Ayastefanosa kadar tek baflma olsun Hareket Ordusu-
na mukabele ederek ispat- vücut edecektim. Merdane
ölecektim. O vakit dahlim bedihî olurdu, tahkike lüzum
kalmazd.
kinci günde bir ukde-i hayatmz olan itaat- askeriye-
den sual ettim.
Dediler ki: Askerlerin zabitleri asker kyafetine gir-
mifl. taat çok bozulmamfl.
Tekrar sual ettim: Kaç zabit vurulmufl?
Beni aldattlar, dediler: Yalnz dört tane. Onlar da
müstebit imifller. Hem fleriatn adap ve hududu icra olu-
nacak.
Bir de gazetelere baktm; onlar da o kyam meflru gi-
bi tasvir ediyorlard. Ben de bir cihette sevindim. Zira en
mukaddes maksadm, fleriatn ahkâmn tamamen icra
ve tatbiktir. Fakat itaat-i askeriyeye halel geldi¤inden, ni-
hayet derecede meyus ve müteessir oldum. Ve umum
gazetelerle askere hitaben neflrettim ki:
Ey Askerler! Zabitleriniz bir günah ile nefislerine zu-
lüm ediyorlarsa, siz o itaatsizlikle otuz milyon Osmanl
ve üç yüz milyon nüfus-i slâmiyenin haklarna bir nevi
zulmediyorsunuz. Zira, umum slâm ve Osmanllarn
haysiyet, saadet ve bayrak- tevhidi, bu zamanda bir ci-
hette sizin itaatiniz ile kaimdir.
Hem de fleriat istiyorsunuz. Fakat itaatsizlikle fleriata
muhalefet ediyorsunuz.
TARHÇE- HAYATI
| 109
LK
H
AYATI
mukaddes:
kudsî, temiz, pâk, ârî.
müstebit:
diktatör, zulüm ve
bask yapan. Baflkasnn hukuku-
nu elinden alan.
müteessir:
tesir altnda kalmfl,
üzülmüfl veya sevinmifl, hissiyat-
na dokunmufl, üzüntülü.
nefis:
menfaatli her fleyi elde et-
mek isteyen flehvet, zararl gör-
dü¤ü herfleyi uzaklafltrmak iste-
yen gadap duygularnn kayna¤;
yaratlflla verilmifl olan arzu ve is-
tekler, meyiller, bedenin hissî is-
tekleri; can, kifli, öz varlk; bir fle-
yin zat olan, kendisi.
neflr:
yaymak; Kyâmetten sonra
bütün insanlarn dirilip, toplan-
dktan sonra da¤lp yaylmalar.
nev:
çeflit, snf, cins, tür.
nüfus
-i
slâmiye:
Müslüman nü-
fusu.
saadet:
mutluluk.
sual:
isteme, sorma.
fieriat:
do¤ru yol, hak din yolu; s-
lâm dini, slâmn bütün hüküm-
leri.
tahkik:
do¤ru olup olmad¤n
arafltrmak, veya do¤rulu¤unu
yanlfll¤n ortaya çkarmak, ince-
lemek, içyüzünü arafltrmak.
tasvir:
bir fleyin özelliklerini anla-
tarak, gözönünde canlandrma.
tatbik:
yerine getirme, îfâ etme.
ukde-i hayat:
hayat dü¤ümü.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
zabit:
subay, askere kumanda
eden rütbeli asker.
zulüm:
hakszlk, eziyet.
adap:
usul, yol, yordam, dav-
ranfl kàideleri, terbiye; ahlâk
ve terbiyenin gerektirdi¤i ko-
nuflma ve hareket tarz.
ahkâm:
hükümler, kànunlar,
nizamlar, prensipler.
bayrak- tevhid:
tevhid bay-
ra¤.
bedihî:
ap açk, belli.
cihet:
yön, taraf; vesile, se-
bep, bahâne.
halel:
bozukluk, eksiklik, bafl-
kas tarafndan verilen zarar.
haysiyet,:
itibar, de¤er, fleref,
kymet, derece, mertebe; ci-
het, bakm.
hitaben:
hitap ederek, sesle-
nerek.
hudut:
snr.
icra:
tatbik, yerine getirme.
ispat- vücut:
belli bir yerde
bulundu¤unu kantlama, gös-
terme.
itaat:
söz dinleme.
itaat-i askeriye:
askerin
amirlerine itaati.
kaim:
ayakta duran, kendine
yetebilen.
kyam:
ayakta durmak, aya-
¤a kalkmak, ayaklanmak;
ölümden sonra tekrar diril-
mek.
maksat:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
merdane:
mertçesine; er kifli-
ye yakflr sûrette.
meflru:
helâl, slâma uygun,
haram ve yanlfl olmayan.
meyus:
ümitsiz, kederli.
muhalefet:
karfl gelme.
mukabele:
karfllk, karflla-
mak.