Tarihçe-i Hayat - page 73

hadis-i flerif okuduktan sonra pek ac› sözler söyler. Vali-
nin vurdurmak için iflaret etmesi ihtimaline binaen de bir
elini revolverinin bulundu¤u yerde tutar. Fakat, Vali fev-
kalâde mütehammil ve hamiyetli bir zat oldu¤undan,
kat’iyen ses ç›karmaz. Oradan ayr›l›nca Valinin yaveri,
genç Said’e, “Ne yapt›n›z? Söyledikleriniz idam›n›z› mu-
ciptir” der.
Genç Said, “‹dam hayalime gelmedi, hapis ve nefiy
zannederdim. Her ne ise, bir münkeri defetmek için
ölürsem ne zarar› var?” cevab›nda bulunur.
Oradan avdetinden bir-iki saat sonra, iki polis vas›ta-
s›yla Vali kendisini istetir. Valinin odas›na girerken, Vali
hürmet ve tazimle genç Said’i karfl›layarak elini öpmek
ister. ‹ltifatla yer göstererek, “Herkesin bir üstad› vard›r;
sen de benim üstad›ms›n” der.
* * *
Genç Said, f›traten bir kanun alt›nda yaflamay› ve ha-
rekât›n›n tahdit olunmas›n› sevmez, her hâlinde, her ha-
reketinde gayet serbest olmas›n› arzu eder ve daima
“Ben hürriyet ve serbestiyetimi hiçbir keyfî kanunla tah-
dit ettirmem” derdi. Bunun içindir ki, ilk ‹stanbul’a tefl-
riflerinde yine her kay›ttan uzak kalmakta ›srar etmifl ve
hayat›n›n bütün safhalar›nda bu vaziyet müflahede edil-
mifltir.
Ondaki bu serbestiyet ve hürriyet aflk›, hayat›n›n yar›-
s›ndan sonra Avrupa’dan gelen müthifl bir dalâlet ve
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 73
‹
LK
H
AYATI
münker:
haram görülen her çeflit
hareket ve ifl.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
mütehammil:
tahammüllü.
müthifl:
dehfletli, korkunç.
nefiy:
sürme, cezaland›rarak bafl-
ka bir yerde ikamet etmeye
mecbur etme.
revolver:
tabanca.
safha:
devre, merhale, evre.
serbest:
hür.
serbestiyet:
hürriyet.
tahdit olmak:
s›n›rlamak.
tazim:
hürmet, ululama, büyük
sayma.
teflrif:
flereflendirme, fleref ver-
me.
üstat:
ö¤retici.
vas›ta:
arac›.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
yaver:
emir subay›.
zannetmek:
sanmak, kesin ola-
rak bilmeksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetmek.
zat:
kifli, flah›s, fert.
arzu etmek:
bir fleyi istemek.
avdet:
dönüfl.
binaen:
-den dolay›, -e daya-
narak.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten
ayr›lma, azma, bat›la yönel-
me.
def etmek:
ortadan kald›r-
mak, yok etmek.
fevkalâde:
son derece.
f›traten:
f›trî olarak, yarat›l›fl
itibariyle.
gayet:
çok, son derece.
hadis-i flerif:
Peygamberimiz-
den aktar›lan sözlerin genel
ad›.
hamiyetli:
onurlu ve haysi-
yetli.
harekât:
hareketler.
hayale gelmek:
akla gelmek,
düflünmek.
hürmet:
sayg›.
hürriyet:
herkesin meflrû ha-
reketlerinde tam serbest ol-
mas›.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma.
iltifat:
güler yüzle muamele,
gönlü hofl etme.
iflaret etmek:
bir fleyi el, göz,
kafl veya parmakla göster-
mek.
kanun:
bir iflte uyulmas› ge-
reken usul, nizam.
kat'iyen:
asla.
kay›t:
flart.
keyfî:
kanun ve nizama uy-
gun olmayarak, yol ve usûle
ayk›r›.
mucip:
gerektiren.
1...,63,64,65,66,67,68,69,70,71,72 74,75,76,77,78,79,80,81,82,83,...1390
Powered by FlippingBook