ve ona nasihat eder, tehdit eder. Bir gün, bir münakafla
arasnda Mustafa Paflaya, Yine mi zulme baflladn? Se-
ni Hak namna öldürece¤im tehdidinde bulunur. Pafla-
nn kâtibi ortaya atlr. O srada Molla Said, Mustafa Pa-
flay zulmünden dolay çok tahkir eder.
Pafla bu tahkire tahammül edemeyerek, öldürmek için
üzerine hücum eder; fakat Miran a¤alar zaptederler. Ni-
hayet Mustafa Paflann o¤lu Abdülkerim, Molla Saide
yaklaflarak, Onun akidesi yanlfltr; rica ederim, flimdilik
buradan baflka yere teflrif ediniz der.
Abdülkerimin sözünü krmaz; yalnz olarak bedevîle-
rin meskeni olan Biro Çölüne do¤ru hareket eder. Yolda
bedevî eflkyalarna tesadüf eder. Bedevîlerin silâhlar
mzrak ve Molla Saidin silâh mavzer oldu¤undan, eflk-
yalara do¤ru kurflun atmaya bafllar; eflkyalar çekilirler.
Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu de-
fa eflkyalar çok oldu¤undan, etrafn çevirirler. Kendisini
öldürecekleri srada içlerinden birisi tanyarak, Ben bu-
nu Miran afliretinin içinde gördüm. Bu meflhur bir adam-
dr deyince, derhal bedevîler çekilerek kusurlarnn af
buyrulmasn dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendileri-
ne muhafzlk yapmak istemifllerse de, Molla Said redde-
dip yalnz olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra
Mardine gelir.
Mardin ulemas muarazaya kalkflrlarsa da, muvaffak
olamazlar. Evlâtlar yaflnda olan genç Saidde harika bir
TARHÇE- HAYATI
| 71
LK
H
AYATI
tahammül etmek:
sabretmek.
tahkir:
afla¤ ve alçak addetme,
afla¤lama.
tehdit etmek:
birisini korkut-
mak.
tesadüf etmek:
rast gelmek,
rastlamak.
teflrif etmek:
flereflendirmek, fle-
ref vermek.
ulema:
âlimler, bilginler.
zapt etmek:
sk tutmak.
zulüm:
hak eden kimseye hakk-
n vermeme, adaletsizlik, haksz-
lk, eziyet.
akide:
iman, inanç.
afliret:
göçebe hâlinde yafla-
yan, ço¤unlukla bir soydan
gelen insanlar, kabile.
bedevî:
çölde yaflayan.
çete:
hrsz, eflkya, çapulcu
toplulu¤u.
eflkya:
da¤ hrszlar, haydut-
lar, yol kesiciler.
etraf:
taraflar, yanlar, uçlar,
kylar.
evlât:
veletler, çocuklar.
hareket etmek:
yola çkmak.
hücum etmek:
saldrmak,
hamle ile ileri atlmak.
kâtip:
yazan, yazc.
kusur:
suç, kabahat.
mavzer:
bir cins tüfek.
mesken:
ikamet olunan, otu-
rulan ev.
meflhur:
tannmfl, herkesin
bildi¤i, ünlü.
mzrak:
uzun sapl, ucu sivri
demirli harp aleti, karg.
muaraza:
sözle karfllkl mü-
cadele.
muhafzlk yapmak:
bekçilik
etmek, korumak.
muvaffak:
baflarl.
münakafla:
bir mesele üze-
rinde farkl fikirler söyleyerek
yaplan tartflma.
nam:
ad, isim.
nasihat etmek:
ö¤üt vermek.
nihayet:
en sonunda.
rica:
dileme, isteme.
silâh:
savunmak veya saldr-
mak amacyla kullanlan öl-
dürücü, ezici, krc, parçalay-
c araç.