olan istibdad- mutlak, esasyla bozar, reddeder. Emniye-
ti ve asayifli ve hürriyeti ve adaleti temin eder.
Risale-i Nura, daha vatana, idareye zarar dokunmak
bahanesiyle tecavüz edilmez. Daha kimseyi o bahane ile
inandramazlar. Fakat, cepheyi de¤ifltirip, din perdesi al-
tnda baz safdil hocalar veya bida taraftarlar veya ena-
niyetli sofîmeflreplileri, baz kurnazlklarla Risale-i Nura
karfl, iki sene evvel stanbulda ve Denizli civarnda oldu-
¤u gibi, istimal etmeye münafklar belki çabalayacaklar.
nflaallah muvaffak olamazlar.
@ò
Risale-i Nur, bu mübarek vatann manevî bir halâskâ-
r olmak cihetiyle, flimdi iki dehfletli manevî belây def et-
mek için matbuat ile tezahüre bafllamak, ders vermek za-
man geldi veya gelecek gibidir zannederim.
O dehfletli belâdan birisi:
Hristiyan dinini ma¤lûp
eden ve anarflili¤i yetifltiren flimalde çkan dehfletli dinsiz-
lik cereyannn, bu vatan manevî istilâsna mukabil Risa-
le-i-Nur, Sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kurânî vazife-
sini görebilir.
kincisi:
Âlem-i slâmn bu mübarek vatann ahali-
sine karfl pek fliddetli itiraz ve ithamlarn izale etmek
için matbuat lisanyla konuflmak lâzm gelmifl diye kalbi-
me ihtar edildi.
(HAfiYE)
TARHÇE- HAYATI
| 753
E
MRDA/
H
AYATI
drma.
lisan:
dil.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine galip
gelinmifl.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
matbuat:
baslmfl fleyler, kitap-
lar, gazeteler, v.s.
muvaffak:
baflarmfl, baflarl.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
münafk:
nifak sokan, arabozucu;
kalbinde küfrü gizledi¤i hâlde
Müslüman görünen.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
safdil:
saf gönüllü; hile, oyun bil-
meyen, kolay aldatlan.
sedd-i Kurânî:
Kurâna ait set,
Kurânn yklmaz seddi, kalesi.
sedd-i Zülkarneyn:
Zülkarneynin
seddi; Zülkarneynin Yecüc ve
Mecüc kavminden korunmak is-
teyenler için yaptrd¤ çok büyük
ve sa¤lam set, kale.
sofîmeflrep:
tasavvuf ehli, riyazet
ve nefisle mücahede ile hakikate
ermeye çalflan.
flimal:
kuzeyde yer alan bölgeler.
taraftar:
tarafl, bir taraf destek-
leyen.
tecavüz:
saldrma, sataflma, bafl-
kasnn hakkna dokunma.
temin:
sa¤lama.
tezahür:
görünme, belirme, orta-
ya çkma.
vazife:
görev.
HAfiYE:
flte bu hakikat, Risale-i Nurun bu mektubun yazlflndan on
sene sonra- Ankarada matbaalarda tabedilmesiyle tahakkuk etmifltir.
ahali:
halk.
Âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
anarfli:
hükümetsiz veya si-
yasî otoritesini kaybetmifl dü-
zensiz topluluk hâli.
asayifl:
emniyet, kanun ve ni-
zam hâkimiyetin sa¤lanmas.
bahane:
asl sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
belâ:
musibet, sknt.
bida:
dinin aslna uymayan
âdet ve uygulamalar.
cereyan:
akm, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
cihet:
yön.
civar:
çevre, yöre, etraf.
def:
mâni olma, kovma, orta-
dan kaldrma.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
evvel:
önce.
halâskâr:
halâs eden, kurta-
ran.
hafliye:
dipnot.
idare:
bir kuruluflun ifllerini
yürütenlerin hepsi, yönetici
topluluk.
ihtar:
hatrlatma, uyar.
inflaallah:
Allah izin verirse
manasnda kullanlan bir dua.
istibdat- mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tanmayan tam
bask, tam diktatörlük.
istilâ:
ele geçirme, kaplama,
yaylma.
istimal:
kullanma.
itham:
töhmetlendirme, suç-
lu görme.
izale:
giderme, ortadan kal-