Mustafa Pafla, at ile para teberru etmek ister. Bediüz-
zaman reddederek, fiimdiye kadar kimseden para al-
mad¤m iflitmediniz mi? Bahusus sizin gibi zalimden na-
sl para alrm? Ve siz galiba tevbenizi bozdunuz. fiu tak-
dirde Cezireye ulaflamazsnz demifltir.
Ve hakikaten Cezireye yetiflmeden yolda öldü¤ünü
haber alr.
Bediüzzaman, riyaziyede harikulâde bir sürat-i intika-
le malikti. Her hangi bir müflkül meseleyi, zihnen hemen
hallederdi. Hatta, cebir mukabele ilminde bir Risale telif
etmiflti. Tahir Pafla nezdinde hesap meseleleri münaka-
fla mevzuu oldu¤unda, hesaba dair hangi mesele bahse-
dilse, baflkalar ve en mahir kâtipler neticeyi bulamadan,
Molla Said zihnen çkaryordu. Çok defalar böyle yarfl-
lara giriflir ve umumunda daima birinci gelirdi. Bir defa-
snda flöyle bir sual sordular:
On befl Müslim, on befl gayrimüslim farz edilerek bir-
biri ardna dizilince, bunlara yaplacak her kurada gayri-
müslime isabet etmesi matlûptur. Nasl taksim edilir?
Bu suale cevaben, Bunlarn yüz yirmi dört vaziyet-i
muhtemelesi vardr diyerek yapar.
Hem de der: Bundan daha müflkülünü de kendim
icat ederim. ki bin befl yüz vaziyet-i muhtemeleye göre
yaparm.
ki saat zarfnda yüz adamdan elli adet gayrimüslimi o
vaziyette taksim eder ki, daima kuray gayrimüslime
bahsetmek:
konu etmek.
bahusus:
özellikle, hele.
cevaben:
cevap olarak.
daima:
her zaman.
dair:
belli bir fley hakknda olan,
ilgili.
farz etmek:
varsaymak.
gayr- Müslim:
Müslüman olma-
yan.
hakikaten:
gerçekten.
halletmek:
çözmek, karflk bir
meselenin içinden çkmak.
harikulâde:
fevkalâde, ola¤anüs-
tü.
hesap:
say bilgisi.
icat etmek:
yeni bir fley ortaya
koymak, bulmak.
80 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
ilim:
bilgi, bilim.
isabet etmek:
rast gelmek.
kâtip:
eskiden devlet memu-
ru.
kur'a:
talih denemek maksa-
dyla çekilen fley, ad çekme.
mahir:
maharetli, becerikli.
malik:
sahip.
matlup:
talep edilen, isteni-
len fley.
mesele:
problem.
mevzu:
konu.
münakafla:
bir mesele üze-
rinde farkl fikirler söyleyerek
yaplan tartflma.
Müslim:
Müslüman.
müflkül:
zor.
netice:
sonuç.
nezd:
yan, huzur.
risale:
kitapçk.
riyaziye:
matematik.
sual:
soru.
sürat-i intikal:
çabuk anla-
ma, kavrama.
taksim etmek:
bölmek, pay-
lafltrmak.
teberru etmek:
karfllksz, is-
teyerek vermek, ba¤fllamak.
telif etmek:
kitap yazmak.
tevbe:
günah ifllemekten ve
kötülük yapmaktan vazgeç-
me.
umum:
hep, bütün.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
vaziyet-i muhtemele:
ihti-
mal dahilinde olan vaziyetler,
mümkün olabilir durum.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan.
zarfnda:
içerisinde.
zihnen:
zihin ile.