tereddüt etmezdi. Bir gün kitaplar görür ve Tahir Pafla-
nn bunlardan sual tertip etti¤ini anlayarak az bir zaman-
da kitaplarn muhtevasn elde eder.
O zamanda en büyük gaye ve düflüncesi, Msrdaki
Camiül-Ezhere mukabil, Bitlis ve Vanda Medresetüz-
zehra isminde bir dârülfünun vücuda getirmekti. Bu te-
flebbüsünü kuvveden fiile çkarmak niyetinde olup, bunu
tasarlyordu.
Vanda yaz zamanlarn Baflit ve Beytüflflebap namn-
daki yaylalarda geçiriyordu. Bir gün Tahir Paflaya mez-
kûr da¤larn baflnda Temmuzda bile buz bulundu¤unu
söyler. Tahir Pafla itiraz eder ve Temmuzda katiyen
oralarda buz bulunmaz iddiasnda bulunur. Yaylada iken
bir gün bunu hatrlayarak Tahir Paflaya yazd¤ ilk Türk-
çe mektubunda der:
Ey Pafla! Baflit baflnda buz tuttu. Görmedi¤in fleyi in-
kâr etme. Her fley senin malûmatnda münhasr de¤ildir,
vesselâm!
Molla Said, afliretler arasnda olan her hangi bir ge-
çimsizli¤i iflitince, hemen müdahale ederek, irflat yoluyla
her iki taraf da derhal barfltrrd. Hatta, hükûmetin bi-
le barfltrmaktan âciz kald¤ fieker A¤a ile Miran Reisi
Mustafa Paflay barfltrd. Ve Mustafa Paflaya, Daha
tevbe etmedin mi? diye sorunca, Mustafa Pafla da ceva-
ben, Seyda! Ne söylerseniz, sözünüzden çkmam de-
mifltir.
TARHÇE- HAYATI
| 79
LK
H
AYATI
sual:
soru.
tereddüt etmek:
kesin karar ve-
rememek, bir konuda flüphede
kalmak.
tertip etmek:
düzenlemek.
teflebbüs:
giriflim.
tevbe:
günah ifllemekten ve kö-
tülük yapmaktan vazgeçme.
vesselâm:
mektup sonlarnda
"sonsuz selâm" manasnda kul-
lanlr.
vücuda getirmek:
yapmak.
âciz:
eli yetmez, gücü yet-
mez, güçsüz.
afliret:
göçebe hâlinde yafla-
yan, ço¤unlukla bir soydan
gelen insanlar, kabile.
Camiü'l-Ezher:
Msr'daki Ez-
her Üniversitenin ad.
cevaben:
cevap olarak.
derhal:
hemen.
dârülfünun:
üniversite.
gaye:
hedef.
hükûmet:
devlet.
iddia:
hakl haksz bir hüküm-
de veya fikirde ayak direme.
inkâr etmek:
reddetmek, ka-
bul ve tasdik etmemek.
irflat:
do¤ru yolu gösterme,
uyarma.
itiraz etmek:
karfl çkmak.
kat'iyen:
asla.
kuvveden fiile çkarmak:
bir
düflünceyi hayata geçirmek,
gerçeklefltirmek.
malûmat:
bilgi.
mezkûr:
ad geçen, anlan.
muhteva:
içerik.
mukabil:
karfllk, muâdil.
müdahale etmek:
araya gir-
mek.
münhasr:
snrlanmfl, snrl.
nam:
ad, isim.
niyet:
maksat, meram.
seyda:
efendi, hoca.