Molla Said, günde bir-iki cüz okumak suretiyle
Kurân hfza bafllad. Her gün iki cüz ezber etmekle,
Kurânn mühim bir ksmn hfzna ald; fakat, iki sünu-
hat ile, tekmili müyesser olmad:
Birincisi:
Kurânn çok süratle okunmas bir hür-
metsizlik olmasn diye.
kincisi:
Kurân hakaikinin hfznn daha ziyade lü-
zumu var, diye kalbine gelmifl. Onun için, Kurân haka-
ikinin anahtar olacak ve flübehata karfl muhafaza ve
mukabele edecek hikmet ve fünun-i slâmiyeye dair krk
Risaleyi iki senede hfzna ald. Her gün bir parça ezber-
den okumak suretiyle, hepsini üç ayda ancak devredi-
yordu.
Mirkat ismindeki kitab, hafliye ve flerh olmakszn hfz
etmeye bafllad. Bilahare eline geçen mezkûr kitabn ha-
fliye ve flerhi ile kendi nokta-i nazarn karfllafltrmfl. Bü-
tün meseleler muvafk olup, ancak üç kelime tevafuk et-
memifl; bu tevcihleri de ulemann tahsinine mazhar ola-
rak kabul edilmifltir.
Bir gün Bitlis meflayihinden fieyh Mehmed Küfrevi
Hazretlerinin kendilerine beddua etti¤ini birisi yalandan
söyler. Bunun üzerine müflarünileyhi ziyarete gider. fieyh
Hazretleri Molla Saide iltifat eder, teberrüken bir ders
verir. flte Molla Saidin en son ald¤ ders bu olmufltur.
Bir gece Molla Said, rüyasnda fieyh Mehmed Küfre-
vi Hazretlerini görür. Kendisine hitaben, Molla Said,
TARHÇE- HAYATI
| 75
LK
H
AYATI
açklama ve bu maksatla yazlan
eser.
flübehat:
flüpheler.
tahsin:
be¤enme, güzel bulma.
teberrüken:
mübarek görerek,
u¤ur sayarak.
tekmil:
tamamlama, bitirme.
tevafuk etmek:
uymak, uygun
gelmek.
tevcih:
mana verme, yorumlama,
tefsir etme.
ulema:
âlimler, bilginler.
ziyade:
çok, fazla, artk.
ziyarete gitmek:
görmeye git-
mek.
beddua etmek:
bir kimsenin
kötü olmas için dua.
bilâhare:
sonra, sonralar.
cüz:
Kurânn bölündü¤ü
otuz ksmdan her biri.
fünun-u slâmiye:
slâmî fen-
ler, slâmî ilimler.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hafliye:
bir eserin metnini
flerh ve izah eden kitap.
hazret:
sayg, ululama, yü-
celtme, övme maksadyla
kullanlan tabir.
hfz:
ezberleme.
hikmet:
kâinattaki ve yarat-
lfltaki lâhî gaye.
hitaben:
hitap ederek, söyle-
yerek.
hürmetsizlik:
saygszlk.
iltifat etmek:
güler yüzle
muamele etmek, gönlü hofl
etmek.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me.
meflayih:
fleyhler.
mezkûr:
ad geçen, anlan.
muhafaza:
koruma, saklama.
mukabele:
karfl koyma.
muvafk:
yerinde, uygun.
mühim:
önemli, büyük.
müflarünileyh:
ismi evvelce
söylenmifl olan, sözü edilen.
müyesser olmak:
nasip ol-
mak.
nokta-i nazar:
bakfl açs.
suret:
tarz, yol, gidifl.
sünuhat:
kalbe gelen mana-
lar, do¤ufllar.
sür'at:
çabuk olma, hzllk.
flerh:
bir eserin zor anlafllan
yerlerini çözüp yorumlayarak