Tarihçe-i Hayat - page 723

resmen propaganda yapmak, “Kimin ile görüflüyor ve
yan›na kim gidiyor?” diye herkese bir telâfl vermek; hü-
kûmetin hikmeti ve hâkimiyeti, bu acip hâlete elbette te-
nezzül etmemek gerektir. Her ne ise, bu iki madde gibi,
muttali olanlara hayret veren çok maddeler var.
Efendiler! Dalâlet ve fenal›klar cehaletten gelse, def
etmesi kolayd›r. Fakat, fenden, ilimden gelen dalâletin
izalesi çok müflküldür. Bu zamanda dalâlet fenden, ilim-
den geldi¤i için, ancak onlar› izale etmeye ve nesl-i âti-
den o belâya düflen k›sm›n› kurtarmaya, karfl›lar›nda da-
yanmaya Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser
lâz›md›r. Risale-i Nur’un bu k›ymette oldu¤una delil flu-
dur ki: Yirmi seneden beri, benim fliddetli ve kesretli bu-
lunan muar›zlar›m ve fliddetli tokatlar›n› yiyen feylesofla-
r›n hiçbirisi, Risale-i Nur’a karfl› ç›kmam›fl ve cerh ede-
memifl ve ç›kamaz. Ve dokuz ay, üç adliye ve merkez-i
hükûmet ehl-i vukufu, yüz kitaptan ibaret eczalar›nda, bi-
zi mes’ul edecek bir tek madde bulamamalar›d›r. Ve bin-
ler ehl-i dikkat olan Risale-i Nur fiakirtlerine kanaat-i
kat’iye veren, iflarat-› Kur’âniye ve ihbarat-› gaybiye-i
Aleviye ve Gavsiyenin, bu as›rda Risale-i Nur’un ehem-
miyetine ve makbuliyetine imza basmalar›d›r.
Evet, adliyeler, hukuklar› muhâfaza etmek ve haks›zla-
r› tecavüzden durdurmak, vazifeleri olmak cihetiyle, Ri-
sale-i Nur’un yüz risalesi, yirmi senede yüz bin adam›n
saadetlerine hizmet etti¤i sabit olmakla beraber; on se-
neden beri iki mahkeme ve merkez-i hükûmet ve birkaç
vilâyetin zab›talar› ve Denizli Mahkemesi münasebetiyle
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 723
E
M‹RDA/
H
AYATI
iflaret yollu haberler.
iflarat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ifla-
retleri.
izale:
giderme, ortadan kald›rma.
kanaat-› kat’iye:
kesin kanaat,
var›lan kesin düflünce.
kesretli:
çoklu¤u olan, çok fazla.
k›ymet:
de¤er.
makbuliyet:
makbullük, be¤enil-
mifllik, geçerlilik.
merkez-i hükümet:
hükümet
merkezi, ülkeyi idare merkezi.
mes’ul:
sorumlu, yükümlü.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
muhafaza:
koruma.
muttali:
bir iflten haberi olan, bil-
gili, haberdar.
münasebet:
vesile, -dan dolay›.
müflkül:
güç, zor, çetin.
nesli ati:
gelecek nesil.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
resmen:
resmî olarak, resmî bir
flekilde.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
saadet:
mutluluk.
sabit:
ispat edilmifl, ispatlanm›fl.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tecavüz:
sald›rma, s›n›r›n› aflma.
tenezzül:
kendine ayk›r› düflen
bir ifli veya durumu kabul etme,
alçalma.
vazife:
görev.
vilâyet:
il.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
acip:
tuhaf, hayrette b›rakan.
as›r:
yüzy›l.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
cehalet:
cahillik, ilimden yok-
sun olma, ‹lahî hakikatlerden
habersiz olma.
cerh:
yaralama.
cihet:
yön.
dalâlet:
Hak ve hakikatten
sapma, do¤ru yoldan ayr›lma,
azma.
def:
kovma, uzaklaflt›rma.
delil:
bir davay› ispata yara-
yan fley, bürhan.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›m-
lar.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
k›ymet.
ehl-i dikkat:
dikkatliler, dik-
kat sahipleri.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
k›nda bilgi ve yetki sahibi
olanlar.
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad.
feylesof:
sap›k fikirli, felsefe
ile u¤raflan.
hâkimiyet:
hâkim olufl, hük-
medifl, egemenlik.
hâlet:
hâl, durum.
hikmet:
‹lahî gaye, yüksek
bilgi, fayda.
ibaret:
meydana gelen, olu-
flan.
ihbarat-› gaybiye-i Aleviye
ve Gavsiye:
‹mam-› Ali (r.a.)
ve Seyyid Abdülkadir Geylâ-
nî’nin ahir zamanda meydana
gelecek olan ve Müslümanla-
r› yak›ndan ilgilendiren hâdi-
selere ait vermifl olduklar›
1...,713,714,715,716,717,718,719,720,721,722 724,725,726,727,728,729,730,731,732,733,...1390
Powered by FlippingBook