intikamm, senden pek muzaaf bir surette alnyor bildi-
¤imden, hiddet de¤il, hatta sana acyorum!
Amma Risale-i Nurun, senin gibi sinekler kadar
ehemmiyeti olmayanlarn perde çekmesi, zerre kadar
nüfuzunu kramaz. Yüz binler adam onunla imanlarn
kurtardklar için, ruhucanla hürmet ve perestifl ederler.
Amma flahsmn teessürü ise, katiyen size haber veri-
yorum ki, bir iki dakika asabiyetli bir teessüratma muka-
bil, birden öyle bir teselli buluyorum ki, bin derece sizle-
rin hakaret ve ihaneti ziyadeleflse, o teselliyi kramaz.
Çünkü, Risale-i Nurun keflf-i katîsiyle, dinsizlik hesab-
na bize hücum edenler, ebedî azaplar ve haps-i münfe-
ridde ve idam- ebedî ile ihanetini gördükleri gibi, Risa-
le-i Nurla imann kurtaran flakirtleri, ölümle terhis tez-
keresi ve saadet-i ebediye vesikasn alp, ebedî bir hür-
met ve merhamet ve ikrama mazhar olacaklarn, feyle-
soflar susturan binler hüccetlerle beyan etmifliz.
Hem bu Yeni Said, Eski Said gibi kendine hürmet ve
teveccüh kazanmak ve flanüfleref bulmak katiyen aley-
hindedir, kabul etmez. Onun için, yirmi senedir inzivay
tercih etmifl. E¤er, asayifl ve idare hesabna nüfuzunu
krmak ve umumun nazarnda çürütmek için yapyorsa-
nz, pek büyük bir hata ediyorsunuz. ki sene üç mahke-
me, yirmi senelik hayatmn yüz yirmi eserinde, yüz yir-
mi bin Risale-i Nur fiakirtlerinden mucib-i ihtilâl ve me-
dar- mesuliyet ve vatan ve millet aleyhinde hiçbir fley
bulmadklarna, beraatimizle ve Risale-i Nur eczalarnn
aleyh:
ona karfl, onun üzerine.
Amma:
ama, lâkin, ancak.
asabiyet:
sinirlilik.
asayifl:
emniyet, kanun ve nizam
hâkimiyetin sa¤lanmas.
azap:
ceza, büyük sknt, fliddetli
ac.
beraat:
temize çkma, suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
ecza:
cüzler, parçalar, ksmlar.
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met.
feylesof:
sapk fikirli, felsefe ile
u¤raflan.
hakaret:
onur krma, onuruna
dokunma, küçültücü söz veya
davranfl.
haps-i münferit:
tek baflna olan
hapis, ehl-i dalâlet için ölüm ve
kabir.
hiddet:
öfke, kzgnlk.
hüccet:
delil.
hücum:
saldrma.
hürmet:
sayg.
idam- ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl, ahiret inanc olmad¤
için ölümü ebedî yoklu¤a gitmek
olarak görme.
idare:
bir kuruluflun ifllerini yürü-
tenlerin hepsi, yönetici topluluk.
ihanet:
hainlik, kötülük etme, ar-
kadan vurma.
ikram:
ba¤fl, ihsan, bir fley sun-
ma.
iman:
inanç, itikat.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
baflna yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
756 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
katiyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
keflf-i katî:
kesin keflif.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me.
mucib-i ihtilâl:
ihtilâl gerek-
çesi.
mukabil:
karfllk.
muzaaf:
kat kat, iki misli.
nazar:
bakfl, dikkat.
nüfuz:
bir kimsenin emir ve
hükümlerinin ifllemesi, geçer-
li olmas.
perestifl:
aflr derecede sev-
me, aflr sevgi, düflkünlük,
meftunluk.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
ruh u cân:
ruh ve can; ruh ve
canla.
saadet-i ebediye:
sonu ol-
mayan, sonsuz mutluluk.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flan ü fleref:
flan ve fleref.
teessür:
kederlenme, üzül-
me, ac duyma.
teessürat:
teessürler, keder-
ler, elemler, aclar.
terhis:
izin verme, serbest b-
rakma, salverme.
teselli:
avutma, acsn dindir-
me.
teveccüh:
yönelme, sevgi, il-
gi.
tezkere:
belge, pusula.
umum:
bütün, herkes.
vesika:
dayanlacak, güveni-
lecek sa¤lam delil, belge.
zerre:
pek ufak parça.
ziyade:
Artma, ço¤alma.