Tarihçe-i Hayat - page 95

TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 95
LK
H
AYATI
mani-i herkemal:
her kemâl ve
ilerlemenin engeli.
marifet-i tam:
eksiksiz bilgi, ma-
rifet.
medeniyet-i âmm:
genel mede-
niyet.
mensup:
ba¤l›, ait.
mefl’um:
kötü. U¤ursuz.
nam:
isim, ün, flan.
özür:
bir kusurun aff› için gösteri-
len sebep, bahane.
sinsi:
gizli, serdirmeden.
tertip:
düzenleme, s›ralama.
teflkilât:
teflkiller, meydana getir-
meler; düzenli çal›flan birlik.
tevzi:
da¤›tma, paylara ay›rma.
yadigâr:
hediye, arma¤an.
yeis:
ümitsizlik.
1.
Muhakkak ki Allah kudret ve izzet sahibidir. (Hac Suresi: 40..)
Kuvvet, kanunda olmal›. Yoksa, istibdat tevzi olunmufl
olur
.
1
l
õj /
õn
Y w
ip
ƒn
?n
d %G s
¿
p
G
hâkim ve âmir-i vicdanî olmal›. O
da marifet-i tam ve medeniyet-i âmm veyahut din-i ‹slâm
nam›yla olmal›. Yoksa, istibdat daima hükümferma ola-
cakt›r.
‹ttifak hüdadad›r, heva ve heveste de¤il.
‹nsanlar hür oldular, amma yine abdullaht›rlar.
Her
fley hür oldu... Baflkas›n›n kusuru, insan›n kusuruna se-
net ve özür olamaz...
Yeis, mâni-i herkemaldir. “Neme lâz›m, baflkas› dü-
flünsün” istibdad›n yadigâr›d›r...
Bediüzzaman
‚è
‹stanbul Hahambafl›s› Yahudî Karasso ile Bediüzza-
man aras›nda Selânik’te cereyan eden bir konuflma s›ra-
s›nda, Karasso konuflmay› yar›da b›rakarak d›flar›ya f›rla-
m›fl ve arkadafllar›na, “E¤er yan›nda biraz daha kalsay-
d›m, az kals›n beni de Müslüman edecek idi” diyerek,
ma¤lûbiyetini hayret ve telâflla izhar etmifltir.
Karasso ki, Osmanl› ‹mparatorlu¤unu parçalamak için
sinsi ve tertipli bir flekilde çal›flan gizli bir teflkilâta men-
sup olup, ortada fevkalâde bir rol oynuyordu. Karas-
so’nun Bediüzzaman’› ziyaret etmekten maksad›, onu
kendi fikrine çevirmek ve mefl’um gayesine alet etmek-
ti. Fakat heyhat!..
‚è
abdullah:
Allah'›n kulu.
amir-i vicdanî:
vicdana hük-
meden, vicdan›n âmiri.
cereyan:
ak›m, hareket; bir fi-
kir etrâf›nda toplan›p faaliyet-
te bulunma.
din-i ‹slâm:
‹slâm dinî.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
Hahambafl›:
Musevîlerin dini
lideri.
hâkim:
egemen, hükmeden,
hâkimiyet sahibi; galip; hakl›
ve haks›z› ay›r›p hak ve ada-
let üzere hükmeden, baflkas›-
n› müdahale ettirmeden ida-
re eden anlam›nda Allah’›n is-
mi.
heva:
istek, heves, nefsin ar-
zusu.
heves:
gelip geçici istek.
hüda:
do¤ru yol, istikàmet.
hükümferma:
hüküm süren,
hükmünü geçiren.
hür:
özgür.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, bask›c›
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
‹ttifak:
birleflme.
izhar:
ortaya koyma, a盤a ç›-
karma; gösterme.
maksad:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
1...,85,86,87,88,89,90,91,92,93,94 96,97,98,99,100,101,102,103,104,105,...1390
Powered by FlippingBook