Tarihçe-i Hayat - page 101

istifade etmesin. Neme lâz›m demedi¤imden cinayet ifl-
ledim ki, bu mahkemeye girdim.
K‹NC‹
C
‹NAYET
:
Ayasofya’da, Bayezit’te, Fatih’te, Sü-
leymaniye’de umum ulema ve talebeye hitaben mütead-
dit nutuklar ile fleriat›n ve müsemma-i meflrutiyetin mü-
nasebet-i hakikiyesini izah ve teflrih ettim. Ve mütehak-
kimâne istibdad›n fleriatla bir münasebeti olmad›¤›n› be-
yan ettim. fiöyle ki:
1
r
ºo
¡o
ep
OÉn
N p
?r
ƒn
? r
dG o
óu
«°n
S
hadisinin s›rr›yla, fleriat âleme gel-
mifl; tâ istibdad› ve zalimâne tahakkümü mahvetsin.
Her hangi bir nutuk irad ettimse, her bir kelimesine
kimsenin bir itiraz› varsa, bürhan ile ispata haz›r›m. Ve
dedim ki:
As›l fleriat›n meslek-i hakikîsi, hakikat-i meflru-
tiyet-i meflruad›r
.
Demek, meflrutiyeti delâil-i fler’iye ile kabul ettim. Bafl-
ka medeniyetçiler gibi taklidî ve hilâf-› fleriat telâkki et-
medim. Ve fleriat› rüflvet vermedim. Ve ulema ve fleriat›
Avrupa’n›n zünun-i fasidesinden iktidar›ma göre kurtar-
maya çal›flt›¤›mdan cinayet ettim ki, bu tarz muameleni-
zi gördüm.
Ü
ÇÜNCÜ
C
‹NAYET
:
‹stanbul’da yirmi bine yak›n hemfleh-
rilerimi, hamal ve gafil ve safdil olduklar›ndan, baz› par-
ticiler onlar› i¤fal ile Vilâyat-› fiarkiyeyi lekedar etmele-
rinden korktum. Ve hamallar›n umum yerlerini ve
kahvelerini gezdim. Geçen sene, anlayacaklar› suretle,
meflrutiyeti onlara telkin ettim. fiu mealde:
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 101
LK
H
AYATI
istibdat:
kànuna ve nizâma tâbî
olmayan, keyfî, bask›c› yönetim;
zulüm ve tahakküm.
istifade:
yararlanma, faydalan-
ma.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtme,
karfl› ç›kma.
izah:
aç›klamak.
lekedar:
lekeli.
mahv:
yok etme, silme.
meal:
birfleyin pekçok mânâla-
r›ndan biri; birfleyin k›saca mânâ-
s›, anlam›.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
meslek-i hakikî:
gerçek meslek.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n bafl-
kanl›¤› alt›ndaki millet meclisi ile
idare edilen devlet sistemi.
muamele:
davran›fl, ifllem, birbiri
ile ifl görme, amel etme, al›fl verifl.
münasebet:
iki fley aras›ndaki
uygunluk, yak›nl›k, ba¤l›l›k, yak›fl-
mak, vesile, alâka.
münasebet-i hakikiye:
gerçek
münasebet.
müsemma-i meflrutiyet:
meflrû-
tiyet olarak isimlendirilen.
müteaddit:
ayr› ayr›, birkaç, çeflit
çeflit.
mütehakkimâne:
hükmederce-
sine.
nutuk:
konuflma, hitâbet.
rüflt:
bülu¤a erme, olgunluk hali,
iyi kötü, fayda zarar ay›r›m›n› ya-
pabilme durumu; do¤ruya ba¤-
lanma, hak yolunda salâbet.
safdil:
saf kalplilik, safl›k.
s›r:
Cenâb-› Hakk›n bakt›¤› yer
olan kalbdeki latîfe, gizli hakîkat.
suret:
resim, flekil, görünüfl; tarz,
üslûp, cihet.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yolu; ‹s-
lâm dini, ‹slâm’›n bütün hüküm-
leri.
tahakküm:
zorbal›k etme; zorla
hükmetme, mânevî bask›.
taklidî:
bakarak, benzeterek yap-
mak. Taklit edilen.
talebe:
ö¤renci.
telâkki:
anlama, anlay›fl, kabul
etme.
telkin:
fikir afl›lama, ö¤üt verme,
zihinde yer ettirme.
teflrih:
açmak, deflmek, araflt›r-
mak.
ulema:
âlimler, bilginler.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
vilâyat-› flarkiye:
do¤u illeri.
zalimâne:
zalimcesine.
zünun-i faside:.
âlem:
dünya, kâinat.
asl-› fleriat:
as›l fleriat
beyan:
aç›klama; izah; anlat-
ma.
bürhan:
birfleyi ispatlamak
için kullan›lan delil, ispat vâs›-
tas›.
delâil-i fler’iye:
fleriat›n delil-
leri.
gafil:
gaflette bulunan; dik-
katsiz, iyi düflünmeyen, uya-
n›k olmayan; habersiz, dik-
katsiz; ihmal eden.
hadis:
Peygamber Efendimiz
Hz. Muhammed’in (a.s.m.) ge-
nel kural de¤erindeki söz ve
davran›fllar›; bu söz ve davra-
n›fllar› inceleyen bilim.
hakikat-i meflrutiyet-i mefl-
rua:
fleriata uygun meflrûti-
yet hakikati.
hamal:
tafl›y›c›.
hemflehri:
ayn› flehirden, ay-
n› memleketten olan.
hilâf-› fleriat:
fleriata ayk›r›.
hitaben:
hitap ederek, sesle-
nerek.
i¤fal:
kand›rma, aldatma, gaf-
lette b›rakma.
iktidar:
güç, kuvvet.
irad:
söylemek, getirmek.
ispat:
do¤ruyu delil göstere-
rek meydana koyma.
1.
Milletin efendisi, onlara hizmet edendir. (Aclûnî,
Keflfü’l-Hafâ
, 1:462, hadis no: 1515.)
1...,91,92,93,94,95,96,97,98,99,100 102,103,104,105,106,107,108,109,110,111,...1390
Powered by FlippingBook