Tarihçe-i Hayat - page 109

Ayastefanos’a kadar tek bafl›ma olsun Hareket Ordusu-
na mukabele ederek ispat-› vücut edecektim. Merdane
ölecektim. O vakit dahlim bedihî olurdu, tahkike lüzum
kalmazd›.
‹kinci günde bir ukde-i hayat›m›z olan itaat-› askeriye-
den sual ettim.
Dediler ki: “Askerlerin zabitleri asker k›yafetine gir-
mifl. ‹taat çok bozulmam›fl.”
Tekrar sual ettim: “Kaç zabit vurulmufl?”
Beni aldatt›lar, dediler: “Yaln›z dört tane. Onlar da
müstebit imifller. Hem fleriat›n adap ve hududu icra olu-
nacak.”
Bir de gazetelere bakt›m; onlar da o k›yam› meflru gi-
bi tasvir ediyorlard›. Ben de bir cihette sevindim. Zira en
mukaddes maksad›m, fleriat›n ahkâm›n› tamamen icra
ve tatbiktir. Fakat itaat-i askeriyeye halel geldi¤inden, ni-
hayet derecede me’yus ve müteessir oldum. Ve umum
gazetelerle askere hitaben neflrettim ki:
Ey Askerler! Zabitleriniz bir günah ile nefislerine zu-
lüm ediyorlarsa, siz o itaatsizlikle otuz milyon Osmanl›
ve üç yüz milyon nüfus-i ‹slâmiyenin haklar›na bir nevi
zulmediyorsunuz. Zira, umum ‹slâm ve Osmanl›lar›n
haysiyet, saadet ve bayrak-› tevhidi, bu zamanda bir ci-
hette sizin itaatiniz ile kaimdir.
Hem de fleriat istiyorsunuz. Fakat itaatsizlikle fleriata
muhalefet ediyorsunuz.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 109
‹
LK
H
AYATI
mukaddes:
kudsî, temiz, pâk, ârî.
müstebit:
diktatör, zulüm ve
bask› yapan. Baflkas›n›n hukuku-
nu elinden alan.
müteessir:
tesir alt›nda kalm›fl,
üzülmüfl veya sevinmifl, hissiyat›-
na dokunmufl, üzüntülü.
nefis:
menfaatli her fleyi elde et-
mek isteyen flehvet, zararl› gör-
dü¤ü herfleyi uzaklaflt›rmak iste-
yen gadap duygular›n›n kayna¤›;
yarat›l›flla verilmifl olan arzu ve is-
tekler, meyiller, bedenin hissî is-
tekleri; can, kifli, öz varl›k; bir fle-
yin zat› olan, kendisi.
neflr:
yaymak; K›yâmetten sonra
bütün insanlar›n dirilip, toplan-
d›ktan sonra da¤›l›p yay›lmalar›.
nev:
çeflit, s›n›f, cins, tür.
nüfus
-i
‹slâmiye:
Müslüman nü-
fusu.
saadet:
mutluluk.
sual:
isteme, sorma.
fieriat:
do¤ru yol, hak din yolu; ‹s-
lâm dini, ‹slâm’›n bütün hüküm-
leri.
tahkik:
do¤ru olup olmad›¤›n›
araflt›rmak, veya do¤rulu¤unu
yanl›fll›¤›n› ortaya ç›karmak, ince-
lemek, içyüzünü araflt›rmak.
tasvir:
bir fleyin özelliklerini anla-
tarak, gözönünde canland›rma.
tatbik:
yerine getirme, îfâ etme.
ukde-i hayat:
hayat dü¤ümü.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
zabit:
subay, askere kumanda
eden rütbeli asker.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
adap:
usul, yol, yordam, dav-
ran›fl kàideleri, terbiye; ahlâk
ve terbiyenin gerektirdi¤i ko-
nuflma ve hareket tarz›.
ahkâm:
hükümler, kànunlar,
nizamlar, prensipler.
bayrak-› tevhid:
tevhid bay-
ra¤›.
bedihî:
ap aç›k, belli.
cihet:
yön, taraf; vesile, se-
bep, bahâne.
halel:
bozukluk, eksiklik, bafl-
kas› taraf›ndan verilen zarar.
haysiyet,:
itibar, de¤er, fleref,
k›ymet, derece, mertebe; ci-
het, bak›m.
hitaben:
hitap ederek, sesle-
nerek.
hudut:
s›n›r.
icra:
tatbik, yerine getirme.
ispat-› vücut:
belli bir yerde
bulundu¤unu kan›tlama, gös-
terme.
itaat:
söz dinleme.
itaat-i askeriye:
askerin
amirlerine itaati.
kaim:
ayakta duran, kendine
yetebilen.
k›yam:
ayakta durmak, aya-
¤a kalkmak, ayaklanmak;
ölümden sonra tekrar diril-
mek.
maksat:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
merdane:
mertçesine; er kifli-
ye yak›fl›r sûrette.
meflru:
helâl, ‹slâma uygun,
haram ve yanl›fl olmayan.
me’yus:
ümitsiz, kederli.
muhalefet:
karfl› gelme.
mukabele:
karfl›l›k, karfl›la-
mak.
1...,99,100,101,102,103,104,105,106,107,108 110,111,112,113,114,115,116,117,118,119,...1390
Powered by FlippingBook