Tarihçe-i Hayat - page 755

Hâlbuki,
Sikke-i Tasdik-i Gaybî
onlar›n bütün propagan-
dalar›n› zirüzeber ediyor.
Gerçi, böyle dinsizlik hesab›na bana olan hakaret, bir
derece beni s›k›yor, Eski Said’den kalma baz› damarlar›-
ma dokunuyor. Fakat, Risale-i Nur’un harika fütuhat› ve
flakirtlerinin ehl-i hakikat nazar›nda ve ruhanî ve melâ-
ikeler yan›nda hürmet ve merhametle karfl›lanmalar›, be-
nim flahs›ma gelen ihanet ve hakaretlerin sivrisinek ka-
nad› kadar ehemmiyeti kalmaz.
O bedbaht ehl-i ihanet, dindarl›k cihetiyle, ehl-i din ve
ehl-i ulûm-i diniyenin hürmetini k›rmak dine bir ihanet
oldu¤u cihetinde, ruhanî ve melâikelerin ve ehl-i iman ve
ehl-i hakikatin nazar›nda mel’un oldu¤u gibi, binden an-
cak bir iki serserinin veya z›nd›¤›n aferinini kazan›rlar
O bedbahtlar bana hakaret etmekle, güya Risale-i
Nur’un nüfuzunu k›r›yor; flahs›m› menba zannedip, beni
çürütmekle Risale-i Nur sukut edecek gibi ahmakane bir
zan ile flahs›ma tecavüz oluyor.
Ben de derim:
Ey bana dinsizlik hesab›na ihanet ve hakaret eden bed-
bahtlar! Kat’iyen size haber veriyorum, yak›nda —tevbe
etmemek flart›yla— hiç çare-i halâs yok ki, ecel cellâd›y-
la sen, idam-› ebedî ile ölüm dara¤ac›yla as›lacaks›n. fie-
raretli ruhun dahi ebedî bir haps-i münferitte mahkûm
olmakla beraber, ehl-i iman ve ruhânîlerin nefret ve lâne-
tini kazanacaks›n. Tevbe etmemek flart›yla, benim
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 755
E
M‹RDA/
H
AYATI
idam-› ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl, ahiret inanc› olmad›¤›
için ölümü ebedî yoklu¤a gitmek
olarak görme.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
Kat’iyen:
kat’î olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle.
lânet:
beddua, ilenç.
mahkûm:
hüküm giymifl, hü-
kümlü; mecbur, çaresiz.
medar-› mes’uliyet:
sorumluluk
sebebi.
melâike:
melekler.
mel’un:
herkesin lânet ve nefret
etti¤i kimse.
menba:
kaynak.
nazar:
bak›fl, dikkat.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
ruhanî:
gözle görülmeyen, cismi
olmayan, elle tutulamayan var-
l›klar.
serseri:
gayesiz, hedefsiz; öteden
beri bafl›bofl olan.
sükût:
de¤erden düflme, de¤erini
yitirme.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
fleraret:
flerlik, fler iflleme, fenal›k,
kötülük.
tecavüz:
sald›rma, sataflma, bafl-
kas›n›n hakk›na dokunma.
tövbe:
Allah’tan af dileme.
zan:
sanma, kesin olarak bilmek-
sizin kuvvetli ihtimalle hükmet-
me.
z›nd›k:
Allah’a ve ahirete inan-
mayan, Allah’› inkâr eden, iman-
s›z, münkir.
zirüzeber:
altüst, karmakar›fl›k,
darmada¤›n.
ahmakane:
ahmakças›na,
ak›ls›zca.
bedbaht:
bahts›z, talihsiz, za-
vall›.
cihet:
yön.
çare-i halâs:
kurtulufl çaresi.
dara¤ac›:
idama mahkûm
olanlar›n as›ld›klar› sehpa,
dâr.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
ecel:
her canl›n›n Allah tara-
f›ndan takdir edilen ölüm
vakti.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
k›ymet.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l›,
dindar olanlar.
ehl-i hakikat:
hakikati arzu-
layanlar, gerçe¤i bulup onun
peflinden gidenler; Allah ada-
m›.
ehl-i ihanet:
ihanet edenler,
arkadan vuranlar.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
ehl-i ulûm-i diniye:
dinî ilim-
lerle meflgul olanlar.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
güya:
sanki.
hakaret:
onur k›rma, onuru-
na dokunma, küçültücü söz
veya davran›fl.
haps-i münferit:
tek bafl›na
olan hapis, ehl-i dalâlet için
ölüm ve kabir.
harika:
ola¤anüstü.
hürmet:
haysiyet, fleref.
hürmet:
sayg›.
1...,745,746,747,748,749,750,751,752,753,754 756,757,758,759,760,761,762,763,764,765,...1390
Powered by FlippingBook