üzülmüfltüm. Onlarn zannn tekzip etmek için, meflruti-
yeti herkesten ziyade fleriat namna alkflladm. Lâkin yi-
ne korktum ki, baflka bir istibdat tekrar o zann tasdik
eder diye, ne kadar kuvvetim varsa Ayasofya Camiinde
mebusana hitaben feryat ettim. Ve söyledim ki:
Meflrutiyeti meflruiyet ünvan ile telâkki ve telkin edi-
niz. Tâ yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mü-
bare¤i a¤razna siper etmekle lekedar etmesin. Hürriye-
ti adab- fleriatla takyit ediniz. Zira cahil efrat ve avam-
nas kaytsz hür olsa, flartsz tam serbest olsa, sefih ve
itaatsiz olur. Adalet namaznda kbleniz dört mezhep ol-
sun. Tâ ki, namaz sahih ola. Zira, hakaik- meflrutiyetin
sarahaten ve zmnen ve iznen dört mezhepten istihrac
mümkün oldu¤unu dava ettim.
Ben ki, bir adî talebeyim. Ulemaya farz olan bir vazi-
feyi omuzuma aldm. Demek cinayet ettim ki, bu tokad
yedim.
B
EfiNC
C
NAYET
:
Gazeteler iki kyas- fasit cihetiyle ve
haysiyet krc bir neflriyatla ahlâk- slâmiyeyi sarstlar ve
efkâr- umumiyeyi periflan ettiler. Ben de gazetelerle, on-
lar reddeden makaleler neflrettim. Dedim ki:
Ey gazeteciler! Edipler edepli olmal; hem de edeb-i s-
lâmiye ile müteeddip olmal. Ve onlarn sözleri, kalb-i
umumî-i müflterek-i milletten bîtarafâne çkmal. Ve
matbuat nizamnamesini, vicdannzdaki hiss-i diyanet ve
niyet-i halisa tanzim etmeli. Hâlbuki, siz iki kyas- fasit-
le, yani taflray stanbul
a ve stanbul
u Avrupa
ya kyas
TARHÇE- HAYATI
| 103
LK
H
AYATI
itaat:
söz dinleme.
kayt:
ba¤, snr.
kble:
Kâbe yönü.
kyas:
benzetme, karfllafltrma,
mukayese etme.
kyas- fasit:
bozuk, yanlfl kyas.
lekedar:
lekeli.
matbuat:
basn-yayn dünyas;
matbaalar.
mebusan:
milletvekilleri.
meflruiyet:
meflrûluk, kànuna, di-
ne uygun bulunma, yasak olma-
yfl.
meflrutiyet:
bir hükümdarn bafl-
kanl¤ altndaki millet meclisi ile
idâre edilen devlet sistemi.
mezhep:
yol, gidilen yol, tutulan
ç¤r; dinin esaslarnda bir olmak-
la beraber teferruatta farkl hu-
suslar bulunan müçtehidlerin ol-
mas.
müteeddip:
edeplenme, terbiye
olma.
nam:
isim, ün, flan.
neflr:
yaymak; Kyâmetten sonra
bütün insanlarn dirilip, toplan-
dktan sonra da¤lp yaylmalar.
neflriyat:
yaynclk.
niyet-i halisa:
samimi niyetli ol-
mak.
nizamname:
tüzük metni. lgili
yerlere bildirilen resmî hükümler.
sahih:
do¤ru, kusursuz, flüphesiz.
sarahaten:
açkça.
sefih:
helâl olmayan zevk ve e¤-
lencelere düflkün, sefâlete düfl-
müfl kimse.
siper:
arkasnda saklanlan fley.
S¤nak, mania.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yolu; s-
lâm dini, slâmn bütün hüküm-
leri.
takyid:
kayt altna alma.
tanzim:
düzene koyma, sralama,
düzenleme.
tasdik:
onaylama, do¤rulama.
tekzip:
yalanlama, yalan oldu¤u-
nu söyleme; bir ifle inanmayp in-
kâr etme.
telâkki:
anlama, anlayfl, kabul
etme.
telkin:
fikir afllama, ö¤üt verme,
zihinde yer ettirme.
ulema:
âlimler, bilginler.
ünvan:
isim, lâkap, nâm, ün.
vicdan:
insann içindeki iyiyi kö-
tüden ayrabilen ve iyilik etmek-
ten lezzet duyan ve kötülükten
elem alan mânevî bir his.
zan:
flüphe, zannetmek, sanmak,
sezme.
zmnen:
gizli bir mânâ ile. Gizli
ifâde ile.
ziyade:
fazla, çok.
âdâb- fleriat:
fleriatn düstur-
lar, kaideleri.
adalet:
do¤ruluk, hakkaniyet.
adî:
basit, normal, her zaman
yaplan.
a¤raz:
garazlar, kötü maksat-
lar.
avam- nâs:
insanlarn ilmi ir-
fan kt, okuma yazmas ol-
mayanlar.
bîtarafâne:
tarafsz bir flekil-
de.
cihet:
yön, taraf; vesile, se-
bep, bahâne.
dava:
tâkip edilen fikir, iddiâ.
edeb-i slâmiye:
slâm terbi-
yesi.
edep:
terbiye, güzel ahlâk.
edip:
edebiyatç, yazar.
efkâr- umumi:
kamuoyu,
umumun fikiri.
efrat:
fertler, kifliler.
farz:
saymak, öyle kabul et-
mek.
feryat:
ba¤rp ça¤rma, yük-
sek sesle aman dileme.
hakaik- meflrutiyet:.
haysiyet:
itibar, de¤er, fleref,
kymet, derece, mertebe; ci-
het, bakm.
hiss-i diyanet:
dini duygu.
Din hissi.
hitaben:
hitap ederek, sesle-
nerek.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, baskc
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
istihraç:
birfleyin içinden bafl-
ka fley çkarmak, bir mânây
istidlâl etmek, meydana ve
hârice çkarmak.