Tarihçe-i Hayat - page 78

1.
Kat’iyen hiç kimseden hediye olarak para almamak
ve maafl bile kabul etmemek. Evet, hayatta hiçbir maddî
mülkiyeti olmay›p, fakir ve kimsesiz ve daimî nefiy ve ha-
pislerle çok s›k›nt›l› ve dehfletli musibetler içerisinde ya-
flad›¤› hâlde, kimseden para ve mukabelesiz hediye al-
mad›¤› bilmüflahede görülmüfltür.
2.
Hiçbir âlimden sual sormamak. Yirmi sene zarf›n-
da, daima ancak sorulanlara cevap vermiflti. Bu hususta
kendileri derlerdi ki: “Ben uleman›n ilmini inkâr etmem;
binaenaleyh, kendilerinden sual sormak fazlad›r. Benim
ilmimden flüphe edenler varsa sorsunlar, onlara cevap
vereyim.”
3.
Yan›nda bulunan talebelerini ayn› kendisi gibi zekât
ve hediye almaktan menetmek. Onlar› da yaln›z r›za-i
‹lâhî için çal›flt›r›rd›. Hatta çok zamanlar talebelerini ken-
di iafle ederdi.
4.
Daima mücerret kalmak ve dünyada hiçbir fleyle
alâka peyda etmemek. Bunun içindir ki, “Bütün mal›m›
bir elimle kald›r›p götürebilmeliyim” demifltir. Bu hâlin
sebebi sorulunca, “Bir zaman gelecek, herkes benim hâ-
lime g›pta edecektir. Saniyen, mal ve servet bana lezzet
vermiyor; dünyaya ancak bir misafirhane nazar›yla bak›-
yorum” derdi.
Van’da bulundu¤u vakit, merhum Vali Tahir Pafla,
Avrupa kitaplar›n› tetebbu ederek, kendisine sualler ter-
tip edip sorard›. Bunlar›n hiç birisini görmedi¤i ve Türk-
çeyi de yeni konuflmaya bafllad›¤› hâlde, cevab›nda
alâka peyda etmek:
ba¤ kur-
mak.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam›.
bilmüflahede:
bizzat flahit olarak.
binaenaleyh:
bunun üzerine,
bundan dolay›.
daima:
her vakit, her zaman.
daimî:
sürekli, devaml›.
dehfletli:
korkulu, korkutucu.
g›pta etmek:
imrenmek.
hediye:
arma¤an.
husus:
mevzu, konu.
iafle etmek:
geçindirmek, yedirip
içirmek.
ilim:
bilgi.
inkâr etmek:
reddetmek.
kat'iyen:
hiçbir zaman, asla.
lezzet:
zevk, haz, keyf.
78 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
maddî:
para, mal vb. fleylerle
ilgili.
men etmek:
yasaklamak, en-
gellemek.
merhum:
rahmete kavufl-
mufl, ölmüfl.
mukabelesiz:
karfl›l›ks›z.
musibet:
dert, s›k›nt›.
mücerret:
tecrit edilmifl, yal-
n›z, tek.
mülkiyet:
mülk sahipli¤i.
nazar:
mülâhaza, niyet.
nefiy:
sürgün.
r›za-i ‹lâhî:
Allah'›n r›zas›,
hoflnutlu¤u.
saniyen:
ikinci olarak.
sebep:
neden.
servet:
zenginlik, mal, mülk.
sual:
soru.
talebe:
ö¤renciler.
tertip etmek:
düzenlemek.
tetebbu etmek:
etrafl›ca
araflt›rmak, iyice incelemek.
ulema:
âlimler, ilim sahipleri.
zarf›nda:
içerisinde.
zekât:
‹slâm›n befl flart›ndan
biri olan, mal ve paran›n pak-
l›¤›n› ve helâlli¤ini sa¤lamak
üzere, Allah için mal›n belli
bir k›sm›n›n her y›l zekât veri-
lebilecek kimselere da¤›t›l-
mas›.
1...,68,69,70,71,72,73,74,75,76,77 79,80,81,82,83,84,85,86,87,88,...1390
Powered by FlippingBook