Hâlbuki,
Sikke-i Tasdik-i Gaybî
onlarn bütün propagan-
dalarn zirüzeber ediyor.
Gerçi, böyle dinsizlik hesabna bana olan hakaret, bir
derece beni skyor, Eski Saidden kalma baz damarlar-
ma dokunuyor. Fakat, Risale-i Nurun harika fütuhat ve
flakirtlerinin ehl-i hakikat nazarnda ve ruhanî ve melâ-
ikeler yannda hürmet ve merhametle karfllanmalar, be-
nim flahsma gelen ihanet ve hakaretlerin sivrisinek ka-
nad kadar ehemmiyeti kalmaz.
O bedbaht ehl-i ihanet, dindarlk cihetiyle, ehl-i din ve
ehl-i ulûm-i diniyenin hürmetini krmak dine bir ihanet
oldu¤u cihetinde, ruhanî ve melâikelerin ve ehl-i iman ve
ehl-i hakikatin nazarnda melun oldu¤u gibi, binden an-
cak bir iki serserinin veya znd¤n aferinini kazanrlar
O bedbahtlar bana hakaret etmekle, güya Risale-i
Nurun nüfuzunu kryor; flahsm menba zannedip, beni
çürütmekle Risale-i Nur sukut edecek gibi ahmakane bir
zan ile flahsma tecavüz oluyor.
Ben de derim:
Ey bana dinsizlik hesabna ihanet ve hakaret eden bed-
bahtlar! Katiyen size haber veriyorum, yaknda tevbe
etmemek flartyla hiç çare-i halâs yok ki, ecel cellâdy-
la sen, idam- ebedî ile ölüm dara¤acyla aslacaksn. fie-
raretli ruhun dahi ebedî bir haps-i münferitte mahkûm
olmakla beraber, ehl-i iman ve ruhânîlerin nefret ve lâne-
tini kazanacaksn. Tevbe etmemek flartyla, benim
TARHÇE- HAYATI
| 755
E
MRDA/
H
AYATI
idam- ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl, ahiret inanc olmad¤
için ölümü ebedî yoklu¤a gitmek
olarak görme.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
Katiyen:
katî olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle.
lânet:
beddua, ilenç.
mahkûm:
hüküm giymifl, hü-
kümlü; mecbur, çaresiz.
medar- mesuliyet:
sorumluluk
sebebi.
melâike:
melekler.
melun:
herkesin lânet ve nefret
etti¤i kimse.
menba:
kaynak.
nazar:
bakfl, dikkat.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalarna tant-
mak, benimsetmek amacn gü-
den ve çeflitli vastalarla yaplan
faaliyet.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
ruh:
dirilik kayna¤, hayatn te-
meli ve sebebi olan manevî var-
lk.
ruhanî:
gözle görülmeyen, cismi
olmayan, elle tutulamayan var-
lklar.
serseri:
gayesiz, hedefsiz; öteden
beri baflbofl olan.
sükût:
de¤erden düflme, de¤erini
yitirme.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fleraret:
flerlik, fler iflleme, fenalk,
kötülük.
tecavüz:
saldrma, sataflma, bafl-
kasnn hakkna dokunma.
tövbe:
Allahtan af dileme.
zan:
sanma, kesin olarak bilmek-
sizin kuvvetli ihtimalle hükmet-
me.
zndk:
Allaha ve ahirete inan-
mayan, Allah inkâr eden, iman-
sz, münkir.
zirüzeber:
altüst, karmakarflk,
darmada¤n.
ahmakane:
ahmakçasna,
aklszca.
bedbaht:
bahtsz, talihsiz, za-
vall.
cihet:
yön.
çare-i halâs:
kurtulufl çaresi.
dara¤ac:
idama mahkûm
olanlarn asldklar sehpa,
dâr.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
ecel:
her canlnn Allah tara-
fndan takdir edilen ölüm
vakti.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l,
dindar olanlar.
ehl-i hakikat:
hakikati arzu-
layanlar, gerçe¤i bulup onun
peflinden gidenler; Allah ada-
m.
ehl-i ihanet:
ihanet edenler,
arkadan vuranlar.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
ehl-i ulûm-i diniye:
dinî ilim-
lerle meflgul olanlar.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
güya:
sanki.
hakaret:
onur krma, onuru-
na dokunma, küçültücü söz
veya davranfl.
haps-i münferit:
tek baflna
olan hapis, ehl-i dalâlet için
ölüm ve kabir.
harika:
ola¤anüstü.
hürmet:
haysiyet, fleref.
hürmet:
sayg.