Tarihçe-i Hayat - page 98

hakaik ç›plak ç›kt›; namahrem olan kimseler nazar etme-
sin. Ahirete kemal-i ifltiyak ile müheyyay›m. Bu as›lanlar-
la beraber gitmeye haz›r›m. Nas›l ki, bir bedevî garaip-
perest, ‹stanbul’un acayip ve mehasinini iflitmifl, fakat
görmemifl; nas›l kemal-i hahiflle görmeyi arzu eder! Ben
de ma’rez-i acayip ve garaip olan âlem-i ahireti, o hahifl-
le görmek istiyorum. fiimdi de öyleyim. Beni oraya nef-
yetmek, bana ceza de¤il! Sizin elinizden gelirse, beni vic-
danen tazip ediniz! Ve illâ baflka suretle azap, azap de-
¤il, benim için bir fland›r!
Bu hükûmet zaman-› istibdatta akla husumet ediyor-
du; flimdi de hayata adavet ediyor. E¤er hükûmet böyle
olursa, yaflas›n cünun, yaflas›n mevt! Zalimler için de ya-
flas›n Cehennem! Ben zaten bir zemin istiyordum ki, ef-
kâr›m› onda beyan edeyim. fiimdi bu Divan-› Harb-i Ör-
fî iyi bir zemin oldu.
Bidayetlerde herkesten sual olundu¤u gibi, Divan-›
Harpte bana da sual ettiler:
“Sen de fleriat istemiflsin?”
Dedim:
“fieriat›n bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye
haz›r›m. Zira fleriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve
fazilettir. Fakat, ihtilâlcilerin isteyifli gibi de¤il!”
Hem de dediler:
“‹ttihad-› Muhammediyeye (a.s.m.) dahil misin?”
adalet-i mahz:
tam ve eksiksiz
adâlet.
ahiret:
K›yâmetten sonra kurula-
cak olan âlem, öte dünya, ikinci
hayat.
âlem-i ahiret:
âhiret âlemi.
arzu:
istek.
azap:
dünyada günah ifllemifl
olanlara ahirette verilecek ceza;
eziyet, organik veya ruhî büyük
s›k›nt›.
bedevî:
göçebe hayat› yaflayan;
çölde yaflayan.
beyan:
aç›klama; izah; anlatma.
bidayet:
bafllangݍ, bafl.
cünun,:
delilik.
divan-› harp:
s›k›yönetim, askerî
idare.
divan-› harb-i örfî:
‹ttihad ve Te-
rakki hükûmeti zaman›nda kuru-
lan ve oldukça sert kararlar alan
s›k›yönetim mahkemesi.
efkâr:
fikirler, düflünceler.
fazilet:
meziyet, iyilik, ilim ve
iman, irfan yönünden yüksek de-
rece; erdem; dinî ve ahlâkî görev-
lere uyma derecesi.
feda:
u¤runa verme.
garaip:
acâip fleyler, hayret edile-
cek fleyler.
garaipperest:
garipliklere hayran.
hahifl:
istek, arzu.
hakaik:
gerçekler, hakikatler.
hakikat:
gerçek.
husumet:
düflmanl›k.
hükûmet:
devlet
ihtilâl:
ayaklanma, devlete isyan,
bozukluk, kar›fl›kl›k.
‹ttihad-› Muhammedî:
Süheyl
98 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
Pafla, Mehmed Sad›k, Ferik R›-
za Pafla, Dervifl Vahdeti ve ar-
kadafllar› taraf›ndan 5 Nisan
1909 tarihinde ‹stanbul’da
kurulan cemiyetin ad›.
kemal-i hahifl:
büyük bir is-
tekle, can atarcas›na.
kemal-i ifltiyak:
çok büyük
bir istek ve arzulu olufl.
ma’rez-i acayip ve garaip:
flafl›rt›c› ve hayrat verici fley-
lerin sergilendi¤i yer.
mehasin:
güzellikler, iyilikler,
iyi ahlâklar, insana verilen hü-
sün ve cemâl.
mevt:
ölüm; hayat›n sona er-
mesi.
müheyya:
haz›r hale getiril-
mifl.
namahrem:
dînen evlenme-
ye mâni akrabal›¤› olmayan
erkek veya kad›n.
nazar:
bakma, bak›fl, göz at-
ma; düflünme.
nefiy:
sürgün etme, olumsuz
olma, yokluk
sebeb-i saadet:
mutluluk se-
bebi.
sual:
isteme, sorma.
suret:
resim, flekil, görünüfl;
tarz, üslûp, cihet.
fieriat:
do¤ru yol, hak din yo-
lu; ‹slâm dini, ‹slâm’›n bütün
hükümleri.
tazip:
ac› çektirme, s›k›nt›
verme, azap çektirme, incit-
me.
vicdanen:
vicdan ile, vicdan
bak›m›ndan.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k
yapan.
zemin:
yer; yüzey, sat›h.
1...,88,89,90,91,92,93,94,95,96,97 99,100,101,102,103,104,105,106,107,108,...1390
Powered by FlippingBook