ó°s
ùdn
G
Çok mübarek, çok k›ymettar, çok sevgili Üstad›m›z
Hazretleri,
Elhamdülillâh, bu sene Isparta’daki talebelerinizi dünye-
vî meflagil daha çok gaflete sokmad›. Hizmet-i Nuriyede-
ki gayretlerimiz ciddî bir surette devam ediyor. Herbirimi-
zin kalplerimizdeki Nura karfl› incizap, simalar›m›zda oku-
nuyor. Sanki bu talebelerinizin kalpleri sevinçle doludur.
Evet Sevgili Üstad›m›z, bütün talebeleriniz hep birden
diyorlar: Liyakatsizli¤imiz, hiçli¤imiz ile beraber safiyâne
istihdam edildi¤imiz bu hizmet-i Nuriyede bedî bir Üsta-
da hem talebe, hem kâtip, hem muhatap, hem nâflir,
hem mücahit, hem halka nasih, hem Hakka âbid olmak
gibi cihande¤er güzelliklerin hepsini birden bize veren
Hazret-i Allah’a ne kadar flükretsek azd›r. Ve bu yapmak
istedi¤imiz flükürler dahi, Hâl›k’›m›z›n fazl› ile kalbimize
gelen bir ihsan oldu¤unu tahattur eden biz talebelerinizin
kalplerini sürur ve sevinç dolduruyor. Masum Nurslular›n
Üstad›m›z›n küçüklü¤ünde geçirdikleri hayat›n müteflek-
kirâne bir tarz›, hâl ve etvar›m›zda okunuyor. Hudutsuz
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 739
E
M‹RDA/
H
AYATI
Hâl›k:
yoktan yaratan, her fleyi
yoktan var eden, yarat›c›; Allah.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sale-i Nur için çal›flma.
Hudutsuz:
s›n›rs›z.
ihsan:
ba¤›fllama, ikram etme, lü-
tuf.
incizap:
cezp edilme, kap›lma,
çekilme.
istihdam:
bir hizmette kullanma,
çal›flt›rma.
kâtip:
yaz›c›.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
küllî:
bütüne ait olan, umumî, ge-
nel.
Liyakat:
lây›k olma, ehliyet.
Masum:
suçsuz, günahs›z, saf, te-
miz.
meflagil:
meflguliyetler, ifl-güçler,
u¤rafllar.
muhatap:
kendisine hitap olu-
nan, söz söylenilen kimse.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
mücahit:
cihad eden, savaflan.
müteflekkirâne:
müteflekkir ola-
rak, teflekkür edercesine.
nasih:
nasihat eden, ö¤üt veren.
naflir:
eser, neflreden, yay›nlayan,
da¤›tan.
Nurs:
Risale-i Nur’un müellifi Be-
diüzzaman Said Nursî’nin do¤du-
¤u, Bitlis’in Hizan kazas›n›n ‹sparit
nahiyesine ba¤l› olan köy.
safiyâne:
çok temiz kalplilikle,
hiçbir kötülük düflünmeden, çok
saf olarak.
sima:
yüz, çehre.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sürur:
sevinç, mutluluk.
flükür:
Allah’›n nimetlerine karfl›
memnunluk gösterme, gerek dil
ile gerekse hâl ile Allah’› hamd
etme.
tahattur:
hat›ra gelmek, hat›rla-
mak.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
kendine has olufl ve hareket
flekli.
âbid:
ibadet eden, kulluk
eden.
ahiret:
dünya hayat›ndan
sonra bafllay›p ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
bedî:
eflsiz güzel.
berekât:
bolluklar, iyilikler,
ihsanlar.
ciddî:
gerçek olarak, hakika-
ten.
cihande¤er:
cihan k›ymetin-
de. çok k›ymetli.
cüz’iyet:
azl›k, cüz’î olufl, kü-
çüklük.
dünyevî:
dünyaya ait.
Elhamdülillâh:
Allah’a hamd
olsun, Allah’a flükür.
etvar:
hâl ve hareketler, ifller,
tarzlar, tav›rlar.
fazl:
alicenapl›k, ihsan, cö-
mertlik.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allah’tan uzaklafl›p nefsin
arzular›na dalmak.
hâl:
durum, vaziyet, keyfiyet;
içinde bulunulan durum ve
flartlar›n bütünü.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
2
. Hiçbir fley yoktur ki Onu tesbih etmesin, Onu övmesin. (‹sra Suresi: 44.)
3
. Allah’›n selâm›, rahmeti ve berekât› üzerinize olsun.