hadis-i flerif okuduktan sonra pek ac sözler söyler. Vali-
nin vurdurmak için iflaret etmesi ihtimaline binaen de bir
elini revolverinin bulundu¤u yerde tutar. Fakat, Vali fev-
kalâde mütehammil ve hamiyetli bir zat oldu¤undan,
katiyen ses çkarmaz. Oradan ayrlnca Valinin yaveri,
genç Saide, Ne yaptnz? Söyledikleriniz idamnz mu-
ciptir der.
Genç Said, dam hayalime gelmedi, hapis ve nefiy
zannederdim. Her ne ise, bir münkeri defetmek için
ölürsem ne zarar var? cevabnda bulunur.
Oradan avdetinden bir-iki saat sonra, iki polis vasta-
syla Vali kendisini istetir. Valinin odasna girerken, Vali
hürmet ve tazimle genç Saidi karfllayarak elini öpmek
ister. ltifatla yer göstererek, Herkesin bir üstad vardr;
sen de benim üstadmsn der.
* * *
Genç Said, ftraten bir kanun altnda yaflamay ve ha-
rekâtnn tahdit olunmasn sevmez, her hâlinde, her ha-
reketinde gayet serbest olmasn arzu eder ve daima
Ben hürriyet ve serbestiyetimi hiçbir keyfî kanunla tah-
dit ettirmem derdi. Bunun içindir ki, ilk stanbula tefl-
riflerinde yine her kayttan uzak kalmakta srar etmifl ve
hayatnn bütün safhalarnda bu vaziyet müflahede edil-
mifltir.
Ondaki bu serbestiyet ve hürriyet aflk, hayatnn yar-
sndan sonra Avrupadan gelen müthifl bir dalâlet ve
TARHÇE- HAYATI
| 73
LK
H
AYATI
münker:
haram görülen her çeflit
hareket ve ifl.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
mütehammil:
tahammüllü.
müthifl:
dehfletli, korkunç.
nefiy:
sürme, cezalandrarak bafl-
ka bir yerde ikamet etmeye
mecbur etme.
revolver:
tabanca.
safha:
devre, merhale, evre.
serbest:
hür.
serbestiyet:
hürriyet.
tahdit olmak:
snrlamak.
tazim:
hürmet, ululama, büyük
sayma.
teflrif:
flereflendirme, fleref ver-
me.
üstat:
ö¤retici.
vasta:
arac.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
yaver:
emir subay.
zannetmek:
sanmak, kesin ola-
rak bilmeksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetmek.
zat:
kifli, flahs, fert.
arzu etmek:
bir fleyi istemek.
avdet:
dönüfl.
binaen:
-den dolay, -e daya-
narak.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten
ayrlma, azma, batla yönel-
me.
def etmek:
ortadan kaldr-
mak, yok etmek.
fevkalâde:
son derece.
ftraten:
ftrî olarak, yaratlfl
itibariyle.
gayet:
çok, son derece.
hadis-i flerif:
Peygamberimiz-
den aktarlan sözlerin genel
ad.
hamiyetli:
onurlu ve haysi-
yetli.
harekât:
hareketler.
hayale gelmek:
akla gelmek,
düflünmek.
hürmet:
sayg.
hürriyet:
herkesin meflrû ha-
reketlerinde tam serbest ol-
mas.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma.
iltifat:
güler yüzle muamele,
gönlü hofl etme.
iflaret etmek:
bir fleyi el, göz,
kafl veya parmakla göster-
mek.
kanun:
bir iflte uyulmas ge-
reken usul, nizam.
kat'iyen:
asla.
kayt:
flart.
keyfî:
kanun ve nizama uy-
gun olmayarak, yol ve usûle
aykr.
mucip:
gerektiren.