Tarihçe-i Hayat - page 747

ve o makam› sana veren kardefllerinin hat›r›n› k›rmakla
o rütbelerden ve makamlardan kaç›yorsun?”
Elcevap:
Nas›l ki ehl-i hamiyet bir insan, dostlar›n ha-
yat›n› kurtarmak için kendini feda eder; öyle de, ehl-i
iman›n hayat-› ebediyelerini tehlikeli düflmanlardan mu-
hafaza etmek için, lüzum olsa —hem lüzum var— ken-
dim, de¤il yaln›z lây›k olmad›¤›m o makamlar›, belki ha-
kiki hayat-› ebediyenin makamlar›n› dahi feda etmeye, Ri-
sale-i Nur’dan ald›¤›m ders-i flefkat cihetiyle terk ederim.
Evet, her vakit, hususan bu zamanda ve bilhassa dalâ-
letten gelen gaflet-i umumiyede ve siyaset ve felsefenin
galebesinde ve enaniyet ve hodfürufllu¤un heyecanl› as-
r›nda büyük makamlar her fleyi kendine tâbi ve basamak
yapar. Hatta dünyevî makamlar için dahi mukaddesat›n›
alet yapar. Manevî makamlar olsa, daha ziyade alet eder.
Umumun nazar›nda kendini muhafaza etmek ve o ma-
kamlara kendini yak›flt›rmak için baz› kudsî hizmetlerini
ve hakikatleri basamak ve vesile yap›yor diye itham al-
t›nda kal›p, neflretti¤i hakikatler dahi tereddütlerle reva-
c› zedelenir. fiahsa, makama faydas› bir ise, revaçs›zl›kla
umuma zarar› bindir.
Elhas›l:
Hakikat-i ihlâs, benim için flanüflerefe ve mad-
dî ve manevî rütbelere vesile olabilen fleylerden beni
men ediyor. Hizmet-i Nuriyeye gerçi büyük zarar olur;
fakat, kemiyet keyfiyete nisbeten ehemmiyetsiz oldu¤un-
dan, halis bir hadim olarak, hakikat-i ihlâsla, her fleyin
fevkinde hakaik-› imaniyeyi on adama ders vermek,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 747
E
M‹RDA/
H
AYATI
meye çal›flan, övünen.
hususan:
bilhassa, özellikle.
itham:
töhmetlendirme, suçlu
görme.
kemiyet:
bir fleyin adet, miktar
ve say› olarak ifade edilebilen du-
rumu, nicelik.
keyfiyet:
bir fleyin nas›l oldu¤u,
nitelik.
kudsî:
mukaddes, yüce.
maddî:
madde ile alâkal›, cisma-
nî.
makam:
yer, mevki.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
men:
yasak etme, engelleme.
muhafaza:
koruma.
mukaddesat:
mukaddes, kutsal,
temiz ve yüce olan fleyler.
nazar:
bak›fl, dikkat.
neflir:
herkese duyurma, yayma,
tamim.
nispeten:
nispetle, k›yaslayarak.
revaç:
ra¤bet, k›ymet, de¤er.
revaç:
ra¤bet, k›ymet, de¤er.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
flan ü fleref:
flan ve fleref.
tâbi:
boyun e¤en, uyan, itaat
eden.
tereddüt:
karars›zl›k, flüphede
kalma.
umum:
bütün, herkes.
vesile:
arac›, vas›ta.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
as›r:
yüzy›l.
bilhassa:
özellikle.
cihet:
yön.
dalâlet:
iman ve ‹slamiyetten
ayr›lmak, azmak.
ders-i flefkat:
flefkat dersi.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
ehl-i hamiyet:
hamiyetli,
onurlu, haysiyetli olanlar, ha-
miyet sahipleri.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
elcevap:
cevap olarak.
Elhâs›l:
hâs›l›, netice itibariy-
le, k›saca.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
faide:
fayda.
feda:
u¤runa verme.
felsefe:
madde ve hayat›
bafllang›ç ve gaye bak›m›n-
dan inceleyen ilim.
fevkinde:
üstünde.
gaflet-i umumiye:
umumî
gaflet.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
hadim:
hademe, hizmetçi.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas.
hakikat-› ihlâs:
ihlâs›n gerçe-
¤i, asl›.
hakikî:
gerçek.
halis:
samimî, her amelini
yaln›z Allah r›zas› için iflleyen.
hayat-› ebediye:
ebedî ve
sonsuz hayat, ahiret hayat›.
Hizmet-i Nuriye:
Nur hizme-
ti, Risale-i Nur için çal›flma.
hodfürufl:
kendini be¤endir-
1...,737,738,739,740,741,742,743,744,745,746 748,749,750,751,752,753,754,755,756,757,...1390
Powered by FlippingBook