Tarihçe-i Hayat - page 88

ramazan-› sükûtun sevab›d›r ki; azaps›z, cennet-i terakki
ve medeniyet kap›lar›n› bize açm›flt›r. Hâkimiyet-i milli-
yenin beraat-i istihlâli olan kanun-i fler’î, hâzin-i cennet
gibi, bizi duhule davet ediyor.
Ey mazlum ihvan-› vatan! Gidelim, dahil olal›m. Birin-
ci kap›s›, fleriat dairesinde ittihad-› kulûp; ikincisi, mu-
habbet-i milliye; üçüncüsü, maarif; dördüncüsü, sa’y-i in-
sanî; beflincisi, terk-i sefahattir. Ötekilerini sizin zihninize
havale ediyorum...
Sak›n ey ihvan-› vatan! Sefahatlerle ve dinde lâubali-
liklerle tekrar öldürmeyiniz. Ve bütün efkâr-› fasideye ve
ahlâk-› rezileye ve desais-i fleytaniyeye ve tabasbusata
karfl› fieriat-› Garra üzerine müesses olan kanun-i esasî
Azrail hükmüne geçti, onlar› susturdu.
Sak›n ey ihvan-› vatan! ‹srafat ve hilâf-› fleriat ve leza-
iz-i nameflrua ile tekrar ihya etmeyiniz. Demek flimdiye
kadar mezarda idik, çürüyorduk. fiimdi bu ittihad-› millet
ve meflrutiyet ile rahm-› madere geçtik, neflvünema bu-
laca¤›z. Yüz bu kadar sene geri kald›¤›m›z mesafe-i te-
rakkiden, inflaallah mu’cize-i Peygamberî ile flimendifer-i
kanun-i fler’iye-i esasiyeye amelen ve burak-› meflveret-i
fler’iyeye fikren binece¤iz. Bu vahfletengiz sahra-i kebîri
k›sa zamanda tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine
ile omuz omuza müsabaka edece¤iz. Zira onlar kâh öküz
arabas›na binmifller, yola gitmifller; biz birden bire fli-
mendifer ve balon gibi mebadiye binece¤iz, geçece¤iz.
Belki cami-i ahlâk-› hasene olan hakikat-i ‹slâmiyenin ve
ahlâk-› rezile:
kötü ahlâk.
amel:
fiil, ifl, emek.
beraat-i istihlâl:
bir kitab›n, bir
fliirin veya bir makalenin bafl›nda
o içindekile hakk›nda toplu bir fi-
kir verecek surette güzel sözler
kullanma.
burak-› meflveret-i fler’iye:
fleri-
at›n ilerlemeye, geliflmeye in mü-
sait meflveret sistemi.
camî-i ahlâk-› hasene:
Bütün gü-
zel ahlaklar› toplayan.
cennet-i terakki:
cenneti and›ran
ilerleme.
desais-i fleytaniye:
fleytana âit
gizli hileler.
duhûl:
dahil edilme, bir yere koy-
ma.
efkâr-› faside:
bozuk fikirler, kö-
tü düflünceler.
fikren:
düflünce itibâriyle, fikir
bak›m›ndan.
hakikat-i ‹slâmiye:
‹slâmiyet ha-
kikat›.
hâkimiyet-i milliye:
millî hakimi-
yet.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birisine b›rakma, ›smarlama.
hâzin-i Cennet:
Cennet hazinele-
rinin bekçisi, teflrifatç›s›.
hilâf-› fleriat:
fleriata ayk›r›.
hüküm:
.
ihvan-› vatan:
vatan evlatlar›.
ihya:
diriltme, hayat verme.
inflaallah:
Allah’›n izin ve müsa-
adesiyle.
israfat:
lüzumundan fazla yap›lan
harcamalar, israflar.
ittihad-› kulûb:
kalblerin birlefl-
mesi.
ittihad-› millet:
milletin birli¤i.
kâh:
zaman olur, bâzan.
kanun-i esasî:
anayasa.
kanun-i fler’î:
fleriat›n kanunu.
lâubali:
geveze, zevzek.
lezaiz-i nameflrua:
helâl olma-
yan lezzetler.
maarif:
tahsil ile elde edilen bilgi,
ilim; mahâret, üstadl›k, hüner;
ma’rifetler, kültürler; e¤itim.
mazlum:
zulme u¤rayan.
mebadi:
tohum, bafllang›ç ve çe-
kirdekler.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
mesafe-i terakki:
ilerlemedeki
mesafe.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n bafl-
kanl›¤› alt›ndaki millet meclisi ile
idâre edilen devlet sistemi.
milel-i mütemeddine:
medeni
milletler.
88 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
mu’cize-i Peygamberî:
Pey-
gamber mu’cizesi.
muhabbet-i milliye;:
millî
muhabbet.
müesses:
kurulmufl, tesis
edilmifl.
müsabaka:
yar›flma.
neflvünema:
büyüme ve ye-
tiflme, geliflme.
rahm-› mader:
ana rahmi.
ramazan-› sükût:
sessizlik
orucu hükmünde geçen süre.
sahra-i kebir:
büyük çöl; Ce-
zayir, Tunus ve Libya’n›n gü-
neyinden Çat Çölü hizas›na
kadar uzanan Afrika’n›n en
büyük çölü.
sa’y-i insanî:
insan›n çal›flma-
s›.
Sefahet:
zevk, e¤lence ve ya-
sak fleylere düflkünlük.
sevap:
hay›r. ‹lâhî mükâfat›
kazand›ran ifller.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yo-
lu; ‹slâm dini, ‹slâm’›n bütün
hükümleri.
fieriat-› Garra:
parlak din; ‹s-
lâmiyet.
flimendifer:
demiryolu katar›,
tren.
flimendifer-i kanun-i fler’i-
ye-i esasiye:
fleriat›n esas ka-
nunlar›n›n treni, vas›tas›
tabasbusat:
yaltakç›l›k, dal-
kavukluk.
tayy:
sarmak, dürmek, atla-
mak, üzerinden geçmek.
terk-i sefahat:
sefahatten
uzaklaflmak, terk etmek.
vahfletengiz:
korkulu, vahflet
dolu.
1...,78,79,80,81,82,83,84,85,86,87 89,90,91,92,93,94,95,96,97,98,...1390
Powered by FlippingBook