Tarihçe-i Hayat - page 86

Bediüzzaman’›n ‹stanbul’da hayat› bir derece siyasîdir.
Siyaset yoluyla ‹slâmiyete hizmet edilecek diye kanaat
besliyordu. Siyasî hayata kar›flmas›, ‹slâmiyete hizmet
aflk›n›n bir neticesiydi. Daima hürriyet taraftar› idi. Gör-
dü¤ü haks›zl›klardan dolay› Jön Türklere daima muhale-
fette bulunarak, “Siz dini incittiniz, gayretullaha dokun-
dunuz, fleriat› tezyif ettiniz; neticesi vahim olacakt›r” di-
ye izhar-› muhalefetten çekinmiyordu.
Hürriyetten sonra mücahit arkadafllar›yla beraber ‹tti-
had-› Muhammedî (a.s.m.) Cemiyetini kurmufllar; cemi-
yet pek k›sa bir zamanda inkiflafa bafllam›fl, hatta Bedi-
üzzaman’›n bir makalesiyle Adapazar› ve ‹zmit havalisin-
de elli bin kifli cemiyete dahil olmufltu.
Hürriyeti sû-i tefsir etmemek ve meflrutiyeti “meflruti-
yet-i meflrua” olarak kabul etmek lâz›m geldi¤ini ileri sü-
rerek, bu hususta dinî gazetelerde makaleler neflrediyor
ve hitabelerde bulunuyordu. Bu makale ve hitabeleri,
emsalsiz denecek kadar beli¤ ve mukni idi. Ehl-i ilim ve
ehl-i siyaset, Said Nursî’nin bu yaz›lar›ndan ve derslerin-
den çok istifade etmifllerdir. O zamandaki intibah-› millî-
yi, Anadolu ve Asya’n›n saadet-i dünyeviyesinin fecr-i sa-
d›k› olarak müjde veriyor, fakat elden kaçmamas› için
evamir-i fler’iyeyi çabuk imtisal etmenin zarurî oldu¤unu
ileri sürüyordu. “E¤er meflrutiyeti hürriyet-i fler’iye ile ka-
bul etmezsek ve öyle tatbik edilmezse, elimizden kaça-
cak, müstebit bir idareye yerini terk edecek” diye ihtar
ediyordu. O nutuk ve makalelerden numune olarak cüz’î
bir k›sm›n› buraya derç ediyoruz:
beli¤:
düzgün olarak meram›n›
anlatan.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cüz'î:
pek az.
dahil olmak:
girmek.
daima:
her vakit, her zaman.
derç etmek:
almak.
ehl-i ilim:
ilimle u¤raflanlar.
ehl-i siyaset:
ülkenin idaresiyle
meflgul olanlar, politikac›lar.
emsalsiz:
eflsiz, benzersiz.
evamir-i fler'iye:
fler'i emirler,
dinle ilgili ifller.
fecr-i sad›k:
gerçek ayd›nl›k.
gayretullah:
Allah'›n hak dinini
koruma s›fat›.
havali:
bölge.
hitabede bulunmak:
bir toplulu-
¤a karfl› coflturucu sözler söyle-
mek, nutuk atmak.
hizmet:
bir kimsenin hesab›na
veya menfaatine ifl görme.
husus:
mevzu, konu.
hürriyet:
ba¤›ms›zl›k; 1908 de II.
Meflrutiyetin ilân› ile birlikte ger-
çekleflen yeni sistemin halk ara-
s›ndaki ad›.
hürriyet-i fler'îye:
dinî ilkelerle
belirlenmifl özgürlük.
ihtar etmek:
dikkatini çekmek,
uyarmak.
imtisal etmek:
emre tamamen
uymak.
inkiflaf:
geliflme.
intibah-› millî:
milletçe uyan›fl.
istifade etmek:
faydalanmak,
yararlanmak.
‹ttihad-› Muhammedî:
Süheyl
Pafla, Mehmet Sad›k, Ferik R›za
Pafla, Dervifl Vahdeti ve arkadafl-
lar› taraf›ndan ‹stanbul'da 5 Nisan
1909 tarihinde kurulan bir cemi-
yet.
izhar-› muhalefet:
karfl› oldu¤u-
nu belli etmek.
kanaat beslemek:
düflünmek.
lâz›m gelmek:
gerekmek.
86 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
makale:
belli bir konu üzerin-
de yaz›lm›fl gazete yaz›s›.
meflrutiyet:
bafl›nda hüküm-
dar bulunmakla birlikte se-
çimle kurulan bir yasama
meclisine dayanan, yürütme-
si denetime aç›k anayasal
idare flekli.
meflrutiyet-i meflrua:
dine
uygun meflrutiyet, meflru
meclisle dayal› yönetim flekli.
muhalefette bulunmak:
bir
düflünce, fiil veya harekete
karfl› durmak.
mukni:
ikna edici, inand›r›c›.
mücahit:
din u¤runa din düfl-
manlar›yla, Allah r›zas› için ve
Allah'›n ad›n› yüceltmek ga-
yesiyle savaflan.
müstebit:
hükmü alt›nda bu-
lunanlara söz hakk› ve hare-
ket serbestli¤i vermeyen.
neflretmek:
yay›nlamak.
netice:
sonuç.
nutuk:
konuflma.
numune:
örnek.
saadet-i dünyeviye:
dünya
saadeti.
siyasî:
siyasetle ilgili.
sû-i tefsir etmek:
yanl›fl yo-
rumlamak.
fleriat:
Allah taraf›ndan pey-
gamber vas›tas›yla bildirilen,
‹lâhî emir ve yasaklara daya-
nan hükümlerin hepsi.
tatbik etmek:
uygulamak.
terk etmek:
b›rakmak.
tezyif etmek:
küçük düflür-
mek.
vahim:
a¤›r, dehflet verici.
zarurî:
mecburî, zorunlu.
1...,76,77,78,79,80,81,82,83,84,85 87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,...1390
Powered by FlippingBook