ederek, efkâr- umumiyeyi batakl¤a düflürdünüz ve flah-
sî garazlar ve fikr-i intikam uyandrdnz. Zira, elifba
okumayan çocu¤a felsefe-i tabiiye dersi verilmez. Ve er-
ke¤e tiyatrocu kar libas yakflmaz. Ve Avrupa
nn hissi-
yat stanbul
da tatbik olunmaz. Akvamn ihtilâf, mekân-
larn ve aktarn tehalüfü, zamanlarn ve asrlarn ihtilâf
gibidir. Birisinin libas, ötekinin endamna gelmez. De-
mek Fransz Büyük htilâli, bize tamamen hareket düstu-
ru olamaz. Yanlfllk, tatbik-i nazariyat ve mukteza-i hâli
düflünmemekten çkar.
Ben ki ümmî bir köylüyüm; böyle cerbezeli ve muga-
lâtal ve a¤razl muharrirlere nasihat ettim. Demek cina-
yet iflledim.
A
LTINCI
C
NAYET
:
Kaç defa büyük içtimalarda heyecan-
lar hissettim. Korktum ki, avam- nas siyasete karflmak-
la asayifli ihlâl etsinler. Türkçeyi yeni ö¤renen köylü bir
talebenin lisanna yakflacak lâfzlarla heyecan teskin et-
tim. Ezcümle, Bayezidde talebenin içtimanda ve Aya-
sofya mevlidinde ve Ferah Tiyatrosundaki heyecana ye-
tifltim. Bir derece heyecan teskin ettim. Yoksa bir frtna
daha olacakt.
Ben ki bedevî bir adamm; medenîlerin entrikalarn
bildi¤im hâlde ifllerine karfltm. Demek cinayet ettim.
Y
EDNC
C
NAYET
:
flittim, ttihad- Muhammedî (a.s.m.)
namyla bir cemiyet teflekkül etmifl. Nihayet derecede
korktum ki, bu ism-i mübare¤in altnda bazlarnn bir
yanlfl hareketi meydana gelsin.
a¤raz:
garazlar, kötü maksatlar.
aktâr:
her taraf, her yer; çaplar.
akvam:
kavimler, milletler.
asayifl:
emniyet, güvenlik.
asr:
yüzyl.
avam- nâs:
insanlarn ilmi irfan
kt, okuma yazmas olmayanlar.
bedevî:
göçebe hayat yaflayan;
çölde yaflayan.
cemiyet:
topluluk, birlik, heyet.
cerbeze:
hakl haksz sözlerle ha-
kîkati gizlemek; aldatc kurnazlk.
cinayet:
birisini öldürmek, katl.
düstur:
kàide, prensip, ölçü, ayar.
efkâr- umumî:
kamuoyu, umu-
mun fikiri.
endam:
boydan, boya göre, boyu
gösterir.
entrika:
gizli hilelerle dolap çevir-
mek.
ezcümle:
bu cümleden, meselâ.
felsefe-i tabiiye:
herfleyi tabiata
dayandran felsefe.
fikr-i intikam:
intikam düflünce-
104 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
si.
garaz:
maksat, niyet, kast;
kötü niyet ve kin.
his:
duygu.
hissiyat:
duygular, hisler.
içtima:
toplant, toplanma.
ihlâl:
bozma.
htilâl:
ayaklanma, devlete is-
yan, bozukluk, karflklk.
ttihad- Muhammedî:
Sü-
heyl Pafla, Mehmed Sadk, Fe-
rik Rza Pafla, Dervifl Vahdeti
ve arkadafllar tarafndan 5
Nisan 1909 tarihinde stan-
bulda kurulan cemiyetin ad.
lâfz:
kelime, söz.
libas:
elbise.
lisan:
dil, anlatma flekli, tarz.
medenî:
faziletli, terbiyeli, ki-
bar; flehirde oturan.
mekân:
yer.
mugalâta:
yanltc söz etme,
safsata.
muharrir:
yazar. Yaz yazan
arafltrmac.
mukteza-i hâl:
durumun
gere¤i, icab.
nam:
isim, ün, flan.
nasihat:
ö¤üt.
siyaset:
politika, idare etme
sanat.
talebe:
ö¤renci.
tatbik:
yerine getirme, îfâ et-
me.
tatbik-i nazariyat:
teorinin
prati¤e dönüflmesi. Fikrin uy-
gulamaya geçirilmesi.
tehalüf:
birbirine zt olmak,
birbirine uymamak.
teskin:
yatfltrma.
ümmî:
okuma yazma bilme-
yen veya tahsil görmemifl.