yapmakla itham ederler. fiimdiki hafiyeler eskilerden be-
terdirler. Bunlarn sadakatine nasl itimat olunur? Adalet
onlarn sözlerine nasl bina olunur?
Hem de, cerbeze ile, insan adalet yaparken zulme dü-
flüyor. Zira, insan kusursuz olmaz. Fakat uzun zamanda
ve efrad- kesîre içinde ve tahallül-i mehasinle tadil olu-
nan müteferrik kusurlar cerbeze ile cem edip, bir za-
man- vahitte, bir flahs- vahitten sudurunu tevehhüm
ederek, fledit cezaya müstahak görür. Hâlbuki bu tarz,
bir zulm-i fledittir.
fiimdi gelelim on bir buçuk cinayetlerimin tadad-
na:
(HAfiYE)
B
RNC
C
NAYET
:
Geçen sene bidayet-i hürriyette elli-
altmfl telgraf umum flark afliretlerine Sadaret vastasyla
çektim. Meali flu idi:
Meflrutiyet ve kanun-i esasî iflitti¤iniz mesele ise, ha-
kikî adalet ve meflveret-i fleriyeden ibarettir; hüsn-i te-
lâkki ediniz. Muhafazasna çalflnz. Zira dünyevî saade-
timiz meflrutiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz
zarardideyiz.
Her yerden bu telgrafn cevab, müspet ve güzel
olarak geldi. Demek Vilâyat- fiarkiyeyi tembih ettim,
gafil brakmadm; tâ yeni bir istibdat onlarn gafletinden
HAfiYE:
Müellifin meslek ve meflrebine ait parçalar alnmfl olup, tafsi-
lât arzu edenler mezkûr esere müracaat etsinler.
adalet:
do¤ruluk, hakkaniyet.
afliret:
kabîle, oymak, göçebe hâ-
linde yaflayan ço¤unlukla bir soy-
dan gelen insanlar.
bidayet-i hürriyet:
hürriyet
(1408) ilân edildi¤i zaman.
cem:
toplamak.
cerbeze:
hakl haksz sözlerle ha-
kikati gizlemek; aldatc kurnazlk.
cinayet:
birisini öldürmek, katil.
dünyevî:
dünyaya ait, dünya ile
ilgili.
efrad- kesire:
çok sayda kifliler.
gafil:
gaflette bulunan; dikkatsiz,
iyi düflünmeyen, uyank olma-
yan; habersiz, dikkatsiz; ihmal
eden.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesizlik,
vurdumduymazlk; gafillik; ihmal,
habersizlik; nefsine uyarak Allah
ve emirlerini unutmak.
hafiye:
ajan, casus; polis; gizli ça-
lflan.
hakikî:
gerçek.
hafliye:
dipnot.
hüsn
-i
telâkki:
güzel anlayfl, iyi-
ye yorma.
istibdat:
kànuna ve nizâma tâbî
olmayan, keyfî, baskc yönetim;
zulüm ve tahakküm.
itham:
suçlama.
itimat:
güvenme, emniyet etme,
birfleye kalben güvenip dayan-
ma.
kanun
-i
esasî:
anayasa.
meal:
birfleyin pekçok mânâla-
rndan biri; birfleyin ksaca mânâ-
s, anlam.
meflrutiyet:
bir hükümdarn bafl-
100 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
kanl¤ altndaki millet meclisi
ile idâre edilen devlet sistemi.
meflveret-i fleriye:
dîne uy-
gun olarak yaplan meflveret.
muhafaza:
korumak.
müspet:.
müstahak:
hak eden.
müteferrik:
çeflitli, ksm k-
sm, baflka baflka, da¤nk.
saadet:
mutluluk.
sadakat:
ba¤llk, do¤ruluk.
Sadaret:
baflbakanlk. Hükû-
met.
sudûr:
meydana çkma, ol-
ma.
flahs- vahit:
tek flahs.
flark:
do¤u.
fledit:
fliddetli.
tadat:
sayma, sralama, birer
birer söyleme.
tadil:
de¤ifltirme, düzeltme,
yok etme.
tahallül-i mehasin:
güzel
haller.
tarz:
usul, flekil, üslûp.
tembih:
uyar, ikaz, ihtar.
tevehhüm:
zannetme, ev-
hamlanma, yok olan var zan-
netmekle ümitsizli¤e ve kor-
kuya düflme.
umum:
hep, bütün, cümle,
herkes.
vasta:
araç.
vilâyat- flarkiye:
flark, do¤u
vilâyetleri.
zaman- vahit:
ayn zaman-
da. Bir zaman içinde.
zarardide:
zarar görmek.
zulm:
zulüm.
zulm-i fledit:
fliddetli zulüm
ve bask.